Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bankalara yönelik alınan tedbirlere ilişkin, ''Biz bankaları iyi ki sıkıyoruz. Çünkü bankalarını sıkmayan, bankalarına dikkat etmeyen, bankalarla ilgili tedbir almaktan korkan ülkelerin başına neler geldi, hepimiz gördük'' dedi.

Babacan, CNN Türk Televizyonu'nda katıldığı bir programda, çekirdek enflasyondaki artışın çok da beklenmeyen bir artış olmadığını ifade etti. Enflasyon rakamının 3,99 olarak açıklandığı gün, rakamın bu noktalarda kalmayacağı yönünde açıklama yaptığını hatırlatan Babacan, ''Hatta, 'Yıl sonunda hedefin biraz üstünde gerçekleşecek' diye açıklama yaptık. Çünkü genel trendler belli. Bütün temel gıda ürünleri dünyada çok çok arttı. Şubat ayında dünya gıda fiyatları endeksi tarihi yüksek seviyeye ulaştı. Dünyada bunlar olurken bizim etkilenmemiz mümkün değil'' diye konuştu.



-''ENFLASYON TAHMİNİN REVİZE EDİLMESİNİN NEDENİ, YÜKSELEN PETROL FİYATLARI''-



Türkiye'nin petrol ithal eden, tarım ürünlerinde ise hem ithalatçı hem de ihracatçı konumda bulunduğunu belirten Babacan, dünya piyasalarıyla da yakın bir ilişkisi olduğunu kaydetti. Babacan, Merkez Bankasının son enflasyon tahminini yüzde 5,9'dan yüzde 6,9 a revize etmesinin en önemli nedeninin, yükselen petrol fiyatları olduğunu belirtti. Babacan, öte yandan bir çoğu temmuz ayında yürürlüğe girecek tekstilde ve giyim ürünlerinde ithalata karşı alınan tedbirlerin, giyim fiyatları üzerinde etkisinin olacağını söyledi. Ucuz Çin malı Türkiye'ye girmesin diye önlemler alındığında içerideki fiyatların doğal olarak bir miktar arttığına dikkati çeken Babacan, ''Enflasyon açısından ekonomide bir ısınma başlıyor diyebileceğimiz bir noktada kesinlikle değiliz'' dedi.



-''BDDK'NIN YAPTIĞI ÇOK HAKLI BİR UYARI''-



BDDK'dan bankalara sert bir uyarı geldiğinin hatırlatılarak, bankaları biraz sıkıp sıkmadıklarının sorulması üzerine Babacan, şunları kaydetti:

''Biz bankaları iyi ki sıkıyoruz. Çünkü bankalarını sıkmayan, bankalarına dikkat etmeyen, bankalarla ilgili tedbir almaktan korkan ülkelerin başına neler geldi hepimiz gördük. Dünyada 2008-2009 krizi çıktıysa bankalar yüzünden çıkmıştır. Bankaların iyi denetlenmemesi, düzenlemenin iyi yapılamaması nedeniyle çıkmıştır. Bizim getirdiğimiz tedbiri ABD kendine uygun getirseydi, bugün dünyada kimse böyle bir krizden bahsetmeyecekti. Dolayısıyla mutlaka bankacılık sektörü düzenlenmesi gereken ve sıkı denetlenmesi gereken bir sektör. Bu son krizde onca banka dünyada batarken, bizim bankalarımız sapasağlam ayakta. Avrupa ya da ABD menşeli bankalar kendi evlerinde batarken, onların Türkiye operasyonu sapa sağlam ayaktaysa bu bizim aldığımız tedbirler ve bizim çok ciddi katı uygulamalarımız sayesindedir.''

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in son açıklaması ile ilgili de Babacan, Morgage Yasasını çıkarırken, yüzde 25 limiti koyduklarını, konut fiyatının sadece yüzde 75'i için kredi kullanılabileceğini belirlediklerini belirterek, şöyle konuştu:

''Bu, bankalar tarafından son zamanlara kadar iyi bir şekilde uygulandı. Son aylarda bazı bankalarda BDDK'nın tespitleri oldu. Konut kredisi adı verilmeden başka bir kredi üzerinden bu kredileri yüzde 25 limitine uyumluyorlar. Mevzuatı okuyup da satır arası boşluğunu görüp, bu yüzde 25 kuralını delmeye çalışmak doğru bir yaklaşım değil. Çok az bir banka bunu yaptı, ancak ateş, yangın küçükken müdahale ederseniz çabuk söndürürsünüz.

