Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye Bankalar Birliği toplantısında konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul'un finans merkezi olması konusunda seçim sonrası ve Meclis açıldıktan sonra uygulamaya girmek üzere bir yasama paketi hazırlığı içinde olduklarını belirterek, ''İstanbul Finans Merkezi adını vereceğimiz bu yasama paketinin içerisinde farklı farklı kanunlarda düzenlemeler ve adımlar olacak'' dedi.

Ali Babacan, Türkiye Bankalar Birliğinin (TBB) 54. Olağan Genel Kurul toplantısındaki konuşmasında, karmaşık küresel ve bölgesel konjonktürde Türkiye'nin, yaptıklarına dikkat etmesi gerektiğine dikkati çekerek, ''Şu anda hem kamu kesimi için hem de bankalarımız için hata marjının son derece küçük olduğu bir dönemdeyiz. Hatalara şu anda açıkçası tolerans gösterecek, hataları absorbe edecek bir küresel ve bölgesel bir konjonktür yok. Çok çok dikkatli gitmemiz gerekiyor, her adımımızı iyice hesaplayıp, kitaplayıp dikkatlice adım atmamız gerekiyor'' dedi.

Bu noktada Türkiye'de kamu kesimine ve özel bankalara görev ve sorumluluk düştüğünü vurgulayan Babacan, kamunun mutlaka doğru, ihtiyatlı politikalar uygulaması, her türlü olumsuz senaryoyu dikkate alan, olası en kötü senaryolara dahi hazır bir çerçeve koyması, bankaların da mutlaka genel makro ekonomik dengeleri gözeten ve sistemin bütününü dikkate alan bir çizgi izlemesi gerektiğini söyledi.

Babacan, Türkiye'nin bankacılık sektörünün dünyada övgüyle anıldığına değinerek, ''Bunda bir yandan bizim Türkiye olarak yaptığımız doğru düzenleme ve tavizsiz denetleme çerçevesi var. Öte yandan da kuşkusuz sizlerin basiretli duruşu var. Bu sağlam dayanak noktasını sadece ve sadece güçlendirmemiz gerekiyor. Asla bir zafiyete, zayıflığa izin vermememiz gerekiyor'' diye konuştu.

Türkiye'nin önemli dayanak noktalarından birinin de sağlam kamu maliyesi yapısı olduğunu kaydeden Babacan, ''Bütçe açığını, geçen sene yüzde 3,6 ile kapattık. Bu sene yüzde 3'ün oldukça altında rakamla kapatacağız gibi duruyor'' diyerek, nisan sonu rakamlarına göre bütçe performansının öngörülenden daha iyi noktada bulunduğunu belirtti.

Ali Babacan, Türkiye bankacılık sektörünün, dünyayla yarışta geri kalmamasının yanı sıra sağlam, sıhhatli duruşunu koruması gerektiğine işaret ederek, ''Milli gelirinin yüzde 300'üne, 400'üne, 500'üne ulaşmış bankacılık sektörü olan ülkelere bakıyoruz, o ülkelerde bankacılık sektöründe bir problem çıktığında devlet, 'ben kefilim' dediğinde de pek bir anlamı kalmıyor. Toplam ekonomik büyüklüğünün 3-5 misli büyüklüğe ulaşmış bankacılık sektörü sarsıldığında o ülkenin devleti çıkıyor diyor ki, 'ben kefilim'. Senin kefilliğin artık çok anlam taşımıyor. Bunlara hep dikkat etmemiz ve emin adımlarla geleceğe yürümemiz gerekiyor'' dedi.

Türkiye'nin, krizde sıkıntı yaşayan ülkelerden en önemli farklarından birini, ''para politikası duruşu'' şeklinde açıklayan Babacan, Merkez Bankasının para politikasının, kriz öncesi, kriz ve krizden çıkış döneminde günün gereğini yerine getiren ve değişen şartlara hızlı ayak uyduran bir para politikası duruşu olduğunu söyledi.

