Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

BURSA (A.A) - 24.03.2011 - OYAK Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, fabrikanın kurulu kapasitesinin yılda 360 bin adet (60 araba/saat) olduğunu ve geçen seneyi 307 bin adet ile kapattıklarını belirterek, ''Biz şu anda 53 araba/saatteyiz. 1 Mayıstan itibaren 55 araba seviyesine çıkacağız. Geçen sene kırdığımız o 42 senelik tarihi rekoru, 2011'de yenileyip, 25-30 bin adet geçmeyi düşünüyoruz'' dedi.

OYAK Renault'un Bursa'daki fabrikasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tunalıoğlu, ''Fluence''nin elektrikli versiyonu olan ''Fluence ZE''nin mevcut modelden biraz farklı olduğunu, 13 santimetre daha uzun ve tamamıyla elektrik motoruyla tahrik edilen bir model olduğunu belirtti.

Tunalıoğlu, modelin iç pazar kullanımında bunu şarj edecek istasyonların yaygınlaştırılması ve altyapısının hazırlanmasının son derece önemli olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

''Bunu yapabilmek için de öncelikle büyükşehir belediyeleriyle işbirliği anlaşmaları imzalanması çalışmaları içindeyiz. Önce İstanbul ile sonra Ankara ile en son Gaziantep ile yaptık. Sonra da tabii diğer büyük illerimizle, arabanın doğduğu şehir Bursa'da da yapmayı yakın zamanda umuyoruz. İzmir'de, Adana'da diğer tüm şehirlerde de çevre korumacılığı adına ve teknolojik ürünün Türk müşterisiyle buluşabilmesi açısından bu altyapının gerçekleştirilmesi konusundaki işbirliği anlaşmalarını imzalamaya devam edeceğiz.''

Bunun çok önemli bir etap olduğunu, ancak bundan önce bir adımın daha atıldığını dile getiren Tunalıoğlu, şunları kaydetti:

''Elektrik motorlu arabanın Türkiye'de vergilendirilmesi söz konusuydu. Bunu da çözdük, çıkan 'Torba' yasada elektrikli otomobillerle ilgili ÖTV kısmında beygir gücüne göre, otomobillerin gücüne göre, bizim yaptığımız ''Fluence''nin yüzde 3'lük bir ÖTV ile vergilendirileceği konusu da aydınlığa kavuştu. Dolasıyla şimdi arabayı satın almakta bir sorun kalmadı. Sadece müşteri arabayı aldıktan sonra kullanırken şarj edebilmesi için istasyonların yani altyapının kurulması. Bundan sonraki en büyük hedefimiz ve öncelikli çalışmalarımız.''



-ELEKTRİKLİ 4 MODEL OLACAK-



Tunalıoğlu, teknolojinin çok yeni olduğunu, buna rağmen 2010-2013 dönemi, hatta 2015'e kadar süren süreç içinde bütün büyük otomotiv sanayi kuruluşlarının bir elektrikli model üreteceklerini ifade ederek, Renault'un öncü bir davranış sergileyerek bu konuda öne geçtiğini belirtti.

Renault'un, 2011 senesinden başlayıp, gelecek yılın ortasına kadar sadece elektrikli ''Fluence''yi değil, bunun yanında diğer 3 modeli de piyasaya çıkarmış olacağına değinerek, şöyle konuştu:

''Elektrikli 4 model olacak. Bunlardan bir tanesi elektrikli 'Kangoo', bir tanesi 'Zoe' şu anki 'Clio'nun boyutunda tamamıyla elektrik motorlu bir araba bir de 'Twizy' denilen iki kişilik böyle motosiklet üzerinde arka arkaya oturduğunuz ama 4 tekerlekli ve direksiyonlu bir araç. O, İspanya'da yapılıyor. 'Zoe' ile 'Kangoo'nun elektriklisi Fransa'da yapılıyor ve 'Fluence'nin da elektriklisi Bursa'da OYAK Renault fabrikasında yapılıyor. Bizimki öncü araba, herkesten önce bizimki çıkacak. Dolayısıyla ben hep bu tip konuşmalarda şunu söylüyorum: Elektrikli araba yapabilmek için önce araba yapmayı bilmek lazım. Dolasıyla bütün projelere büyük saygıyla bakıyoruz, ama gerçekleştirilmesi açısından, verimliliği açısından tabii ki büyük zorluklar var, böyle yeni bir teknolojiyi müşteriye sunabilmek için. Dolasıyla biz daha önceden 'Fluence' projesiyle zaten 'Bunun elektrikli versiyonunu yapacağız' diye yola çıktığımız için hazır bir otomobili elektrik motoruyla tahrik edebilir duruma geldiğimiz anda bunu müşteriye yollamamız artık an meselesidir.''

