Erdoğan: Türkiye asla ve asla Libya halkına silah doğrultmayacak
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacaktır'' dedi
TBMM (A.A) - 22.03.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacaktır'' dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Libya ve bölgede yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
''Biz neyi, nerede ve nasıl söyleyeceğimizi, nasıl söyleyeceğimizi çok iyi biliriz'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin değişimin, demokrasinin, insan haklarının ve ifade özgürlüğünün tarafında olduğunu kaydetti. Erdoğan, ''Bizim Libya ile ilişkimiz petrol ilişkisi değildir, çıkar ilişkisi değildir'' şeklinde konuştu.
Libya'daki olaylar başladığı andan itibaren taraflarla diyalog kurduklarını anlatan Erdoğan, ilişkinin kopmasının her şeyin kopması anlamına geldiğini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, Libya'ya yönelik insani yardım operasyonunun şemsiyesinin BM olması gerektiğini bildirdi ve NATO'da devam eden toplantıda Türkiye'nin görüşlerinin taraflara bildirileceğini kaydetti. Erdoğan, ''Mecliste de milletvekillerinin bilgilendirilmesi amacıyla bir oturum yapılmasının planlandığını'', Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da muhalefet partilerini bilgilendireceğini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, ''Türkiye asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacaktır'' dedi.
Halen Libya'da bulunan Türk vatandaşı sayısının 500'ye yakın olduğunu anlatan Erdoğan, bunların da kendi istekleriyle orada kaldığını söyledi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'nin asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacağını'' belirterek, ''Bölgemizde bir tarih yazılıyor. Türkiye, bölgede tarihe not düşüyor. Herkesin bu anlayışla hareket etmesini, küçük hesapların peşine takılmak yerine, sorumlulukla olaylara bakmasını rica ediyorum'' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, Libya'daki olaylara değindi. ''Şu anda Libya'da devam eden operasyonunun, Libyalılar ve bölge ülkeleri tarafından petrol ve çıkar amaçlı bir operasyon olarak algılanıyor olması, Batı'nın müdahalesi olarak algılanıyor olması, bizim haklılığımızı zaten ortaya koymuştur'' diyen Erdoğan, istişarelerine devam ettiklerini söyledi.
Libya halkının esenliğini, huzurunu, Libya'nın iç barışını temel hedef olarak gördüklerini, bunu sağlayacak şekilde adımlar atılması için temaslarını yoğun şekilde sürdürdüklerini anlatan Erdoğan, ''Şunun da altını çizerek söylüyorum; Türkiye asla ve asla Libya halkına silah doğrultan taraf olmayacak'' dedi.
Türkiye'nin politikası ve tavrının son derece net olduğunu ifade eden Erdoğan, sonuç getirecek, Libya'nın iç barışını tesis edecek çabalara da Türkiye'nin her zaman destek olmaya devam edeceğini kaydetti.
Şu anda Bahreyn'de, Yemen'de devam eden olaylar karşısındaki kaygılarını, endişelerini de gerekli platformlarda dile getirdiklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Özellikle Bahreyn'de bir mezhep çatışmasının endişesini taşıyoruz. Değişim adı altında mezhep çatışmasına dönüşmesi, bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir. Bunu önlemek için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Bahreyn ile birlikte Yemen'de, Suriye'de hiç arzu etmediğimiz sonuçların ortaya çıkmaması için hiçbir ülkenin yapmadığı kadar yoğun temas trafiği yürütüyoruz. Sorumluluğumuzun farkındayız.
Bu bölgede bilesiniz ki AK Parti iktidarı döneminde ne olursa muhakkak Hükümetimiz orada yer alacaktır, oraya tribünden bir izleyici, seyirci olarak kalmayacaktır. Bölgedeki değişimin olumlu yönde seyretmesi için yoğun gayret içindeyiz. Ümit ediyorum ki bölgedeki değişim, Libya'dakinden farklı olarak tabii seyrinde ve sağlıklı zeminde ilerler, ülkelerin ve halkların refahını, huzurunu artıracak bir istikamette seyreder. Bunu sağlamak için Türkiye olarak gerekli tavsiyelerimizi sürdüreceğiz. Bu hassas süreçte gerek ben, gerek başta Dışişleri Bakanı ve diğer bakan arkadaşlarım başta olmak üzere hep birlikte bir gayretin içindeyiz ve herkesin büyük bir hassasiyet içinde olması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Bizim iktidar olarak yanımızda anamuhalefeti ile muhalefeti ile yazarıyla, çizeriyle herkesin bu sürece destek vermesinin çok büyük önem arzettiğini hatırlatmakta fayda görüyorum.
