Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, üzerinde çalıştıkları ve uyarılarını ilettikleri ''çizgi dışı'' bazı ücret ve komisyon uygulamaları, bazı bireysel krediler ve konut kredilerindeki uç örnekler veya bunlara benzer pazar payı amaçlı veya karlılık kaygısıyla gerçekleştirilen operasyonlarda bundan sonra da uyarıları ve gerekirse banka bazında veya genel tedbirleri olacağını kaydetti. Bilgin, aynı zamanda 20 Mayıs 2011 itibariyle kredi büyümesinin, yıl sonuna göre yüzde 11,1 olduğunu belirterek, sene sonunda bankaların, belirledikleri yüzde 25 civarında büyüme gerçekleştireceğini tahmin ettiğini belirtti.

Bilgin, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) genel kurulunda, küresel krize ilişkin en küçük veri içindeki olumlu gelişmenin büyük iyimserlikle değerlendirildiğini ancak ülke bazındaki risklerin göz ardı edilemeyeceğini belirterek, Türkiye'nin küresel krizin olumsuzluklarından en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu ve bankacılık sisteminin Türkiye'nin en önemli direnç noktalarından birini oluşturduğunu söyledi.

Krizin ilk aylarında Türkiye bankacılık sektörünün verilerine biraz şüphe ile bakıldığını, bilançoların makyajlı olup olmadığının sorgulandığını ifade eden Bilgin, Türkiye'nin mart sonu rakamları itibariyle yüzde 18 sermaye yeterliliği rasyosuyla G20 ülkeleri arasında Rusya'dan sonra ikinci, aktif karlılığı bakımından Endonezya'nın ardından Brezilya ile ikinci, özkaynakların toplam aktifler içindeki payı bakımından Rusya'nın ardından ikinci sırada yer aldığını aktardı.

G20 ülkeleri ile diğer AB üyesi ülkeler arasında hanehalkı borcunun GSMH içindeki payı bakımından da Türkiye'nin en düşük düzeyde olduğunu söyleyen Bilgin, dünyada bilançoları en şeffaf sistemlerden birinin Türkiye bankacılık sistemi olduğunu vurguladı.

Bankaların internet sitelerindeki bilançolarla, BDDK denetimi sonrası durulaştırılan bilançolar arasında hemen hemen hiçbir fark bulunmadığını kaydeden Bilgin, bundan 10 yıl önce bankaların yayınlanan bilançoları ile gerçek bilançoları arasında büyük farklar görülebildiğini, bazı bankalar karlarını reklamlarla ilan ederken, duru bilançolarda o bankaların oldukça büyük zararları bulunduğunu anlattı.



-''OMURGA SAĞLAM OLDUĞU İÇİN KRİZDEN ÇIKIŞ HIZLI VE DÜŞÜK MALİYETLİ''-



Bilgin, son krize sağlam, yığınaklı ve hazırlıklı giren bankaların, Türk ekonomisi için omurga görevi gördüğünü belirterek, ''Omurga sağlam olduğu için ekonominin krizden çıkışı bugün oldukça hızlı ve düşük maliyetli gerçekleşebilmektedir'' dedi.

Görevleri gereği açıktan ya da birebir görüşmelerde uyardıkları bazı bankacılık uygulamaları bulunduğunu ifade eden Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ancak bunlar zamanında alınan önlemlerle büyümeden engellenmektedir. Üzerinde çalıştığımız ve uyarılarımızı ilettiğimiz çizgi dışı bazı ücret ve komisyon uygulamaları, bazı bireysel krediler ve konut kredilerindeki uç örnekler veya bunlara benzer pazar payı amaçlı veya karlılık kaygısıyla gerçekleştirilen operasyonlarda elbette bundan sonra da uyarılarımız ve gerekirse banka bazında veya genel tedbirlerimiz olacaktır.''

Tevfik Bilgin, Son 6 yıl içinde karları bünyede tutarken, sermaye yeterlilik rasyosunu yüzde 12 seviyesine çekerken, türev ürünlerde yüksek seviyede alarm verirken, kredi kartında yönetmeliklerle tedbir alırken ve lisans konusunda hassasiyet gösterirken de çok eleştirildiklerini ancak şu anda ihtiyatlı rahatlıklarının sebebinin de eleştirilen kararlar olduğunu kaydederek, bugüne kadar öğrendikleri en önemli şeyin, bankacılığın kesin konuşmaları kaldırmayacak kadar değişken bir sektör, rehavete kapılacak en son alan olduğu ve yakından izlenmesi gerektiğini söyledi.



-''MEVDUATIN KREDİYE DÖNÜŞÜM ORANI YÜZDE 96'YA ULAŞTI''-



Sektörün son 8 yılda aktif büyüklüğünün yılda ortalama yüzde 21,5 oranında, kredilerin ortalama yüzde 34,5 oranında, menkul değerler portföyünün yüzde 16'lar düzeyinde, özkaynakların yıllık ortalama yüzde 23'ler düzeyinde, mevduatın yüzde 21'ler düzeyinde büyüdüğünü kaydeden Bilgin, sektörün karının ise 2002 yılına göre 7,7 kat artarak 2010 yıl sonunda 22,1 milyar liraya ulaştığını anımsattı.

