Babacan: "Bir miktar hız düşürmekte fayda var"
-
Devlet Bakanı Babacan; önümüzde dar ve dolambaçlı yollar olduğunu söyleyerek "Bir miktar hız düşürmekte fayda var" dedi
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Her şeyin çok iyi gittiği bir dönemde artık dedik ki; bir miktar bu hızı düşürmede fayda var. Önümüzde dar ve dolambaçlı yollar var. Yüksek hızla bu yollara girdiğimizde Allah korusun sonuçları malum. Dolayısıyla biraz emniyetli gidelim'' dedi.
Babacan, pek çok ülkenin harcamasını artırıp, bütçeye daha çok fazla açık verdirerek büyüme modelini denediği 2009 yılında Türkiye'nin tasarruf ettiğini kaydetti. Devletin gelirini artırıcı tedbirler aldıklarını ve hesabı, kitabı sağlam yaptıklarını ifade eden Babacan, şöyle konuştu:
''Üç yıllık bir program yaptık. 2009 yılının son çeyreğinde eksi büyümeden artı büyümeye geçtik. 2010 yılında yine yüzde 8'in üzerinde bir büyüme bekliyoruz. 2010 yılında da işsizlik yüzde 2,1 oranında düştü ve 1 milyon 300 bin kişi ilave istihdam oldu Türkiye'de. Uluslarası Çalışma Örgütü'ne üye ülkeler içinde işsizliği en hızlı düşüren ve en çok istihdam oluşturan ilk birkaç ülkeden birisiyiz. 2010 yılında bankalar geleceğe güvenli baktı. O kadar güvendiler ki Türkiye'de kredi hacmi 390 milyar mertebesinden 540 milyar mertebesine yükseldi. Tüketici kredileri 43 milyar lira arttı. Eski toplam hacminin üzerine 43 milyar lira eklendi. 2010 güzel geçti çok şükür.''
-''BİRAZ EMNİYETLİ GİDELİM''-
Babacan, 2011 ve birkaç yılın daha, risklerin son derece yüksek olduğu bir dönem olacağını belirterek, şöyle devam etti:
''Bir yandan Avrupa'daki borç krizi, bir yandan merkez banklarının alabildiğine basmış olduğu karşılıksız para ve bu paraların alabildiğine geri çekilme ihtiyacı, bir yandan artan emtia fiyatları... Gerçekten önümüzdeki dönem için, son derece ihtiyatlı hareket etmeyi gerektirecek bir tablo görünüyor. İşte bu noktada 2011'in başlarında politikalarımızda yeniden bir düzenleme ihtiyacı duyduk.
Her şeyin çok iyi gittiği bir dönemde artık dedik ki 'bir miktar bu hızı düşürmede fayda var'. Önümüzde dar ve dolambaçlı yollar var. Yüksel hızla bu yollara girdiğimizde Allah korusun sonuçları malum. Dolayısıyla biraz emniyetli gidelim. Bunun üzerine bir yandan Merkez Bankası, bir yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bir yandan Hazine, alınan tedbirler 2011'i biraz daha kontrollü bir büyüme rakamından tutmaya çalışıyoruz. Yüzde 4-5 arasındaki bir büyüme Avrupa'daki en hızlı bir büyüme rakamı olacaktır.''
Türkiye'nin gelir dağılımının daha düzenli olduğu bir ülke haline geldiğine de değinen Babacan, ''Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika... Nereye bakarsanız bakın Türkiye, bütün bu ülke grubu içinde gelir dağılımının en düzgün olduğu ülkedir. Yani zengin ve fakir arasındaki uçurumun en kapalı olduğu ülke'' diye konuştu.
Babacan, Türkiye'de gerçek anlamda rekabetin çalıştığı bir sistemi arzuladıklarını ifade ederek, ''Bunu oldukça geniş bir şekilde uyguluyoruz. Bu da o ülkede haksız kazançların oluşmamasıyla mümkün oluyor. Rekabetin düşük olduğu bir ekonomik yapı çok kötü sonuçlara neden oluyor. Bizim iş dünyamız, rekabet gücüyle dünyanın dört bir yanında malını satıyor'' dedi.
-''MANTIK, 'KİM NE VERİRSE ONUN 5 FAZLASI VERECEĞİZ' MANTIĞI''-
Seçime giden bir hükümetin, ''Önümüzdeki dönem hiç de kolay olmayacak'' gibi söylemlere hiç girmeyeceğini, tam tersine, umut vereceğini ifade eden Babacan, şunları söyledi:
''Kamu banklarından para dağıtır. Geçmişte de bunu çok gördük. Ülkemizde 'ne verirseniz 5 fazlasınız veririz' söyleminin kapandığını düşünüyordum, fakat yanılmışım. Daha önceki gün bir siyasi parti genel başkanı çıkıyor, bizim 2023 hedeflerimizi yazmış, kimine yüzde 5 kimine yüzde 10 eklemiş arka arkaya, 'onlar 500 ihracat diyor, ben 650 diyorum' diyor. 700-750 ver. Bunlardaki analiz ve hesap nedir? Bu hesap işi. Daha hala bir aydır 'herkese 600 lira vereceğiz' diyorlar ya bunun hesabını ortaya koyabilmiş değiller. Mantık, 'kim ne verirse onun 5 fazlası vereceğiz' mantığı. Karşımızda, söylediği itibar gören bir parti göremiyoruz. Bu da çok üzüntü verici. Çok yalnız hissediyoruz kendimizi. Daha mantıklı olsalar, Türkiye için beraber çalışsak.''
Babacan, Anayasa değişikliğiyle ilgili muhalefet partilerinin hukukçu arkadaşlarına, Bakanlara randevu vermediklerini anımsatarak, ''Ne oldu? Halkımız çıktı ortaya yüzde 58 'evet' dedi, geçti. Biz hep muhalefete 'proje geliştirseniz, bir öneri getirseniz' diyoruz. 'Siz ne verirseniz fazlasını veririz' diyorlar. Bu öneri proje değil'' dedi.
-''YENİ ADAM ALMAKTAN KORKUYOR İŞVEREN''-
Ekonomik kalkınmadaki en önemli engellerden birinin de Türkiye'deki mevcut yargı sistemi olduğunu belirten Babacan, şunları kaydetti:
''Eğer, Türkiye yargı reformunu yapamazsa, iş adamları, iş dünyası, 'Türkiye bir hukuk devletidir' demedikten sonra o ülkenin kalkınması mümkün değil. Alt mahkemeyle üst mahkeme tamamen birbirinin zıttı kararlar alıyor. Bunun yanında bugün Türkiye haftalık çalışma süresinin en uzun olduğu ülkelerden. Türkiye'de 'çalışıyorum' diyen herkesin ortalama haftalık çalışma süresi 49 saat. Çünkü, işveren yeni adam alacağına mevcutlu elemanı uzun süre çalıştırmayı tercih ediyor. Yeni adam almaktan korkuyor işveren. İş gücü piyasasına esneklik getirecek ve çalışanın hakkını, hukuku azami şekilde koruyacak tedbirleri alacağız.''