İtalyan ve İspanyol tahvilleri hızlı düştü
İtalyan ev ispanyol tahvilleri, Avrupa yardım paketinin yeterli olmayabileceği endişeleriyle düştü
İtalyan ve İspanyol tahvilleri, Avrupa'nın yardım paketinin krizin yayılmasını engellemekte yetersiz olabileceği endişeleri ile, yatırımcıların Alman tahvilleri tutmak yerine bu iki ülkenin tahvillerini tutmak için talep ettikleri ekstra faizin artması sonucu hızlı değer kayıplarına uğradı.
Alman tahvilleri, Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble'nin, hükümetin Euro Bölgesi kurtarma fonuna ikincil piyasada tahvil alımı yapması için "açık çek" verilmesine karşı olduğunu açıklamasının ardından, dördüncü günde de yükselişini sürdürdü. Almanya'nın gösterge tahvilinin faizi, ABD'de kanun yapıcıların borçlanma limitini artırma konusunda anlaşmaya varamamalarının daha güvenli liman olan Alman tahvillerine talebi artırması sonrası, son bir haftanın en düşük seviyesine indi. Kıbrıs Rum kesimi tahvilleri de, Moody's'in not indiriminin ardından değer kaybetti.
Bayerische Landesbank'ın Münih ofisinden kıdemli sabit hgetirili menkul kıymetler stratejisti Marius Daheim, "AB zirvesinden çıkan kararların detaylarına bakarsanız, zayıf noktaların nerede olduğuna sizi götürmediğini görürsünüz" dedi ve "Halen kurtarılmak için çok büyük olan iki ülke var ve bunlar negatif piyasa bekleyişlerinden etkin bir şekilde korunmuş değil. ABD borç krizi de Alman tahvilleerini destekliyor" yorumunda bulundu.
10 yıl vadeli Alman tahvilinin faizi 5 baz puan düşerek, Londra saati ile 08:41'de yüzde 2.70'e geriledi ve 20 Temmuz'dan bu yana en düşük seviyesine indi. Mayıs 2021'de vadesi dolacak yüzde 3.25 faizli tahvilin fiyatı 0.395 ya da 1,000 euro nominal değerli beher kağıt için 3.95 euro artarak 104.760'e yükseldi. İki yıl vadeli tahvilin faizi de 5 baz puan düşüşle yüzde 1.29'a indi.
İtalya'nın 10 yıl vadeli tahvilinin faizi, bugün yapılacak olan, 1 milyar euro tutarında, 2021 vadeli enflasyona endeksli tahvil ihalesi öncesi, beş baz puan yükselerek yüzde 5.70 seviyesine çıktı. 10 yıl vadeli İspanyol tahvilinin faizi ise 11 baz puanlık çıkışla yüzde 6.08'e ulaştı.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, yılın ikinci yarısında kredi arzının dışında kredi talebinde zaten bir yavaşlama olacağını gördüklerini belirterek, ''Dolayısıyla bu doğrultuda bir ısınmadan veya onun doğuracağı bir sıkıntıdan söz etmek asla mümkün değildir'' dedi.
Aydın, düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtlarken, kriz senaryoları üzerinde durmadıklarını, asıl işleri ve görevlerinin riskleri doğru izlemek ve yönetmek olduğunu söyledi.
Hane halkı borçlanmasına ilişkin uyarılarına dair bir soru üzerine Aydın, devletlerin ve hane halkının borçlanması olmak üzere iki tür borçlanma bulunduğuna değinerek, ''Biz her iki tarafın da daha ziyade özkaynağa dayalı ve basiretli bir borçlanma politikası uygulamalarını, basiretli tacir gibi hareket etmelerini salık veriyoruz. Bu, normal ekonominin de bir gereğidir. Kişilerin gelirleriyle orantılı borçlanmalarını, hem şirketlere hem kişilere öneriyoruz'' diye konuştu.