Bursa fabrikasının üretim kapasitesinin yılda 360 bin araç olduğunu anlatan Tunalıoğlu, ''Elektrikli araba üretme kapasitemiz yılda 30 bin araba. Müşteri talebi ve ihracat pazarlarıyla yapılan anlaşmalar çerçevesinde, öngörüldüğü şekilde gittiği takdirde 30 bin arabaya kadar elektrikli 'Fluence' üretebilecek kapasitedeyiz'' dedi.



-YERLİLEŞTİRME ÇALIŞMALARI-



Tunalıoğlu, elektrikli aracın motorunun tedarikiyle ilgili bir soru üzerine, şöyle dedi:

''Continental yapıyor. Şimdi malum yeni bir teknoloji ve üretim sayıları az olduğu için bu tip projelerin spesifik parçalarının hemen yapıldığı veya üretildiği ülkelerde geliştirilmesi ve düşük miktarlarda üretilmesi verimlilik açısından sorun. Dolasıyla bunu yapan birkaç tane dünya devi firma, bunu kullanan aşağı yukarı tüm markalara aynı motorları, aynı akü modüllerini aynı elektronik komutu ünitelerini sağlıyor. Sadece onlar kendi içlerindeki ufak ayarları yaparak kendi modellerinin gereği olan şekilde bunları kullanıyorlar. Biz de aynı şekilde önce bir yola çıkmak söz konusu. Bu şekilde çıktık ondan sonra bir zaman içinde bir yerlileştirme planı muhakkak ki şu anda yaptığımız arabalarda olduğu gibi ki yüzde 70 sevilerine varmıştır şu anda. Malum Türkiye'de motorunu vites kutusunu yapan yegane otomobil fabrikası biziz. Dolasıyla günü geldiğinde onları da kısa vadede tahmin ediyorum yerlileştirme konusunda çalışmalarımıza başlayacağız.''



-''42 SENELİK TARİHİ REKORU GEÇECEĞİZ''-



Tunalıoğlu, OYAK Renault'un kurulu kapasitesinin yılda 360 bin adetlik üretim olduğuna değinerek, şöyle dedi:

''Kurulu kapasitemiz yılda 360 bin (60 araba/saat) geçen seneyi 307 bin adet ile kapattık. Ama hala piyasa talebi gerek iç gerek ihracat pazarlarındaki talepler 60 araba/saat gerektirecek seviyeye gelmediği için biz şu anda 53 araba/saatteyiz. 1 Mayıstan itibaren 55 araba seviyesine çıkacağız. Geçen sene kırdığımız o 42 senelik tarihi rekoru, 2011'de yenileyip, 25-30 bin adet geçmeyi düşünüyoruz.''



-JAPONYA'DAKİ DEPREM-



Bir gazetecinin, Japonya'da yaşanan deprem ve tsunami sonrası, iki otomobil fabrikasının üretimini geçici olarak durdurmasının sektörü nasıl etkilediğine yönelik sorusunu Tunalıoğlu, şöyle yanıtladı:

''Ben en azından bizim ittifak içinde 1999 senesinden bu yana birlikte çalıştığımız, Nissan fabrikasında olanları biliyorum. Fabrikaların çalışmasına yönelik hiçbir büyük hasar, yıkım yok. Evlerinden, binalarından, fabrikalarına kadar her şey depreme dayanıklı olarak yapıldığı için o bakımdan bir sıkıntı yok. Ama hem enerji kıtlığı hem yan sanayide çalışan diğer firmaların düştüğü sıkıntılar, lojistik sıkıntıları ve ülkenin bazı yerlerinde ulaşım sıkıntıları maalesef bazı sorunlar yarattı. Dolasıyla üretimlerine geçici bir süre de olsa, o toparlanmayı yaşayana kadar ara vermek zorunda kaldılar.

Japonya gibi uzaktaki pazara, uzakta olan ülkelerin yolda bir stokları var. Gemiden tutun da limanlara kadar. Dolasıyla bu çok kısa zaman zarfı içinde hemen kendini hissettirmeyecektir. Ta ki bu stokların bitip daha sonraki siparişlerin yeni üretimlerle karşılanması sırasındaki gecikmelere kadar. Muhakkak arada bir ufak kopukluk olacaktır. Ama kısa sürede ayağa kalkacaklarını, o ülkenin bu konuya hazırlığı, işbirliği ve kapasitesi açısından kuvvetle inanıyorum.''