Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Özince, İzmir'de Çiğli Rotary Kulübü'nün Swiss Otel Grand Efes'te düzenlenen toplantısında yaptığı konuşmada, dünya ve Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasında cari açık sorununa değinen Özince, geçmişte cari açığın finanse edilebildiği için bu sorunun büyütülmemesi gerektiğinin düşünüldüğünü, kendisinin de böyle düşünenlerden olduğunu ancak hafife alınan sorunun şimdi büyüdüğünü kaydetti.

Özince, kendisinin ''ekonomi yönetimine karşı görüş içinde'' olduğuna dair değerlendirmelerin bulunduğunu, bunun yanlış olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

''Ekonomi yönetimiyle şu ya da bu politikacıyla herhangi bir karşılıklı tavrım mevzu bahis olamaz. Devleti temsil eden kişilere saygım sonsuz. Ama netice itibarıyla benim kişilerden öteye farklı düşündüğüm, söylediğim husus, ekonomiye ait politikaların sadece talep yönlü önlemlerle değil arz yönlü önlemlerle de dengelenmesidir. Şu bardağı halkın en ucuza satın alması herkesin hakkı ancak Fransız çiftçisinin ineği kadar biz de kendi çalışanımızı, kendi olanaklarımızı düşüneceksek biz de uluslararası ticaret anlaşmalarına ters düşmeyecek önlemler almanın yanı sıra üretimi özendirecek bir takım destek politikaları da uygulayabiliriz. Bunlar uygulanmadı mı? Uygulandı ama maalesef karşı çıkmamıza rağmen uzun dönem yöresel uygulandı. Halbuki yöresel uygulama çok yanlış.''

Cari açığı uzun vadeli yönetebilmenin Türk müteşebbisinin rekabet gücünü artırmaktan geçtiğini ifade eden Özince, ''Viraja süratli giren bir ekonominin frene basarak mı gaza basarak mı virajı alacağı konusunun biraz da şoförün maharetine bağlı olduğunu'' söyledi.

Özince, gelişmiş bölge diye İzmir'de tarımın teşvik edilmemesinin yanlış olacağını da ifade etti.

-YUNANİSTAN'IN DURUMU VE CARİ AÇIK-

Bir katılımcının Yunanistan'ın durumuyla ilgili sorusunu yanıtlayan Özince, Yunanistan'ın batmayacağını, ''ülkelerin gemiler gibi batmadığını, alçaktan sürünmenin sınırının bulunmadığını'' ifade etti.

Yunanistan'a kredi sağlayan Fransız ve Alman bankacıların Yunan adalarının satışından bahsettiğini, kendilerinin buna gülüp geçtiğini belirten Özince, geçmişte Türkiye'nin de başına aynı şey geldiğinde kendisinin ekonomi yönetimine kamu gayrimenkullerinin üretime sokulmasında yarar olduğunu söylediğini kaydetti.

Özince, şöyle devam etti:

''Kaldı ki biz keşke 'toprak satıp kurtulacağız' diye düşünseydik. Ben savaşa girmemizin kaçınılmaz olduğunu düşünenlerdendim. Yani 'tezkere çıkaydı da 25 milyar doları masanın üstüne koysalardı, alaydık' diyenlerdendim. Utandım tabi daha sonra bu düşüncelerimden.

Yunanistan'ın Türkiye'ye etkisi ne olabilir? Turizm desek, Yunanistan Türkiye'den ucuz diyorlar. Turizm konusunda sorun olabilir. Yunanistanlılar mutlaka bir yardım geleceğini bekledikleri için mesela bazı bankalar bazı aktiflerini satarlar mı diye bekledik. Daha hiç siftah yok. Bakalım inşallah bazı aktiflerini satarak borçlarını azaltırlar.''

Yunanistan'da tasarruf oranının GSMH'ye oranının yüzde 3 olduğunu, ayağın yorgana göre uzatılmadığını, Türkiye'de de 2000'li yıllarda yüzde 20'lerde olan bu oranın şimdilerde yüzde 13'lere gerilediğini ifade eden Özince, şunları kaydetti:

''Bu nedenle tüketime dönük kredilere ve tüketime önlem getirilmesi, üretimin, tasarrufun ötesinde bir tüketim varsa tabi ki akla en yakınıdır, buna karşı çıkan yok. Bu konuda ekonomi yönetimiyle bankacılık sektörünün görüşü aynı yönde. Fren yapılması şartsa fren yapılır ama frenin yanı sıra yapılması gereken başka şeyler var. Mesela gazdan ayağı çekmek. Tüketime dönük kredilerin pahalandırılmaya başlaması bankacılık, perakende, konut vesaire sektörlerini yavaş yavaş etkilemeye başlayacak kanaatindeyim.''

Tüketimle ilgili kredilerde fren yapılmasının kaçınılmaz olmasına rağmen üretime sağlanacak krediler konusunda bir şeffaflığın bulunmadığını anlatan Özince, örneğin girdilerinin tamamı ithal gelen rüzgar enerjisi santrallerine kredi verme konusunda netlik sağlanması gerektiğini ifade etti.

-BALKON KONUŞMASI VE İKTİSADİ DEVLET FELSEFESİ-

Ersin Özince, bir katılımcının ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın balkon konuşmasını yorumlayan ABD'li bir gazetecinin Osmanlı'nın tekrar canlanacağını iddia ettiğini'' belirterek, bu konudaki görüşünü sorması üzerine Başbakan Erdoğan'ın ifadelerini değerlendirmekten kaçındığını, olumlu da olumsuz da olsa bunun siyasi bir cevap olacağını ifade etti.

Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada mutlaka etkin olması gerektiğini düşündüğünü belirten Özince, İş Bankasının Erbil şubesini açmalarının Irak'a bir Arap devleti veya Kuzey Irak'a Kürdistan gözüyle bakmalarından değil tamamen sosyal ve ticari politikaların, bu yörelerdeki işadamlarıyla Türk işadamlarının birbiriyle iş yapma niyetlerinin bir sonucu olduğunu belirtti.