BDDK'nın yaptığı çok haklı bir uyarı. Aba altından değil, sopayı açıkça gösterdi. Böyle bir şey yaparsanız lisans iptali en kötü cezadır. O banka bir daha konut kredisi kullandıramaz asla ya da uzunca bir süre. Çok az sayıda bankada, çok küçük işlemler var, ancak bankacılık çok yoğun rekabetin yaşandığı bir sektör. Küçük örnekler var, bunlar yaygınlaşmasın amaç bu.''

Zorunlu karşılıkların artırılmasına ilişkin de Babacan, bazı bankaların 2011 için çok yüksek miktarda bütçe yaptıklarını, bunun yüksek kredi artışıyla ile bütçe hedeflerinde getirdiği kar var farklı primler oluşturduğunu söyledi. Alınan tedbirlerin, bazı bankaların planları içindeki kara ulaştıramayacağı için bu bankalardan yükselen bir feryat olduğunu kaydetti. Bu açıklamalardan etkilenen bazı yazarlar ve yorumcular bulunduğunu dil getiren Babacan, olaya banka banka değil, Türkiye ekonomisinin istikrarı açısından bir bütün olarak bakılması gerektiğine işaret etti.

TCMB'nin global önlemler aldığını, alınan tedbirler dışında daha kullanılacak bir çok enstrüman olduğuna işaret eden Babacan, bunların hepsinin devreye sokulabileceğini, ancak kredi hacmini daraltıcı, bankaları geriletici, geçen seneden daha geriye düşürücü bir önlemi asla almadıklarını söyledi.



-BAĞIMSIZ KURULLAR-



Başbakan Yardımcısı Babacan, bağımsız kurulların gereksiz olduğuna, kaldırılması gerektiğine dair asla bir şey söylemediklerini belirterek, modern ekonomik yapıların çoğunda bu kurulların varlığının önemli olduğunu söyledi. Babacan, kurulları koruduklarını ancak, görevleri açısından bir tasnife gitmek gerektiğini kaydetti.

Seçimden sonra çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararname ile kurulların bağlı değil, ilgili ya da ilişkili kurum olmasının öngörüldüğünü ifade eden Babacan, yetkilerinin bazılarının hükümete devredilmesinin planlandığını ancak çalışmaya son halinin verilmediğini anlattı.

Babacan, başkanların atandığını ve 5-6 yıl görev yaptıklarını, bu kuralların aynen korunacağını ve modern ekonomi yapısı yönetiminin özüne asla dokunulmayacağını söyledi.



-SIFIR REEL FAİZ-



Reel faizin aslında bir ülkenin risk ölçüsünün belki en güzel ifadesi olduğunu vurgulayan Babacan, riskler arttıkça reel faizlerin arttığını, düştükçe düştüğünü söyledi. Babacan, Hazinenin borçlanma faizleri açısından bakıldığında, reel faizlerin tarihin en düşük seviyelerinde seyrettiğini ifade eden Babacan, ''Bizim dış politikada nasıl 'Komşularla Sıfır Sorun' gibi bir idealimiz var, bu da bir idealdir. Sıfır reel faizde bir idealdir'' dedi.

Babacan, bunu sıfırda götürmenin de bazen piyasanın gerçekleriyle çok örtüşmeyebileceğini belirterek, Hazine faizlerini piyasanın oluşturduğunu söyleyerek, şu değerlendirmede bulundu:

''Buna ideal bir hedef olarak bakmakta fayda var. Bazı ülkelerde bırakın sıfırı, negatif faiz vardır. Bizde de geçmişe doğru baktığımızda reel faizin negatif olduğu dönemler yaşanmıştır. Türkiye'de işin ruhu, işin özü şudur; Türkiye'nin istikrarlı ve güvenli bir ülke olmasını sağlamak, reel faizleri minimumda, genel anlamda da trendler olarak tutabilmek.

Türkiye'de reel faiz düşünce ne olacak? Bu sefer halkımız, faiz haricindeki yatırım değerlerine bakmaya başlayacak. En önemli alternatifi hisse seneti piyasası ya da yatırım fonları. Türkiye'de bunların gelişmesi de çok çok önemli. Gelişmiş ekonomilerde zaten o alanlar çık hızlı çalışıyor. Halkın ilgisi söz konusu. Türkiye'nin bu trendini bir normalleşme trendi olarak görmek lazım. TCMB gecelik faizleri belirler ya da politika faizlerini belirler ama Hazine faizi piyasada belirlenir. Bu ayrımı yapmak lazım. Sıfır reel faiz de bir ideal hedeftir.''