Bankaların finansal aracılık fonksiyonunu daha yetkin şekilde yerine getirmeye başladığını söyleyen Bilgin, bunun sonucunda mevduatın krediye dönüşüm oranının 2010 sonunda yüzde 86, şu anda ise yüzde 96'ya ulaştığını belirtti.

Bilgin, ölçek ve milli gelire oran anlamında sektörün önünde önemli bir büyüme potansiyeli bulunduğuna işaret ederek, bankacılık hizmetlerinden yararlanmayan nüfusun oranının yüzde 30 civarında olduğunu, bu nüfusun azaltılmasının finansal derinleşmeyi artıracağı, kayıt dışılığı önleyeceği öngörüsünde bulundu.

Bankacılık sektöründe ilk 8 bankanın 70 milyar lira üzerinde aktife sahip olduğunu ve toplam aktifler içindeki payının yüzde 75 olduğunu; toplam aktifleri 10 milyar lira altında olan 33 banka bulunduğunu ve bunların toplam bankacılık aktiflerindeki payının yüzde 8 civarında bulunduğunu söyledi.

-KREDİ BÜYÜMESİ-

Bilgin, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) genel kurulunda yaptığı konuşmada, 20 Mayıs 2011 itibariyle bankacılık sisteminin kredilerinin, Aralık 2010 sonuna göre yüzde 11,1 oranında artarak 584 milyar liraya ulaştığını kaydetti.

2011 yılının bu 140 gününde toplam 58 milyar lira kredi verildiğini, mevduatın yüzde 3,1 büyüme ile 19,3 milyar lira olduğunu söyleyen Bilgin, yıl sonuna göre KOBİ ve kurumsal kredilerin yüzde 10,4, bireysel kredilerin yüzde 12,5 artış gösterdiğini, kredi kartları çıkarıldığında bireysel kredilerdeki büyümenin yüzde 14,7 seviyesinde gerçekleştiğini ifade etti.

Bilgin, KOBİ kredileri içinde ilk çeyrek gerçekleşmelerine göre oransal olarak en hızlı artışın mikro KOBİ'lere kullandırılan kredilerde yaşandığını dile getirdi. Geçen 140 günde konut kredilerinin toplam tutarının 7,3 milyar lira, ihtiyaç ve diğer tüketici kredilerinin 11,1 milyar lira arttığını, konut kredilerinin 2,7 milyar lirasının, ihtiyaç ve diğer tüketici kredilerinin de 5,6 milyar lirasının 3 kamu bankası tarafından kullandırıldığını aktaran Bilgin, aynı dönemde şirketlere yararlandırılan kredilerin 36,7 milyar olduğunu ve bunun yüzde 60'ını özel bankaların kullandırdığını belirtti.



-''FONLAMADA İLK SIRAYI REPO İŞLEMLERİ ALDI''-



Tevfik Bilgin, bu yılın ilk 5 ayında sektörün sağladığı fonlarda ilk sırayı repo işlemleri alırken, onu mevduat, yurt dışından temin edilen borçlar, menkul kıymet ihraçları ve bankaların aktiflerindeki kamu kağıtlarını satarak elde ettikleri fonların izlediğini kaydetti.

Sektörün fonlama tarafında 2010 yıl sonuna göre en fazla artış gösteren kalemin, repodan sağlanan fonlar olduğunu söyleyen Bilgin, 20 Mayıs 2011 itibariyle 91,3 milyar liralık repo hacminin söz konusu olduğunu, bunun 48 milyar lirasının Merkez Bankasında yapılan açık piyasa işlemlerinin oluşturduğunu dile getirdi. Bilgin, mevduatın önemi devam etmekle birlikte içinde bulunulan dönem itibariyle alternatif fonlama olanaklarının ön plana çıktığını ifade ederken, mevduatın daha uzun vadeye yayılması konusunda da olumlu gelişmeler yaşandığına dikkati çekti.

Bilgin, kar marjlarındaki düşüşe işaret ederek, TL kar marjlarının mart 2011 itibariyle yüzde 4,9 olarak gerçekleştiğini söyledi. Tevfik Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bankacılık, 2010 ve 2011 yılındaki munzam karşılıklardaki artışa ilk tepki olarak mevduat faizlerini bir miktar aşağı, kredi faizlerini bir miktar yukarı çekmiş ve faiz dışı diğer kalemlere, ücret ve komisyonlara yoğunlaşarak bunu gidermeye çalışmıştır. Ancak son dönemde mevduat faizleri dirence dayanamamış ve yüzde 9-10'lar seviyesine çıkmıştır. Elbette bu artış kredi faiz oranlarındaki trendi yukarı doğru devam ettirmektedir.''



-RİSK MERKEZİ-



Torba kanundaki düzenleme ile ''risk merkezi''nin TBB nezdinde ayrı bir yapıya kavuşmasına değinen Bilgin, bu risk merkezinin önümüzdeki dönemde bankacılık verilerinin yanı sıra belediyelerin ASKİ, İSKİ, EGO ve telefon ödemelerine ilişkin bilgileri de içereceğini kaydetti.

