Advertisement

Hz. Muhammed'in hırkası cuma günü 10.00'da Fatih Hırka-i Şerif Camisi'nde düzenlenecek törenle ziyarete açılıyor.

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Hırka-i Şerif'in Ramazan Bayramı'nın birinci gününe kadar açık kalacağını belirterek, önceki yıllarda ziyaretler esnasında istenmeyen görüntüler oluştuğunu hatırlattı.

''Peygamberimizin huzurunda takınılması gereken tavrı orada da takınalım." diyen Müftü Çağrıcı, "Özellikle de hanımefendilerin burada izdihama sebebiyet vermemelerini rica ediyorum. Daha sakin olsunlar. Orası Peygambere ait hatıranın bulunduğu bir yer. Oraya bir bakıma Peygamberin huzuru gibi geliyoruz. Herkes ilk günlere yığılmasın. Ramazan boyunca nasıl olsa zaman olacaktır.'' yorumunda bulundu.

Hırka-i Şerif'in önceki seneden başlayarak çok önemli bir tamirattan geçtiğini vurgulayan Çağrıcı, ''Hırka-i Şerif tarihi bir bakımdan geçti. Maalesef zaman, her şeyi eskittiği gibi Hırka-i Şerif'i de eskitmişti. Yurt dışından işin uzmanları getirtilmek suretiyle Hırka-i Şerif tamir ettirildi. Çok güzel bir sunum ortamı da hazırlandı. Daha önce bohça içerisinde korunuyorken şimdi ısı ve nem gibi atmosfer ayarları yapılabilen bir camekanın içerisine muhafaza ediliyor'' açıklamasında bulundu.



-HIRKA-İ ŞERİF'İN YEMEN'DEN İSTANBUL'A UZANAN YOLCULUĞU

Hırka-i Şerif ve Hırka-i Saadet'in Türkiye'de yaşayan vatandaşlar için çok önemli bir peygamber hatırası olduğunu aktaran Çağrıcı, ''Peygamberimiz Hz. Muhammed'den günümüze 2 hırka gelmiştir. Biri Topkapı Sarayı'nda Hırka-i Saadet Dairesi'nde muhafaza edilen hırkadır. Bir tanesi de önümüzdeki cuma günü vatandaşlarımızın ziyaretine açılacak olan Hırka-i Şerif'tir'' dedi.

Çağrıcı, Hırka-i Şerif'in, Hz. Muhammed'in Veysel Karani'ye hediye ettiği bir hırka olduğunu anımsatarak, ''Veysel Karani, peygamberimizi gıyaben duymuş, ona iman etmiş ve ona çok derin bir sevgi beslemiş bir zattır. Veysel Karani, annesinden izin alarak Resulullah'ı Medine'de ziyarete geliyor. Peygamberimizi evinde bulamıyor. Annesinden aldığı izin süresinin bitmesinden kaygı duyduğu ve annesine çok itaatkar olduğu için kendilerini göremeden memleketine dönmek mecburiyetinde kalıyor. Peygamberimizin vasiyeti üzerine de Hz. Ömer ile Hz. Ali peygamberimizin hırkasını alarak Yemen'deki Harem köyüne gidiyorlar ve Veysel Karani'ye bu kutsal hediyeyi armağan olarak ulaştırıyorlar'' diye konuştu.

Daha sonra Veysel Karani'nin Hz. Ali'nin Emeviler'e karşı yaptığı Sıffin Savaşı'na katıldığını ve bu savaşta şehit düştüğünü belirten Çağrıcı, şunları anlattı:

''Veysel Karani evlenmemiş, çoluk çocuğu da olmamış. Bundan dolayı hırka, kardeşi Şehabeddin el Üveysi'ye kalıyor. Bu zat hırkayı koruyor. Daha sonra aile, Irak ve Güneydoğu Anadolu tarafına doğru göçüyor, daha sonra da Kuşadası'na yerleşiyor. İnsanlar Hz. Muhammed'in hırkasının bu ailede olduğunu öğrenince aileye karşı çok derin bir muhabbet duyuyorlar, hırkaya da büyük bir saygıyla itibar ediyorlar. Bu ailenin orada bulunduğu öğrenen Osmanlı hükümdarı 1. Ahmet aileyi İstanbul'a davet ediyor. Aile, hırkayı da alarak İstanbul'a geliyor. Ailenin reisi konumunda olan Şükrullah El Üveysi isminde bir zat Fatih civarına geliyor ve aile oraya yerleşiyor.''

Çağrıcı, İstanbul'daki Müslüman halkın da çok geçmeden ailenin özel durumundan haberdar olduğunu aktararak, şöyle devam etti:

''Gerek aileye gerekse hırkaya karşı hürmet dalgası yayılıyor. Ziyaretler başlıyor. Sonra bu ziyaretlerin yoğunlaşması üzerine Osmanlı hükümdarlarından 1. Abdülhamit, Fatih semtinde 'Hırka-i Şerif Dairesi' denilen 1 odalı bir mekan yaptırıyor ve Hırka-i Şerif oraya konuyor. Daha sonra Sultan Abdülmecid 1851 yılında Hırka-i Şerif için bir daire ve bu dairenin bağlı olduğu asıl ana mekan olmak üzere Hırka-i Şerif Camii'ni yaptırıyor. Böylece bu hırka bir bakıma devletin sorumluluğu altında muhafazaya alınmış oluyor ve Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet'le birlikte birer peygamber hatırası olarak kalıyor.''

Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan Hırka-i Saadet'in ise Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra kutsal emanetlerle birlikte İstanbul'a getirildiğini kaydeden Çağrıcı, Osmanlı dönemindeki kutsal hırka uygulamasını ise şöyle anlattı:

''Ramazan ayının ortalarına doğru sarayda Hırka-i Saadet ve Hırka-i Şerif'in ziyaretiyle ilgili hazırlıklar başlardı. Bu daireler yıkanır, temizlenir, güzel kokular sürülür, hazırlıkların ardından Ramazan ayının 15. günü devlet erkanı önce Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Saadet'i ziyaret eder, daha sonra da Hırka-i Şerif Camisi'ne geçilir ve burada bulunan Hırka-i Şerif ziyaret ederlerdi. Açılışı Valide Sultan yapardı. Cumhuriyet dönemiyle birlikte burası Ramazan ayının ilk cuması ziyarete açılmaya başlandı. Şimdi yine o usul uygulanıyor ve Ramazan Bayramı'nın birinci gününe kadar açık kalıyor.''