Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

ANKARA (A.A) - 22.02.2011 - Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), alınan parasal sıkılaştırma kararlarının enflasyon üzerindeki iç talep kaynaklı baskıları sınırlayacağı değerlendirmesinde bulundu.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun 15 Şubat 2011 tarihli toplantısının özeti yayımlandı.

Özette, ocak ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,4 oranında artarken, yıllık enflasyonun geçen yıldaki yüksek bazın da etkisiyle 1,5 puan azalarak yüzde 4,9'a gerilediği belirtildi.

Bu dönemde temel enflasyon göstergelerinde sınırlı bir artış kaydedildiği ifade edilen özette, işlenmemiş gıda fiyatlarında aylık enflasyon yüzde 2,08 düzeyinde gerçekleşirken, yıllık enflasyonun yüzde 8,05'e gerilediği, işlenmiş gıda grubunda ise başta ekmek ve tahıllar ile katı ve sıvı yağlara bağlı olarak fiyat artışlarının sürdüğü anlatıldı.

Özette, ''uluslararası gıda fiyatlarındaki artış eğilimine paralel olarak işlenmiş gıdada yıllık enflasyonun önümüzdeki dönemde kademeli olarak yükseleceği, bununla birlikte işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisi nedeniyle şubat ayında gıda grubunun yıllık enflasyonunda belirgin bir düşüş gözleneceğinin'' tahmin edildiği belirtildi.

Enerji fiyatlarının bu dönemde uluslararası petrol fiyatlarındaki artışın akaryakıt fiyatlarına yansıması ve su tarifelerinde gözlenen artışlar ile yüzde 1,04 oranında artarken bu grupta yıllık enflasyonun baz etkisi ile 3 puan gerilediği kaydedildi.

Son dönemde işlenmiş gıda ve akaryakıt fiyatlarındaki artışların hizmet grubu fiyatları üzerinde maliyet baskısı oluşturduğu ifade edildi.

Toplantı özetinde, temel mal (gıda, enerji, alkollü içecekler, tütün ve altın dışında kalan mallar) grubunda yıllık enflasyonun, giyim ve ayakkabı grubunda sezon indirimlerinin mevsimsel ortalamaların altında gerçekleşmesi ile yüzde 2'ye yükseldiği, bunun yanında, ithalat fiyatlarındaki artış ve Türk Lirası'ndaki değer kaybının temel mal fiyatlarına ocak ayı itibarıyla yansımaya başladığının görüldüğü anlatıldı.

Hizmet ve temel mallardaki bu görünüm çerçevesinde temel fiyat göstergelerinin yıllık artış oranının da yükseldiği, ayrıca, temel fiyat göstergelerinin mevsimsellikten arındırılmış değişimlerinin de beklendiği gibi artış eğilimine girdiği bildirildi.



-ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR-



Özette, son dönemde iktisadi faaliyete dair açıklanan verilerin Ocak Enflasyon Raporu'nda sunulan görünümle büyük ölçüde uyumlu olduğu belirtildi.

İç talepteki artışın desteğiyle iktisadi faaliyetin toparlanmaya devam ettiği ifade edilen özette, son çeyrekte tüketim ve yatırım malları üretimi ve ithalatının üçüncü çeyrek ortalamasının üzerinde gerçekleştiği ve ithal mallar ağırlıklı olmak üzere yurt içi talebin hızlandığı kaydedildi.

Özette, şu görüşlere yer verildi:

''Buna karşılık, Tüketici Güveninde ve yatırım eğiliminde süregelen iyileşme son dönemde kesintiye uğrarken, taşıt kaynaklı olmak üzere tüketici kredisi kullanımının da yavaşladığı gözlenmiştir. Bu çerçevede Kurul, yakın dönemde alınan tedbirlerin önümüzdeki dönemde kredi kullanımının ve yurt içi talebin büyüme hızlarını sınırlayacağı yönündeki öngörüsünü yinelemiştir.''

Dış talebin yakın dönemde bir miktar hızlanmakla birlikte göreli olarak zayıf seyrettiği belirtilen özette, üçüncü çeyrekte gerileyen altın hariç ihracat miktar endeksinin son çeyrekte bir önceki çeyreğe göre artış gösterirken, sipariş göstergelerinin ihracatta henüz güçlü bir canlanmaya işaret etmediği ifade edildi.

Kurul, önümüzdeki dönemde ithalat talebindeki yavaşlamanın süreceği ve talep bileşenlerinin daha dengeli bir seyir izleyeceği tahmininde bulundu.

İstihdam koşullarındaki iyileşmenin sürdüğü, ancak işsizlik oranlarının halen yüksek seviyelerde bulunduğu bildirilen özette, şunlar kaydedildi:

''Öncü göstergeler tarım dışı istihdamın önümüzdeki dönemde artmaya devam edeceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte Kurul, işsizlik oranlarının bir müddet daha kriz öncesi düzeyinin üzerinde seyredeceği ve birim işgücü maliyetlerindeki artışı sınırlamaya devam edeceği öngörüsünü korumuştur.''



-PARA POLİTİKASI VE RİSKLER-



Kurul'un, yıllık enflasyonun şubat ayında bir miktar daha düşüş gösterdikten sonra, ikinci çeyrekten itibaren dalgalı bir seyir izleyerek yıl sonunda Ocak Enflasyon Raporu'ndaki tahmine yakın bir düzeyde gerçekleşeceğini öngördüğü anlatılan özette, özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarında geçtiğimiz yıl gözlenen dalgalı seyrin oluşturduğu baz etkisinin yıllık enflasyon üzerinde belirleyici olmaya devam edeceği tahmininde bulunuldu.