Babacan, ''Türkiye eğer hızlı toparlandıysa, bunun önemli sebeplerinden birisi de Merkez Bankasının zamanlı ve kararlı uygulamaları'' dedi.

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDEKİ GÜNDEM MADDELERİ

Ali Babacan, önümüzdeki dönemdeki önemli gündem maddelerinden birinin, İstanbul'un uluslararası finans merkezi yapılması yönünde atılacak adımlar olduğunu söyledi.

Babacan, ''Bununla ilgili seçim sonrası ve Meclis açıldıktan sonra uygulamaya girmek üzere bir yasama paketi hazırlığı içerisindeyiz. İstanbul Finans Merkezi adını vereceğimiz bu yasama paketinin içerisinde farklı farklı kanunlarda düzenlemeler ve adımlar olacak. Bir reform adımını toplu bir şekilde Meclis'e sunup ve toplu bir şekilde Meclis'te tartışılıp, topluca yasalaşması gibi bir niyetimiz var. Çünkü düzenlemeler parça parça Meclis'te görüşüldüğünde konsantrasyon bozulabiliyor'' diye konuştu.

Bir başka önemli reform alanının, Türkiye'nin yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda olacağını kaydeden Babacan, Türkiye'nin hızla doğrudan sermaye girişlerini sağlamaya devam etmesi ve yükselen oranlarda bunu sağlaması gerektiğini belirtti ve ''Bunun için de mutlaka yatımcılarla daha dost, yatırımcılara daha kucak açan, onların işlerini kolaylaştıran bir düzenleme çerçevesi gerekiyor. Merkezi hükümetten yerel yönetimlere kadar her alanda iyileştirmeye ihtiyaç olan konu...'' dedi.

Diğer reform alanının da istihdam olduğunu dile getiren Babacan, 2023'te işsizliği yüzde 5'e indirebilmek için sadece hızlı büyümenin yetmeyeceğinin ve işgücü piyasasıyla ilgili yapısal reformlara ağırlık vermek gerektiğinin altını çizdi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bankaların adım atarken, karar verirken mutlaka müşterilerle uzun vadeli ilişkiyi düşünmesi gerektiğini belirterek, ''Sadece bu ay, bu yıl müşteriden iyi para kazanayım, ondan sonra ne olursa olsun' dememek gerekiyor'' dedi.

Babacan, Türkiye Bankalar Birliğinin (TBB) 54. Olağan Genel Kurul toplantısında, TBB'nin esnaf ve sanatkarlarla ilgili yaptığı protokol çalışmasına değinirken, taslağı incelediklerini belirterek, bankacı ve borçlu açısından oldukça dengeli bir yaklaşım olduğunu kaydetti. Protokoller tamamlanıp uygulama başladıktan sonra mümkün olduğunca çok bankanın bu sistemde yer almasını, mümkün olduğunca çok esnafın bu yapılandırma için başvurmasını arzu ettiğini belirten Babacan, ''Şartlar fena değil'' dedi.

Risk Merkezi'ni ''önemli ve tarihi bir adım'' diye niteleyen Ali Babacan, işin püf noktasının sadece negatif geçmiş değil, pozitif kredi geçmişinin de tutulması olduğunu söyledi.

Babacan, gittikleri her yerde sicil affı konusunun gündeme getirildiğini dile getirerek, ''Fakat bunun ne kadar etkin olmayan bir yaklaşım olduğu, ne kadar aslında boşa kürek çekmek olduğunu da gördük. Piyasanın gerçekleriyle hiç de uyuşmayan bir yaklaşım'' diye konuştu.

Bankacılık sektörünün imajına ilişkin olarak da Babacan, adım atarken, karar verirken mutlaka müşterilerle uzun vadeli ilişkiyi düşünmek gerektiğine dikkati çekti.