Bilgin, ''Bundan belki 2-3 yıl sonra bir müşteri araba almak için bayiye gittiğinde, kendisinin izniyle kendisine ait kredi tarihçesi sorgulanabilecek, o kişi ödemelerine sadıksa, ona iyi koşullarda bir ödeme planı verilecek. Başka bir kişi ise, farklı ödeme alışkanlıkları varsa, ona farklı maliyet çıkarılacak. Önümüzdeki yıllarda risk merkezinin iyi çalışmasının, hem halkımızın ödeme alışkanlıkları hem de kredi piyasasının daha iyi işlemesi anlamında çok önemli olduğuna inanıyoruz'' diye konuştu.

Haziran 2011'den itibaren Basel 2 deneme uygulamalarının başlayacağını, Haziran 2012'den itibaren de geçişin gerçekleştirileceğini söyleyen Bilgin, Basel 2'deki özellikle reyting değerleme hususunu uygulamaya koyduktan sonra Basel 3 için çalışmaların başlayacağını aktardı.

Bilgin, TBB'de temsilin daha etkin ve BDDK'ya iletilecek görüşlerin daha kapsayıcı olması için küçük ve orta-küçük bankaların TBB yönetim kurulundaki temsil oranının artırılmasının zamanı geldiğine inandıklarını ve buna önem verdiklerini ifade etti.



-''BANKALARIN ÜCRET, KOMİSYON GELİRLERİNİ KARŞILAŞTIRMALI VERECEĞİZ''-



Artan rekabete gerekli müdahalelerin doğal olduğunu söyleyen Bilgin, şöyle konuştu:

''Bu amaçla bankalarımızın aldığı ana kalemler itibariyle, ücret, komisyon ve diğer gelirleri internet sitemizde haziran sonundan itibaren karşılaştırmalı şekilde vermeye başlıyoruz. Buradaki amacımız, bankacılık işlemleri arasındaki rakamları göstermek, şeffaflığı sağlamak ve karşılaştırma imkanı vermektir.''

Bilgin, bankacılık sektörünün halihazırda başlattığı çevre ülkelerde yatırım yapma politikalarını da sektörün büyümesi ve karlılığını sürdürmesi açısından önemsediklerini, önümüzdeki dönemde de farklı coğrafyalarda yatırım imkanlarının araştırılmasını istediklerini bildirdi.



-''MUNZAM KARŞILIK HESAPLANIRSA, BANKALARIN VERGİ YÜKÜ YÜZDE 40''-



BDDK Başkanı Bilgin, cari açık nedeniyle alınan bazı kararlar sonrasındaki gelişmelere ilişkin de bilgi verdi.

Merkez Bankasında getirisiz olarak TL'de 65 milyar lira, yabancı parada 33 milyar lira olmak üzere yaklaşık 100 milyar lira tutarında bir munzam karşılık bulunduğunu belirterek, ''Bu meblağ üzerinden kaydedilen getiri kabaca hesaplanırsa, bankalarımız üzerindeki kurumlar vergisi yükü yüzde 20 değil, yüzde 40'lar düzeyine ulaşmıştır denilebilir'' dedi.

Sektörde kredi büyümesinin şubat ve mart aylarında yüksek seyrettiğinin, bunun da, kredi maliyetlerinin yükseleceği beklentisi ve bununla ilgili haberlerin tüketimi kamçılamasının etkili olduğunu ifade eden Bilgin, 2010 yılında kredi büyümesi yüzde 34 iken, bu yılın ilk 5 ayında yüzde 11,1 olduğunu belirtti.

Bilgin, ''Yüzde 25'lik hedef anlamında, üstelik bu hedef 2011 yılını kapsamaktadır, kredi mekanizmasında kısmen de olsa yavaşlama söz konusudur. Tahminimiz, bankalarımız ortalamada yıl sonunda bu hedef civarında büyüyecektir. Diğer yandan tarım, enerji, ihracat kredisi gibi cari açığa olumlu katkıda bulunan kredileri bir yana koyup analiz ettiğimizde, kredi büyümesi yüzde 20'ler düzeyinde bile olabilir'' diye konuştu.



-''BÜYÜK KURUMSAL MÜŞTERİLER NAZLIDIR''-



Bilgin, Türkiye'de bankacılık sisteminin genel olarak sermayeyi dağıtılmamış kaynaklar üzerinden topladığını, geçen sene sonunda elde edilen karların, 22 milyar liralık karın 18 milyar lirasının dağıtılmayarak bünyede tutulduğunu söyledi.

Bankaların karlılık için daha fazla getiri elde ettikleri bireysel kredi gibi alanlara ve daha yüksek kar marjı sağlayan mikro KOBİ gibi kredi türlerine yöneldiğine işaret eden Tevfik Bilgin, ''Büyük kurumsal müşteriler nazlıdır ve pazarlık güçleri daha yüksektir. Düzenleyici otoriteleri en çok endişelendiren ihtimal ise, kar marjı yüksek müşterilerin marjinal müşteriler olma ihtimali ve bunun ileride yaratacağı takip riskidir'' diye konuştu.