Hüseyin Aydın, ekonomide ısınma uyarılarına ilişkin de, Türkiye'de bilhassa tüketici kredilerinde aşırı yükselmeden söz ettiklerini, kredi kartları dahil edildiğinde yüzde 20'lik büyüme bulunduğunu söyledi. Bunun iki şekilde açıklanabileceğini ifade eden Aydın, ''Yazın kredi talebinde düşme var, biz düşme olacağını bekliyoruz. İkincisi, kredi faizlerindeki muhtemel artış beklentisi nedeniyle kredi talebi öne çekilmiş olabilir. Biz, yılın ikinci yarısında kredi arzının dışında kredi talebinde zaten bir yavaşlama olacağını görüyoruz. Dolayısıyla bu doğrultuda bir ısınmadan veya onun doğuracağı bir sıkıntıdan söz etmek asla mümkün değildir'' değerlendirmesinde bulundu.
-CARİ AÇIK...-
Cari açığın yapısal bir sorun olduğuna değinen Aydın, sektörün bütün oyuncularının dışardan alınan şeylerin içeride üretimi için kredi verdiğini, bunların her birinin aslında cari açığı bir şekilde daraltıcı hususlar olduğunu vurguladı.
Ancak ülkenin enerji gibi içinde olmayan ve dışardan alınması gerekenlerin de bulunduğunu ifade eden Aydın, şunları söyledi:
''Bizim kısa vadede veya sektörün diğer oyuncularıyla ekonomi yönetiminin de bir başına çözemeyeceği hususlar vardır, devam edecektir. Daha çok satabildiğimiz sürece, daha çok markalar üretebildiğimiz sürece, daha çok rekabet edebilecek bir ekonomiye, katma değeri yüksek ürünlere sahip olduğumuz sürece kapatabileceğiz. Bu bir kültürdür, bu bir süreçtir. Biz yapısal önlemlerin bu doğrultuda sektörün oyuncuları ve ekonomi yönetimimizce alınmakta olduğunu söylüyoruz. Çok ciddi enerji yatırımları da var. Bunu da göz ardı etmeyelim.''
-''UYARILARLA ASLINDA DÜNYADAKİ GELİŞMELER HATIRLATILDI''-
Krizle ilgili uyarılar konusunda da Aydın, bu açıklamalarla aslında dünya konjonktüründeki gelişmelerin hatırlatıldığını, AB'deki borç yükü, ABD'de borçlanma yapısıyla ilgili tartışmaların birer belirti olduğunu, bu belirtiler doğrultusunda bir açıklama yapıldığını söyledi.
Aydın, ''Biz risklerin doğru tespiti ve yönetimiyle ilgileniyoruz. Hatta krizle ilgili çok enteresan bir tespit var; herkesin aynı anda kaybettiği zaman olurmuş. Yani herkesin aynı anda kaybettiği bir ortam söz konusu değil. Onun için biz o tarz bir şeyi (kriz beklentisini) kabul etmiyoruz'' diye konuştu.
Hüseyin Aydın, Türkiye Bankalar Birliği olarak cari açığa yönelik alınan kredi sınırlandırmasına uyacaklarını, kararların doğru olduğunu, cari açıkla yapılan mücadelenin sadece bankacılık sektörü üzerinden değil, diğer mali politikalar yoluyla da desteklenmesi gerektiğini açıkladıklarını hatırlattı. Aydın, bu konudaki görüşlerinin aynı olduğunu söyledi.
-''NİÇİN NEGATİF OLALIM?''-
Aydın, bir gazetecinin, ''Sizi çok iyimser buldum. Bunun nedeni nedir?'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''Kötümser olmamızı gerektirecek bir şeyler söyleyin biz de kötümser olalım. Ülkedeki bütün makro veriler olumlu seyrediyorsa, ülkede siyasi istikrar varsa, ekonomik istikrar varsa, dünyadaki gelişmeler daha önceden görülüp önlemler alınabiliyorsa, Türk bankacılık sektörü verimli çalışmaya devam ediyorsa, sektör 2008-2009'daki krizi son derece pozitif bir şekilde atlatabiliyorsa, devletin gözetim ve denetimi altına alınmış bir banka yoksa, devletin sermaye yardımı yaptığı banka yoksa niçin negatif olalım?''
Sektörün çalışan sayısı ve şubeleşmesinin arttığını vurgulayan Aydın, ''Kredi büyümesindeki sınırlama bizim şubeleşme konusundaki iştahımızı da azaltacak bir unsurdur. Biz kredi büyümesindeki sınırlamanın 2011 yılı ile sınırlı olacağını ümit ediyoruz'' dedi.