Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

İSTANBUL (A.A) - 02.04.2011 - Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, finansal istikrarın önemine işaret ederek, ''Bankalar her yere 'kısa günün karı' diyerek fon transferi yapmayacaklar. Bankalar kendi batık şirketlerine, sahip olduğu şirketlere finansman aktarmayacaklar. Kredileri alabildiğine geri dönmeyecek şekilde dağıtmayacaklar. Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bunları yakın kontrol altında tutarsa, gelişmelere göre tedbir alırsa, bu hepimiz için iyidir'' dedi.

Sivaslı Sanayici ve İşadamları Derneği'nin düzenlediği toplantıda konuşan Ergün, Türkiye'nin büyüme ve dış ticaret rakamlarının açıklandığını anımsatarak, bu rakamların, Türkiye ekonomisinin ne kadar güçlü dinamiklere sahip olduğunu, ekonominin ne kadar iyi yönetildiğini ve özel sektörün nasıl bir dinamizme sahip olduğunu gösterdiğini anlattı.

Bu başarının, hükümetin olduğu kadar, yatırım, üretim ve ihracat yapan özel sektörün de başarısı olduğunu vurgulayan Ergün, ''Zira büyümenin lokomotifi yine özel sektör olmuştur. Bu ülkenin büyüme, üretme ve zenginleşme heyecanına sahip çıkan tüm işadamlarımızı kutlamak istiyorum'' dedi.

Ergün, 2009 yılının son çeyreğinde yüzde 6'lık bir büyüme varken, 2010'un son çeyreğinde yüzde 9,2 oranında büyümenin son derece önemli bir gösterge olduğunu belirterek, böyle bir başarının Türkiye gibi özel sektörü ve iç dinamikleri güçlü, ekonomisi iyi yönetilen, siyasi istikrar ve güven ortamını temin eden bir ülkede ortaya çıkabileceğini söyledi.

Yatırımların artıyor olmasının, reel kesimin geleceğe umutla baktığını ve büyümenin önümüzdeki süreçte de devam edeceğini göstermesi bakımından son derece önemli olduğunu kaydeden Ergün, ''2011 yılının ilk aylarına ait kapasite kullanım oranı, sanayi üretim endeksi, ihracat artışı gibi öncü rakamlara bakıldığında, büyüme trendinin 2011 yılında da devam edeceğini görüyoruz. Yine 2011 yılının ilk 3 ayında, ihracat rakamlarında yüzde 25'ler civarında artış olduğunu görüyoruz. İnşallah, bu yılın sonunda, ihracat rakamında 2008'deki rakamı yakalamış olacağız. 2008 yılında ihracatımız 132 milyar dolardı'' diye konuştu.



-''OLAĞANÜSTÜ BİR GELİŞME OLMAZSA...''-



Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin küresel krizden önce 27 çeyrek üst üste büyüme rekoru kırdığını ifade ederek, şimdi yeni bir büyüme dönemine girildiğini, ekonominin 5 çeyrektir büyüdüğünü anlattı. Ergün, ''İnşallah yeniden 30-40 çeyrek gibi yüksek bir büyüme temposuyla devam edecek'' dedi.

Dünyada olağanüstü bir gelişme olmazsa, Türkiye'nin mali ve finansal yapısının, sürdürülebilir bir büyüme süreci için son derece iyi durumda olduğunu vurgulayan Ergün, şunları kaydetti:

''Bazen bankacılık sektörü ile ilgili tedbirler alınıyor. Dolayısıyla bankalar bu tedbirlere karşı serzenişte bulunuyorlar. Ama bu tedbirler ve önceden aldığımız tedbirler olmasaydı, Türkiye ekonomisi bu ekonomik krizin içinden biraz zor çıkardı. Finans sektörü ekonominin üzerine yıkıldığı zaman onun altından kalkmak zor. 1999-2001 krizleri böyle yaşandı. Finans sektörü adeta ekonominin üzerine çöktü. İnsanlar, kendi işlerini kötü yönettikleri için krize girmediler, batmadılar. Bir, Türkiye'de devlet iyi yönetilmedi. Bütçeye güven yoktu. Bütçe açığından bahsediyorsunuz, tutmuyor. Mali disiplin, devletin bütçe uygulamalarındaki disiplin çok önemli.

