Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

İSTANBUL (A.A) - 14.04.2011 - ING Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren, Türkiye dahil gelişmekte olan ülkelere kaynak girişinin hızlandığını bildirdi.

Dağdeviren, dünya ve Türkiye'deki ekonomi gündemine ilişkin beklentilerini paylaştığı açıklamasında, Japonya'da yaşananların, ülke ekonomisindeki büyümeyi bu yıl yaklaşık 2 puan azaltabilecek olsa da, piyasaların bu gelişmelere ve Kuzey Afrika-Ortadoğu ülkelerinde devam eden belirsizliklere karşı olumsuz bir tepki vermediğinin görüldüğünü hatırlattı.

Dağdeviren, özellikle deprem sonrasında artan likidite ve G7'nin koordineli yen müdahalesinin, olumsuz etkilerin geçici olacağı beklentisini güçlendirdiğini, Türkiye dahil gelişmekte olan ülkelere kaynak girişinin hızlandığını bildirdi.

Daha önceki dönemde yaşanan negatif ayrışmanın da etkisiyle Türkiye piyasalarında yaşanan düzelmenin çok daha belirgin olduğunun altını çizen Dağdeviren, ''Temel olarak gelişmiş ekonomilerde büyümeye dair verilerin olumlu gelmeye devam etmesinin de bu süreci desteklediğini söyleyebiliriz. Merkez Bankası yetkilileri ile yaptığımız toplantılar sonrasında mevcut politika çizgisinde değişim sinyali almadığımız ve dünyadaki likidite koşullarının bu yıl da gelişmekte olan ülkelere sermaye girişlerini destekleyeceğini düşündüğümüz için Türkiye'de faiz artırımı beklentimizi öteledik'' değerlendirmesinde bulundu.

Dağdeviren, önümüzdeki dönemde iç talep baskısı ile mücadele kapsamında kredilerde bir yavaşlama görülmez ise Merkez Bankasının hem Türk Lirası (TL) hem de Döviz likiditesi konusunda sıkıntı olmadığı sürece, yabancı para tarafında zorunlu karşılık oranları ile sıkılaştırma politikası izlemeye devam etmesi olasılığının güçlü göründüğünü vurguladı.

Güçlü TL'nin iç ve dış talep arasındaki ayrışmayı daha da artıracağı beklentisi ile TL'nin aşırı değerlenmesinin de istenmediğini hatırlatan Dağdeviren, şunları kaydetti:

''Dolayısıyla ABD Merkez Bankası piyasa algısını kalıcı olarak değiştirecek bir sürpriz gelmediği sürece Türkiye'de politika faizinin sabit kalma olasılığı oldukça güçlü. O yüzden biz bu yıl politika faizindeki toplam artış beklentimizi yılın son iki ayına öteleyerek 50 baz puana düşürdük. 2012 yılındaki toplam faiz artışı beklentimiz ise 150 baz puan düzeyinde.

Büyüme ve enflasyon cephesinde yılın ilk aylarında gelen olumlu verilere karşın bu ay beklentilerimizi değiştirmemeyi uygun gördük. Nitekim enflasyonda dip noktasının ardından yukarı yönde bir eğilimin başlayacağı kesin ve maliyet enflasyonundaki artış iç talep konusunda mevcut para politikasının gecikmeli etkisi nedeniyle ileriye yönelik riskleri artırmaya devam ediyor. Temel göstergelerdeki artışın makul düzeylerde kalması ise bu ay enflasyon beklentimizi yukarı çekmemize engel oldu. Dolayısıyla her ne kadar nisan başında faizlerde aşağı yönlü bir eğilim görsek de bunun kalıcı olma olasılığı çok yüksek değil.''