Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

ANKARA (A.A) – 23.02.2011 – Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2001 ekonomik krizinin ardından ekonomide önemli yapısal değişiklikler yapıldığını, fakat bugün hala Türkiye'nin özellikle tasarruf açığı, eğitimde kalite, iş gücü piyasalarında katılıklar ve kayıtdışılık konularında önemli sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu bildirdi.

Stratejik Düşünce Enstitüsü tarafından düzenlenen ''2001 Krizinin 10. Yılında Türkiye Ekonomisi'' konulu panelde konuşan Bakan Şimşek, 2001 krizinin Türkiye'nin yakın tarihinde yaşadığı en derin ve köklü krizlerden bir tanesi olduğunu söyledi.

2001 krizinin temelinde aslında bir siyasi istikrarsızlık bulunduğuna işaret eden Şimşek, 1990'lı yıllarda nispeten zayıf hükümetler ve bunların yarışı popülizm üzerinden yapmasının bütçe açıklarını artırdığını ve Türkiye'yi o noktaya getirdiğini kaydetti.

Şimşek, ''2023 vizyonu üzerinde yarış yapabilirsiniz, Türkiye'nin çok temel meselelerini nasıl çözeceğinize dair uzun vadeli bir vizyon ortaya koyabilirsiniz. Ama o dönemlerde (kim ne veriyorsa ben 5 daha fazlasını veririm) türünden yaklaşımlar başka sorunları getirmiştir'' dedi.

Söz konusu dönemde bankacılık sektörünün de çok zayıf bir bünyeye sahip olduğunu anlatan Şimşek, o dönemde bankaların kar merkezi olarak kurulmadığını, şirketlerin ''bir de banka lisansımız olsun, vatandaştan bir miktar para toplayalım, şirketimizin büyüme ihtiyacını da bu şekilde karşılayalım'' yaklaşımı bulunduğunu söyledi.

Bakan Şimşek, krizin yaşandığı yıllarda, ekonomideki yapısal kırılganlıklar, dış kırılganlıklar, IMF desteklerinin yerinde kullanılmaması, yanlış kur rejimi gibi konuların da ekonomiyi zayıflattığını vurguladı.



-2001 KRİZİ SONRASINDA NE DEĞİŞTİ?-



2001 krizinin ardından Türkiye'de çok şeyin değiştiğini, ekonomide güçlü bir yapının kurulduğunu kaydeden Şimşek, şunları söyledi;

''Ne değişti de kamu borç stoku endişe kaynağı olmaktan çıktı. Küresel ekonomik kriz yaşandı, ABD'de iki yıl içerisinde irili ufaklı 300'e yakın banka battı. Nasıl oldu da Türkiye'de tek bir banka batmadı. Veya Türkiye şu anda çok ciddi bir cari açıkla karşı karşıya olmasına rağmen, petrol fiyatları o günün aşağı yukarı 4-5 kat üzerinde olmasına rağmen, nasıl oluyor da bugün çok büyük bir baskı altında değil. Nasıl oluyor da makul düzeyde yüksek de olsa tek haneli faiz, tek haneli enflasyon yoluna devam edebiliyor.

Birinci değişiklik, Türkiye'de siyasi istikrarın sağlandığı dönemlerde iyi sonuçlar alınıyor. 2001 krizi siyaset manzarasını köklü bir şekilde değiştirdi. AK Parti'nin seçimi kazanması ve sonrasında doğru politika çerçevesini sürdürmesi, özellikle bankacılık alanında olsun, mali disiplin alanında olsun, doğru programı başarı ile uygulaması, reform programı genişletmesi bence temel sebeptir.''



-GÜÇLÜ MALİYE POLİTİKALARI VE DEMOKRASİ-



İktidara geldiklerinde o dönemdeki IMF programı başarı ile uygulamaya devam ettiklerini, 2007 yılına kadar kamu borçlarının artmasını engelleyecek güçlü bir maliye politikası uyguladıklarını ifade eden Şimşek, kurumsal altyapının güçlendirildiğini, bankacılık konusunda da önemli reformlar yapıldığını söyledi. Şimşek, ''Tabii ki o kriz bir takım değişikliklere vesile oldu, Allah razı olsun'' dedi.

