Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Bankacılık düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Finansal Piyasalar Raporu'nda, küresel ekonomik toparlanma süreci yavaş olmasına rağmen, 2010'da Türkiye'nin öngörülenden daha hızlı büyüdüğü belirtildi.

Türkiye'nin küresel anlamda gözlemlenen genişletici para politikalarına eşlik eden sermaye hareketlerinden faydalanırken, artan kısa vadeli sermaye girişleriyle ivmelenen bir cari açık sorununa maruz kaldığı kaydedilen raporda, uygulamaya konulan yeni politikalarla, söz konusu sorunun 2011 yılının ikinci çeyreği itibarıyla azalmasının beklendiği ifade edildi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından üç ayda bir hazırlanan Finansal Piyasalar Raporu yayımlandı.

Raporda, maliye ve para politikası uygulamaları yardımıyla krizden çıkmaya başlayan küresel ekonominin 2010 yılında yüzde 5 oranında büyümesinin beklendiği belirtildi. Uluslararası sermaye akımlarının hedefi haline gelen gelişmekte olan ekonomilerde aşırı ısınma riskine karşı önlemler alınmaya başlanmasının küresel büyüme hızının 2011 ve 2012 yıllarında göreli olarak azalacağına işaret ettiği kaydedilen raporda, ''Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki artan siyasal belirsizliklerin etkisiyle enerji ve ürün fiyatlarındaki artış, uluslararası sermaye akımlarındaki hızlanma ve olası kur mücadelelerinin'' küresel finansal istikrar açısından kısa ve orta vadede yeni risk alanları olarak gözüktüğü anlatıldı.

Küresel ekonomik toparlanma sürecinin yavaş olmasına rağmen, 2010'da Türkiye'nin öngörülenden daha hızlı büyüdüğü belirtilen raporda, açıklanan son verilerin gelişmiş ekonomilerle olan pozitif ayrışmanın devam ettiğini teyit ettiği belirtildi.



-RİSKLER YÖNETİLEBİLİR DÜZEYDE-



Türkiye'nin küresel anlamda gözlemlenen genişletici para politikalarına eşlik eden sermaye hareketlerinden faydalanırken, artan kısa vadeli sermaye girişleriyle ivmelenen bir cari açık sorununa maruz kaldığı kaydedilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

''Güçlü iç talep ve kredi genişlemesi, bu dönemde dış tasarruf kullanımını hızlandırmış ve cari açığın finansmanı doğrudan yatırımlar yerine kısa vadeli sermaye hareketleriyle sağlanmıştır. 2010 yılının son çeyreğine kadar değerli seyreden TL'nin de teşvik etmesiyle, dış ticaret açığı cari açıkta temel belirleyici olmuştur. Uygulamaya konulan yeni politikalarla, söz konusu sorunun 2011 yılının ikinci çeyreği itibarıyla azalması beklenmektedir. Türkiye'nin büyüme performansının güçlü, kamu maliyesinin ve borçlanmasının sürdürülebilir, bankacılık sisteminin istikrarlı, reel kesim şirketlerinin bilanço yapısının sağlam ve işgücü piyasasındaki iyileşmenin devam ediyor olması, muhtemel riskleri sınırlandırmaktadır.''

Raporda, ekonomide taşınan risklerin yönetilebilir bir düzeyde olduğunun görüldüğü de ifade edildi.

BDDK Raporuna göre, finansal sektörün toplam aktifleri, 2009 yıl sonuna göre yüzde 18,8 artarak 2010 yıl sonu itibarıyla 1,3 trilyon lira şeklinde gerçekleşti. Bankacılık kesimi, yüzde 77,2'lik pay ile en büyük sektör olmayı sürdürdü. Finansal kiralama şirketlerinin sayısında finansal şartlar ve intibak sürecine uyum sağlayamama nedenleriyle rasyonalizasyon yaşandı.