Bölgemizde bir tarih yazılıyor. Türkiye, bölgede tarihe not düşüyor. Herkesin bu anlayışla hareket etmesini, küçük hesapların peşine takılmak yerine, sorumlulukla olaylara bakmasını rica ediyorum.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya'daki dönüşümün sorunsuz olabilmesi yönünde hassasiyetleri bulunduğunu belirterek, ''Bir kardeş katliamı yaşanmasın, bir kaos ortamı oluşmasın diye çırpınıp durduk. Libya kendi meselesini harici müdahalelerle değil kendisi çözsün, istikametini kendisi belirlesin istedik'' dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Libya ile ilişkisinin ''petrol, çıkar ilişkisi'' olmadığını vurguladı. Başbakan Erdoğan, ''Bunu aslında Libyalı kardeşlerimiz zaten çok iyi biliyorlar. Türkiye'nin Libya'da buna yönelik bir hesabı olmadığını onlar çok iyi biliyorlar. Libya'daki müteahhitlik hizmetleri, yatırımlar... Buna yönelik bir ilişki de asla değildir'' dedi.
Türkiye'nin Libya ile temasının, oradaki vatandaşların can güvenliğini sağlamanın yanı sıra özellikle Libya'nın birlik ve beraberliği, bütünlüğü ile ilgili olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Trablus'un da Bingazi'nin de her bir ferdi bizim öz be öz kardeşimizdir. Atasözlerimize bile girmiş. Fizan'ın, Atatürk'ün ve diğer birçok erlerin hatırasına girmiş olan Tobruk'un, Derne'nin derdi hiç şüphesiz bizim derdimizdir.
Libya'da hadiseler başladığı andan itibaren taraflarla diyalog halinde olduk. Bir tarafla değil her iki kesimle diyalog halinde olduk. Bunu başladığı andan itibaren sürdürdük. Kaddafi ile de görüşmelerimizi bizzat yaptık. Oğluyla da Başbakan ile de yaptık. Sürekli görüşmelerimiz oldu. Aynı şekilde Dışişleri Bakanımın görüşmeleri... Bunları sürekli devam ettirdik. Niye? Çünkü ilişkinin koptuğu an herşeyin koptuğu bittiği andır. Diplomaside ilişki koparılmaz. İlişki, tam aksine sürdürülür. Mısır'daki, Tunus'taki gibi Libya'da da değişimin kansız, çatışmasız, sorunsuz gerçekleşebilmesi için kılı kırk yaran bir hassasiyet içerisinde olduk. Ne yazık ki bu başarılamadı.
Nasıl ki Libya'dan tahliye çalışmalarını saniye saniye izlediysek, Libya'daki gelişmeleri, buradaki kardeşlerimizin şartlarını da saniye saniye, an be an izledik. Şu ana kadar Libya'da son tespitlerimize göre 500'e yakın vatandaşımız var. Onlar da gelme talepleri olmadığından oradalar. Bunun dışında 25 bin vatandaşımızı tahliye ettik. 6 bin civarında yabancıyı aynı hassasiyetle tahliye ettik.''
Konuyla ilgili yaptıkları telefon görüşmelerinde hassasiyetleri göz önünde bulundurduklarını anlatan Erdoğan, bu görüşmelerin devam ettiğini söyledi.
Son olarak dün akşam ABD Başkanı Barack Obama ile bir telefon görüşmesi yaptığını anımsatan Erdoğan, ''Önceki gün İngiltere Başbakanı ardından Hollanda Başbakanı ile görüşmelerimiz oldu. David Cameron aradı. Kendisiyle Libya konusunu yarım saat görüştük, değerlendirdik ve bundan sonraki sürece yönelik neler olabilir, bunları değerlendirdik'' şeklinde konuştu.