Güçlü ekonomi politikaların yanı sıra demokrasinin standartları anlamında, temel hak ve özgürlükler anlamında da önemli adımlar atıldığını kaydeden Bakan Şimşek, şöyle devam etti:

''O dönemde AB ile müzakerelere başlamamız Türkiye için yeni bir dönemdir, yeni bir başlangıçtır. Ve ta geçen seneki mesele Anayasa değişikliği. Bunların hepsi önemlidir. Aslında vesayet rejiminin de sonu oldu. Çünkü bize dediler 'Siz oyların yüzde 97'sini bile alsanız, kapatırız''. Ben çok iyi hatırlıyorum, 2008 yılında Devlet Bakanı idim, birden bire kapatma davası. Bundan birkaç gün önce biz gitmişiz, yeni bir heyecan, reform programı derinleştireceğiz, mevcut kazanımların üzerine şunları ekleyeceğiz vs... Birkaç ay sonra bize 'kapanacak mısınız?' diye soruluyor, yepyeni bir belirsizlik. Bunlar önemlidir bence. 2001 sonrasını analizde mali disiplin, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı, bankacılık sisteminin sağlamlaştırılması kadar, siyasi arenada Türkiye'nin demokratik standartlarının yükseltilmesi ve AB süreci de bir o kadar önemlidir.''

Türkiye'nin 2008-2009 küresel krizinden etkilendiğini, bundan sonra olabilecek küresel şoklardan da etkileneceğini belirten Şimşek, önemli olanın bu şoklara karşı hazırlıklı olmak olduğunu söyledi.

Şimşek, ''Bugün petrol fiyatları 105 dolarları buldu. Şimdi bu bizi etlemez mi, tabii ki etkileyecek. Şimdi Kuzey Afrika'da bu olaylar olup bitiyor biz de (demokrasimizi güzelleştirmişiz bir şey olmaz) diyebilir miyiz? Küresel kriz de böyle bir şey. Biz Amerika'dan ev ithal etmedik, ama orada konut piyasasında başlayan kriz her tarafı vurdu, bizi de etkiledi'' diye konuştu.

2001 krizinin ardından ekonomik yapıda önemli iyileştirmeler yapılmasına rağmen bugün hale bazı konularda kırılganlıklar bulunduğuna da dikkat çeken Şimşek, Türkiye'de bugün hala tasarruf açığında, eğitimde kalite anlamında, işgücü piyasalarında katılıklar anlamında, kayıtdışılık anlamında çok önemli sorun alanları bulunduğunu, bu konularda da adımlar attıklarını, hala da yapılması gerekenler bulunduğunu bildirdi.

Bazı konularda endişe kaynağı olmaktan çıkardıkları hususlarda bulunduğunu kaydeden Mehmet Şimşek, ''Enflasyonu hala 1-3 seviyesine, yani düşük tek haneye düşüremedik. Bunun için mikro yapısal düzeyler yapılması gerektiği açıktır'' dedi.



-MUHALEFETİN VAAT ETTİKLERİ 100 MİLYAR LİRAYI BULUYOR-



İlk defa bir hükümetin seçime birkaç ay kala hala samimi bir şekilde ekonomiyi yavaşlatmaya çalıştığını, popülist davranmadığını kaydeden Şimşek, ''(Hadi biraz daha istihdam artsın, ekonomi gitsin) yaklaşımının bu memlekete zarar vereceğini düşünüyoruz'' diye konuştu.

Popülizmin dozajının çok önemli olduğunu ifade eden Şimşek, Türkiye'nin emeklilik yaşının çok yanlış bir şekilde indirilmesinden dolayı çok zulüm çektiğini ve bugünkü değerle belki 1 trilyon dolar bu siyasi karardan dolayı açık verdiğini söyledi.

Bütçe döneminde oturup ana muhalefetin verdiği sözleri alt alta topladıklarını ve onları sayısallaştırdıklarını anlatan Şimşek, ''Yani şu taahhüt ne kadar maliyet getiriyor. Hiç abartmıyorum, sadece doğrudan doğruya verdikleri 100 milyar liranın üzerinde. Ha, dersiniz ki bunun bir kısmı gerçekleşir. Zaten bu seneki açık hedefi 33 milyar lira. Buna bir 100 milyar lira daha eklediğimizi düşünün. 90'lı yıllara gitmek için çok fazla zamanımız olmaz'' dedi.

Bakan Şimşek, küresel krizin büyük bir stres testi olduğunu, Türkiye'nin de bu testten başarı ile çıktığını sözlerine ekledi.