İkincisi, finansal istikrar. Bankalar her yere 'kısa günün karı' diyerek fon transferi yapmayacaklar. Bankalar kendi batık şirketlerine, sahip olduğu şirketlere finansman aktarmayacaklar. Bunun bir şekilde denetlenmesi lazım. Kredileri alabildiğine geri dönmeyecek şekilde dağıtmayacaklar. Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bunları yakın kontrol altında tutarsa, gelişmelere göre tedbir alırsa, bu hepimiz için iyidir. Bu önlemler bizim finansal istikrarımızı sağlayacak önlemlerdir. Kısa vadeli mevduatla, uzun vadeli kredilerin finansmanını ne zamana kadar sürdürebilirsiniz? Mevduatlar kısa vadeli, krediler uzun vadeli? Ne olacak bu, nasıl çevrilecek? O zaman mevduat vadelerinin de uzaması icap eder. Kredi ile mevduat vadesi arasında bir denge kurulması lazım. Bankacılık sektörüyle ilgili çalışmalar finansal istikrarın sağlam ve sürdürülebilir olması için çok önemli.''

Ergün, 8 yıldır oluşturdukları güven ve istikrar ortamını korumak için, ekonomiyi yakından takip ettiklerini, gerekli her türlü tedbiri önceden aldıklarını belirterek, ''Hasta olduktan veya ilerledikten sonra alınan tedbirler işe yaramıyor'' dedi.



-''TAMAM DA İNSANLAR FACEBOOK'A BİNMİYOR Kİ...''-



Sanayiye dayalı zenginliğin önemine işaret eden Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''İddiaları olan bir ülke için bu önemli. İddiaları olmayan ülke için önemli değil. Denizi sat, kumu sat, havayı sat. Zengin ol. Sonra Yunanistan'ın düştüğü duruma düşersin. Üretim gücünü ve kabiliyetini kaybederken, bir şey üretmeyi bilmezsen, bilgi ve teknolojiye sahip değilsen, bir sanayi ve üretim gücüne sahip değilsen, o zaman gerçek bir zenginliğe ulaşamazsın. Bizi güçlü kılacak olan şey, sanayiye dayalı zenginliğin olmasıdır. 'Şimdi insanlar bir Facebook yapıyorlar, köşeyi dönüyorlar.' Facebook'u yapan genç bir çocuk, şirketi kısa sürede milyon dolarları bulan şirket oluyor. Google, twitter böyle oluyor. Tamam da insanlar Facebook'a binmiyor ki... Sonunda otomobile, uçağa biniyorlar. Facebook'tan, sosyal paylaşım siteleri insanı zengin ediyor da bu gerçek bir zenginlik değil. Bunlar gelişen teknolojinin türevi. Araba satan bir adam üretenden daha zengin olabilir ama buna rağmen gerçek zenginlik arabayı üretmekte, o teknolojiye sahip olmaktır.''

Ergün, 2,5 ay sonra yapılacak genel seçimin sonuçlarının Türkiye'nin bugüne kadar edindiği kazanımları koruması ve daha ileriye taşıması açısından önemli olacağını belirterek, ''Kimse endişe etmesin, bu hükümet bugüne kadar popülist davranmadı, bundan sonra da davranmayacaktır. Seçim, iş dünyamızın üzerine ilave bir yük getirmeyecek, aksine yeni açılımların anahtarı olacaktır'' dedi.

Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde yaşanan gelişmelere değinen Ergün, orta ve uzun vadede bu gelişmelerin Türkiye'nin aleyhine sonuçlar vermeyeceğini söyledi.