-''ONURLU BİR ŞEKİLDE ÇEKİLMELERİ...''-
Libya Lideri Muammer Kaddafi ile temaslarında, ''onurlu bir şekilde çekilmeleri'' tavsiyesini ilettiklerini belirten Erdoğan, ''Libya'nın tamamının güveneceği, ismi üzerinde bütünleşeceği bir kişiye resmi olarak bunu terk etmesi noktasında tavsiyelerimiz oldu'' dedi.
''Tekrar ediyorum, bizim hassasiyetimiz, Libya'daki dönüşümün sorunsuz şekilde olabilmesi içindir'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir kardeş katliamı yaşanmasın, bir kaos ortamı oluşmasın diye çırpınıp durduk. Libya kendi meselesini harici müdahalelerle değil kendisi çözsün, istikametini kendisi belirlesin, değişimi kendi dinamikleriyle gerçekleştirsin istedik. Bizim Libya'ya müdahale, askeri operasyon konusundaki endişemiz son derece haklıdır. Bu tür operasyonların geçmişte hiçbir fayda sağlamadığını, tam tersine can kayıplarını artırdığını, işgale dönüştüğünü, ülkelerin birlik ve bütünlüğünü ciddi şekilde zedelediğini gördük ve yaşadık.
Paris Toplantısı'nı elbette sorgulayacak, elbette eleştireceğiz. Libya'ya yönelik -altını çizerek ifade ediyorum- sadece ve sadece insani yardım amaçlı operasyonun şemsiyesi BM olmalıdır. Yani operasyon meşru bir zeminde yürütülmelidir. BM Güvenlik Konseyi'nin almış olduğu 1970 ve 1973 sayılı kararlar bu çerçevede yorumlanmalıdır. Biz Türkiye olarak NATO'da yapılacak toplantıda tutumuzu, görüşlerimizi taraflara bildireceğiz. Şu anda toplantı halindeler. Ardından da kamuoyunu bilgilendireceğiz. Toplantı normalde dün yapılacaktı ama bugüne ertelendi. Bizim ilkesel tutumumuz zaten belli. Uygulamadaki tutumuzu da taraflara orada ifade edeceğiz.''
Başbakan Erdoğan, TBMM'de milletvekillerini bilgilendirmek amacıyla oturum yapılmasını planladıklarını ifade ederek, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da son gelişmelerle ilgili olarak bilgi vermek amacıyla muhalefeti ayrıca ziyaret edeceğini bildirdi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, herhangi bir küresel ya da bölgesel gelişmede kimin ne dediğine değil, Türkiye'nin ne dediğine bakıldığını belirterek, ''Türkiye'nin tavrı, duruşu, ağzından çıkacak kelimeler dikkatle izleniyor, her yerde yankılanıyor'' dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cidde Ekonomik Forumu'na katılmak üzere gittiği Suudi Arabistan'daki temasları hakkında bilgi verdi.
Başbakan Erdoğan, forum çerçevesinde görüşmelerinin yanı sıra katılımcılara hitap ettiğini, Türkiye'nin ekonomisi ve dış politikası hakkında değerlendirmelerde bulunduklarını anlattı. Başbakan Erdoğan, Cidde'de Ziraat Bankasının Suudi Arabistan'daki ilk şubesinin açılışını yaptığını söyledi.
Suudi Arabistan'ın en önemli üniversitelerinden Ümmül Kura'da şahsına tevdi edilen fahri doktora unvanını aldığını ifade eden Erdoğan, burada yaklaşık 2500 öğretim üyesi ve öğrencinin de bulunduğu salonda gençlere hitap ettiğini belirtti.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şunu hükümetimiz adına, AK Parti adına büyük bir memnuniyetle ifade etmek durumundayım; aktif, onurlu, ilkeli dış politikası ve dik duruşumuz sayesinde, artan itibarımız sayesinde... İnanın komşu ülkelerin caddelerinde serbestçe yürümenin, elini kolunu sallayarak dolaşmanın imkanı kalmadı. Bunu bir şikayet olarak değil, Türkiye'nin dünyadaki imajını, dünyadaki Türkiye sevgisini somutlaştırmak için söylüyorum. Bulunduğumuz her ortamda kendi vatandaşlarımızın, kendi vatandaşlarımız kadar diğer kardeşlerimizin yoğun ilgileriyle, izdihama varan muhabbetleriyle karşılaştık. Gittiğimiz her yerde insanların gözyaşları içinde, gözlerinde parıldayan umut ışığıyla bizi selamladıklarına, bize hayır duası ettiklerine şahit olduk.