''Sadece bu ay, bu yıl müşteriden iyi para kazanayım ondan sonra ne olursa olsun' dememek gerekiyor'' diyen Ali babacan, müşteriyle uzun vadeli güven ilişkisini geliştirmek gerektiğini, bu noktada faizlerin zaten piyasa şartları ne ise üç aşağı beş yukarı o seviyelerde oluştuğunu, bunun dışında alınan ücretlerde de mutlaka makul rakamlar uygulamak gerektiğini söyledi.

İlk aşama olarak BDDK'nın, yurttaşları bilgilendirme için ücretleri web sitesinde yayımlamaya başladığını dile getiren Babacan, şunları kaydetti:

''Vatandaşımız mukayese etsin, ona göre banka tercihini yapsın diye. Bazı müşteriler şöyle ya da böyle bankaya bağlanmış oluyor. Onlara da insaflı olmak gerekiyor. Ölçülü, makul hareket etmek gerekiyor. Nasıl olsa bana mahkum, dolayısıyla şu ücreti alayım, bu ücreti alayım yaklaşımı uzun vadede ilişkileri bozuyor, imajı da zedeliyor. Makul gitmekte fayda var.

Bankacılık sektörünün bilanço yapısı da önemli. Faizlerin düşmesiyle beraber faiz gelirleriyle, faiz dışı gelirleri mukayese ettiğiniz zaman toplam karlılık, sermaye ve sıhhatli bilançolar mı onu da bilmiyoruz. Bugüne kadar bu işin üzerine fazla gitmediysek açıkçası, sadece söylemlerle ve bir bakıma uyarılarla yön vermeye çalıştıysak, biraz da sebep bu... Bir yandan bankalarımızın sermayesi ve karlılığını da düşünmek zorundayız. Ama aradaki dengeyi yine sizler kuracaksınız. Müşteriyi üzmeden, kırmadan, uzun vadede onun gönlünü kazanacak bir denge... Öte yandan bilançoların sağlamlığını korumak... Bunu sağladığımız zaman ümit ediyorum ki, bununla ilgili şikayetler de, imajla ilgili sorunlar da çözüm yoluna gidecektir.''



-''YUNANİSTAN'IN İFLASINA, TEMERRÜTE DÜŞMESİNE KESİNLİKLE İZİN VERİLMEMELİ''-



Ali Babacan, ''Yunanistan'ın iflasına, temerrüte düşmesine kesinlikle izin verilmemeli'' diyerek, bunun, herkes için öngörülemeyen sonuçlarının olacağı, AB'ye üye bir ülkenin borcunu ödeyemeyecek duruma düşmesinin sonuçlarının çok vahim olabileceği uyarısını yaptı.

Şu anda AB ile IMF'nin ortak bir programla ilave finansman sağlayarak Yunanistan, İrlanda, Portekiz gibi ülkelerin mümkün olduğunca borçlanmak zorunda kalmasınlar diye problemlerine çözüm üretmeye çalıştığını kaydeden Babacan, sözlerini şöyle tamamladı:

''Bu noktada mutlaka gerekiyorsa ilave finansman sağlanmalı. İlave finansman zaten bellidir. 30 milyardır, 40 milyardır, 50 milyardır. Ama temerrüte düştükten sonra Almanya'ya, Fransa'ya ne maliyet getireceğinin ölçülebileceğini ben zannetmiyorum. O ülkelerde kaç tane bankayı nasıl etkileyecek, bu bankaların bilançosuna ne kadar zarar verecek, o bankaları yeniden sermayelendirmek için Alman, Fransız devleti neler yapmak zorunda kalacak? Ya da sadece sinyal etkisi... 'Demek ki, AB'ye üye ülke de batabiliyormuş'. Bunun sinyal etkisi, 'nasıl olsa kurtarılır, nasıl olsa yardım edilir' diye piyasaların hesabını yaptığı ülkelerle değerlendirmelerin revize edilmesine sebep olacaktır. Yardım eden ülkeler açısından siyasi zorlukları var. Bunun da farkındayız, kolay değil...''