Bunun yanı sıra, ithalat fiyatlarında gözlenen artışların yol açtığı maliyet baskılarının önümüzdeki dönemde temel enflasyon göstergelerinde yükselişe yol açabileceği belirtildi.

Öte yandan, işsizlik oranlarının halen kriz öncesine kıyasla yüksek seviyelerde seyretmesinin ücret yönlü maliyet baskılarını sınırladığı değerlendirmesi yapıldı.



-PARASAL SIKILAŞTIRMA KARARLARI-



Merkez Bankasının kasım ayından bu yana aldığı tedbirlerin özellikle ithalat talebindeki yavaşlama kanalıyla toplam talebin bileşimini dengeleyerek makro finansal riskleri azalttığı belirtilen özette, şunlar ifade edildi:

''Kurul, yılın ilk çeyreğinde cari açığın yıllıklandırılmış bazda yavaşlayarak da olsa artmaya devam edeceğine, ancak bu artışın baz etkisinden kaynaklanacağına dikkat çekmiştir. Bu nedenle, alınan parasal tedbirlerin etkilerinin daha iyi anlaşılması açısından aylık verilerin mevsimsellikten arındırılmış değerlerinin takip edilmesinin daha sağlıklı olacağı bildirilmiştir. Nitekim bu şekilde incelendiğinde, aralık ayında cari dengede bir miktar iyileşme görüldüğü, kredilerde de 2011 yılı başından itibaren sınırlı bir yavaşlama eğilimi gözlendiği belirtilmiştir. Bununla birlikte Kurul üyeleri, bu aşamada sağlıklı bir değerlendirme yapılması için açıklanan verilerin yeterli olmadığına işaret ederek, alınan tedbirlerin dengeleyici etkilerinin gecikmeli olarak ortaya çıkacağının altını çizmiştir.

Kurul, alınan parasal sıkılaştırma kararlarının enflasyon üzerindeki iç talep kaynaklı baskıları sınırlayacağı değerlendirmesinde bulunmuştur. Nitekim öncü göstergeler, yılın ilk çeyreğinde iç piyasa siparişlerinde 2010 yılının son çeyreğine kıyasla daha ılımlı bir seyre işaret etmektedir. Öte yandan Kurul üyeleri, enerji ve diğer emtia fiyatlarında gözlenen hızlı artışların enflasyon üzerinde arz yönlü ilave bir risk unsuru teşkil ettiğine dikkat çekmiştir. Dolayısıyla, fiyatlama davranışlarının yakından izlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.''

Bu değerlendirmeler sonucunda Kurul'un, ''fiyat istikrarına ve finansal istikrara ilişkin risklerin azaltılması açısından düşük düzeyde politika faizi, geniş faiz koridoru ve yüksek zorunlu karşılık oranlarından oluşan politika bileşiminin sıkılaştırıcı yöndeki etkilerinin bir sonraki toplantıya kadar yakından izlenmesinin ve gerekli görüldüğü takdirde aynı doğrultuda ilave tedbirlerin alınmasının uygun olacağını'' belirttiği ifade edildi.

Kurul üyelerinin, küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin henüz ortadan kalkmadığını, bu nedenle mevcut konjonktürde para politikasının her iki yönde de esnekliğini koruması gerektiğini düşündüğü anlatılan özette, gelişmiş ülkelerde gerek kredi, gayrimenkul ve emek piyasalarındaki sorunların devam etmesi gerek olası mali konsolidasyonun etkilerine yönelik belirsizliklerin küresel riskleri canlı tuttuğu anlatıldı.

Bu bağlamda, ABD ekonomisinden gelen toparlanma işaretlerine temkinle yaklaşılması gerektiği, Avro bölgesinde ise gerek finansal sektör, gerekse ülke borçluluklarına dair sorunların uzun süre gündemden düşmeyeceği vurgulandı. Hızla yükselen emtia fiyatlarına ve parasal genişleme sürecinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak küresel enflasyon riskinin devam ettiği belirtilen özette, ''Sonuç olarak Kurul, Ocak Enflasyon Raporu'nda küresel ekonomiye dair belirtilen aşağı ve yukarı yönlü risklerin ve buna yönelik alınabilecek politika tepkilerinin güncelliğini koruduğunu vurgulamıştır'' ifadesine yer verildi.

Önümüzdeki dönemde para politikası fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesine odaklanmaya devam edileceği, bunu yaparken, Merkez Bankası ve ilgili diğer kurumlarca finansal istikrara yönelik alınan önlemlerin enflasyon görünümü üzerindeki etkilerinin de dikkatle değerlendirileceği belirtilen özette, şunlar kaydedildi:

''Orta vadede mali disiplinin sürdürüleceğine dair taahhütlerin yerine getirilmesi ve yapısal reform sürecinin güçlendirilmesi, ülkemizin kredi riskindeki göreli iyileşmeye katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı ve fiyat istikrarını destekleyecektir. Mali disiplinin devamı aynı zamanda para politikasının hareket alanını genişletecek ve faizlerin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refahı destekleyecektir. Bu çerçevede, OVP ile AB'ye uyum ve yakınsama sürecinin gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımlar büyük önem taşımaktadır.''