Bu vesileyle Rusya'da, Tataristan'da, Suudi Arabistan'da kucaklaşamadığımız, hasbıhal edemediğimiz tüm kardeşlerimizin bizi bağışlamalarını, anlayışla karşılamalarını rica ediyor, kalplerimizin karşı karşıya olduğunu, bir ve beraber olduğunu hatırlatmak istiyorum.''
-TÜRKİYE'NİN SÖZÜNÜN AĞIRLIĞI-
Bu durumun iyi anlaşılması gerektiğini belirten Erdoğan, ''Bize, ülkemize, milletimize yönelik bu teveccüh, bu muhabbet bizi kibre, gurura değil, tam tersine büyük bir hassasiyete ve sorumluluğumuzun idrakine sevk etmelidir. Şu anda herhangi bir küresel ya da bölgesel gelişmede kimin ne dediğine değil, Türkiye'nin ne dediğine bakılıyor. Türkiye'nin duruşu, Türkiye'nin ağzından çıkacak kelimeler dikkatle izleniyor ve dünyanın her yerinde yankılanıyor'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, dünyanın her yerinde Türkiye'nin sözünün ağırlığının bulunduğunu belirterek, ''Bu durum bize büyük bir sorumluluk yüklüyor. Biz artık gündemin peşine takılıp gidemeyiz. Biz günü kurtaran açıklamalarla yetinemeyiz. Bugün artık biz her sözümüzü adalet terazisinde hassas bir şekilde tartarak konuşmak, onlarca, yüzlerce etken ve dinamiği dikkate alarak konuşmak, görüş beyan etmek zorundayız. Bizim temel ilkelerimiz belli, dış politikamız, barış, adalet, uluslararası hukuk, hakkaniyet ve dayanışma ilkeleri üzerine kuruludur. Farklı şekilde söyleyebiliriz. Farklı kelimelerle ifade edebiliriz ama her hadise karşısında biz bu temel ilkeler çerçevesinde hareket edebiliriz'' dedi.
-''LİBYA İÇİN NEDEN SUSUYUR?''-
''Mısır için sesini yükselten Başbakan Libya için neden susuyor'' şeklindeki eleştirilere değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Son derece haksız, yakışıksız ve maalesef bilgisizlikten kaynaklanan eleştiriler yapıldı. Biz, neyi nerede söyleyeceğimizi ve nasıl söyleyeceğimizi, ne zaman söyleyeceğimizi çok iyi biliriz. Çünkü bunları istişare ederiz.
Biz bakkal dükkanı değil, dünyanın en önemli ülkelerinden birini, Türkiye'yi yönetiyoruz. Öncelikle bizi sessiz, tepkisiz, tarafsız kalmakla itham edenler, bölgede esen değişim rüzgarlarının ilhamı nereden aldığına çok dikkatle baksınlar. Bu çok önemli.
Biz sesimizi de, tepkimizi de belli bir üslup içinde ortaya koyuyor, tarafımızı çok net şekilde tüm dünyaya gösteriyoruz. Biz değişimin tarafındayız, demokrasinin, insan haklarının, ifade özgürlüğünün tarafındayız. Biz çatışmanın, baskının, şiddetin, zulmün tarafında değil, hakkın, adaletin, uzlaşmanın kucaklaşmanın yanındayız.''
The Guardian gazetesinin muhabirinin Libya'da tutuklandığını ve serbest kalmaları için Türkiye'nin devreye girmesinin istendiğini anlatan Erdoğan, ''Ve Türkiye'nin devreye girmesiyle serbest bırakılıyor. Serbest bırakıldıklarına dair belgeye, 'Türkiye'nin hatırı için serbest bırakılmışlardır' ifadesi yazılıyor. Bunları görmemekte ısrar edenler, başlarını kumdan çıkarıp çevrelerine baksınlar'' diye konuştu.