Finansal sektöre erişim kanallarının bankacılık sektörü ağırlıklı olarak büyüdüğü ifade edilen raporda, bankacılık sektöründe son bir yılda şube sayısının 485, istihdam edilen personelin 6 bin 975 kişi arttığı belirtildi.

Kredi müşteri sayısı son bir yıllık dönemde 2,1 milyon kişi artarken, finansal kiralama müşterilerinin sektördeki duraklamaya paralel 10 bin kişi azaldığı ifade edilen rapora göre, internet bankacılığı hizmetinden faydalanan müşteri sayısı, istikrarlı artışını 2010'da da sürdürdü. Son 3 ayda yatırımcısına en fazla kazandıran ürün külçe altın oldu.



-BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN TOPLAM AKTİFLERİ 1 TRİLYON LİRAYI AŞTI-



Rapora göre, bankacılık sektörünün toplam aktifleri 2010 yılında yüzde 20,7 büyüyerek 1 trilyon lirayı aştı. Aktif büyümesinin yüzde 80'i son bir yılda yüzde 33,9 büyüyen kredilerden kaynaklanırken, menkul değerler portföyü büyümeye 3 puanlık bir katkı yaptı. Raporda, ''Aralık 2010'da işletme kredileri, diğer tüketici kredileri ve KOBİ kredileri kalemlerinde bir 'kredi patlaması' mevcut gözükmektedir'' denildi.

Toplam pasifler içinde mevduatın 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 19,9 büyüyerek, en önemli fon kaynağı olma niteliğini sürdürdüğü belirtilen raporda, mevduattaki artışın toplam kaynaklardaki yüzde 20,7'lik büyümenin yaklaşık yüzde 60'ını oluşturduğu belirtildi.

Raporda, bankacılık sektörünün finansal sağlamlık göstergelerinin genelinde olumlu bir seyrin söz konusu olduğu ifade edildi.

Toplam taahhütlerdeki ve türev işlemlerdeki yüksek oranlı artışların etkisiyle bilanço dışı işlemlerin, son 1 yıllık dönemde yüzde 179 büyüdüğü, bilanço dışı işlemlerin toplam aktiflere oranınında 2009 yılına göre 2010'da yüzde 69,5'den yüzde 103,1'e yükseldiği belirtildi.

Bankacılık sektörünün toplam karının 2010 yıl sonu itibarıyla 22,1 milyar liraya ulaştığı, sektörün faiz gelirlerinin geçen yıla göre yüzde 9,3 azaldığı, faiz giderlerinin yüzde 11 arttığı kaydedilen raporda, ''Söz konusu gelişmede faiz oranlarında yaşanan gerileme belirleyici olmuştur. Merkez Bankasının mevduat munzam karşılıklarını artırması ve söz konusu karşılıklara faiz ödenmesine son vermesi bu sonuca katkıda bulunmuştur'' denildi.



-TAKİPTEKİ ALACAK TUTARI AŞAĞI YÖNLÜ EĞİLİME GİRDİ-



Küresel ekonomik kriz nedeniyle bankacılık sektörü kredi kalitesinde görülen aşağı yönlü hareketin, 2010 yıl sonu itibarıyla sona erdiğinin gözlendiği anlatılan raporda, bu konuda da şu değerlendirmelere yer verildi:

''Takipteki alacak tutarı, 2010 yılında aşağı yönlü bir eğilim içine girmiştir. 2010 yıl sonunda, brüt takipteki alacak tutarı Eylül 2010 dönemine göre yüzde 5,6, 2009 yıl sonuna göre ise yüzde 8,8 oranında azalmıştır. Söz konusu azalışa kredilerde gözlenen büyümenin de eklenmesi, takibe dönüşüm oranının 2010 yıl sonu itibarıyla yüzde 3,7'ye gerilemesine yol açmıştır. Kredi kalitesinde gözlenen iyileşme, kredi türleri itibarıyla da kendini göstermektedir. 2010 yıl sonu itibarıyla KOBİ kredileri, bireysel krediler ve ticari kredilerin tahsili gecikmiş alacak değerlerinde sırasıyla yüzde 4,3, yüzde 7,2 ve yüzde 5,1 oranlarında düşüş gerçekleşmiştir. Söz konusu kredilerin 2010 yıl sonu itibarıyla gerçekleşen takibe dönüşüm oranları, 2009 yılı başından itibaren gözlenen en düşük değerlerdir. Tahsili gecikmiş alacak tutarındaki azalış nedeniyle kredi kalitesinde meydana gelebilecek düzelmenin sektörün karlılığı üzerinde olumlu etkileri olacak, dolayısıyla sektörün sermaye yapısı daha sağlıklı bir hale gelecektir. Bu paralelde, sektörün yeni kredi kullandırma imkanı da artacaktır. Bu bağlamda, Kore ve kriz öncesi dönemdeki İspanya örnekleri göz önünde bulundurularak sektörün aktif kalitesini arttırmanın önemli olduğu düşünülmektedir.''



-YETERLİK ORANLARI VE GELİRLER-



Rapora göre, yıl sonunda mevduat ve repo işlemlerinden sağlanan fonların artması ve bu işlemlerin vadelerinin görece kısa olması nedeniyle 2010 yılı son çeyreğinde bankaların birinci ve ikinci vade dilimlerine ilişkin toplam likidite yeterlilik oranları önceki döneme göre azaldı. Raporda, 2011 yılı için bankaların sendikasyon ve seküritizasyon kredisi geri ödemeleri likidite açısından önem taşımakla birlikte Türk bankacılık sisteminin sağlam imajı ve artan kredibilitesiyle bu kredilerin kolaylıkla yenileneceğinin düşünüldüğü ifade edildi.

Rapora göre, 2010'da sektörün brüt gelirleri, 2009 yıl sonuna göre yüzde 6,7 oranında azalarak 51,7 milyar lira düzeyine geriledi. Bu azalışa paralel olarak, temel gösterge yöntemine göre hesaplanan operasyonel riske esas tutardaki artış oranı bir önceki yıla göre 7,3 puan azaldı.



-KREDİLER VE NET KAR-



2010 sonu itibariyle bankaların özkaynaklarının yüzde 10'undan büyük kredilerin toplamının özkaynaklara oranı, bir önceki çeyreğe göre 1,7 puanlık artışla yüzde 32,5'e yükseldi, kredilere oranı ise sabit kaldı.

1 milyon liradan büyük kredi tutarının toplam krediler içindeki payı da 2010 yılı sonunda, bir önceki çeyreğe göre 2 puan artarak yüzde 49,7'ye çıktı. 2010 yılında kullandırılan kredilerin bir önceki yıla göre kısmen daha büyük ölçekli olduğu ve kişi başına verilen kredi tutarının da yükseldiği belirlendi.

Bankacılık sektörünün 2010 yılı sonundaki dönem net karı da, bir önceki yıla göre yüzde 9,7 artarak, 22,1 milyar lira düzeyine ulaşırken, Raporda bu konuda şu değerlendirmeye yer verildi:

''2009 yılı sonunda bir önceki döneme göre yüzde 50,9 olarak gerçekleşen net kar artış oranının 2010 yıl sonu itibariyle yüzde 9,7 düzeyinde gerçekleşmesi, bankacılık sektörü net kar artış oranının azalma eğilimi gösterdiğine işaret etmektedir. Sektörün net faiz gelirleri, 2009 yıl sonuna göre 3,1 milyar lira azalmıştır. Faiz dışı gelirler ve faiz dışı giderler paralel bir değişik arz etmekte olup, karlılığa negatif yönde bir etki yaratmamaktadır. Söz konusu dönemde karlılık artışının altında yatan temel faktör, kredi kalitesindeki yükselişe paralel olarak özel karşılıklarda meydana gelen 4,7 milyar lira tutarındaki azalmadır.''