Mavi Marmara Operasyonu'nu Lahey'e götürülecek
Türkiye, Birleşmiş Milletler'in yasal olduğunu söylediği İsrail'in Mavi Marmara baskınını, Lahey Adalet Divanı'na taşıyacak
Birleşmiş Milletler'in Mavi Marmara raporunda, İsrail'in operasyonunu "yasal" olarak nitelemesinin ardından İsrail'e yönelik kararlar alındığını açıklayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, davanın önümüzdeki hafta Lahey Adalet Divanı'na taşınacağını söyledi.
Davutoğlu'nun açıklaması, Türkiye'nin İsrail'le yaptığı tüm askeri anlaşmaların dondurulması ve diplomatik ilişkilerin de 2. Katip düzeyine çekilmesine yönelik kararının yalnızca 1 gün sonrasında geldi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, İsrail'in Mavi Marmara operasyonundan ötürü özür dilemeyi reddetmesi karşılığında, gereken adımların atılacağını savundu.
İsrail ise hâlâ daha Mavi Marmara'nın bir savunma olduğunu öne sürerek, özür dilemeyeceklerini bildiriyor.
Mavi Marmara Operasyonu'nu konu alan Palmer Raporu basına sızdırılarak, ilkin New York Times gazetesinden duyurulmuştu.
Davutoğlu, bu raporun mahkemeler ve hakimler tarafından değil, siyasetçiler tarafından yazılmış olduğunun altını çizerek, herhangi bir yasallığı olmadığını savundu.
"TÜRKİYE BÜYÜK OLASILIKLA DAVAYI KAZANIR"
Hollanda'da yaşayan uluslararası hukuk uzmanı avukat Ejder Köse, Türkiye'nin Mavi Marmara baskınıyla ilgili Lahey Adalet Divanı'na başvurması halinde büyük ihtimalle davayı kazanacağını söyledi.
Köse, "uluslararası anlaşmalara göre İsrail'in baskından dolayı hem özür dilemek hem de ölümlerle ilgili tazminat ödemek zorunda olduğuna" dikkat çekti.
BM'ye bağlı Uluslararası Hukuk Komisyonu'nun 2001'de kabul ettiği ve BM Genel Kurulu'na da sunulan "Responsibility of States for Internationally Wrongful Acts" (Devletlerin Uluslararası Hukuka Aykırı Eylemlerinden Sorumluluğu) adlı anlaşma tasarısının Türkiye'nin haklılığını ortaya koyduğuna işaret eden Köse, "Türkiye bu anlaşma tasarısına dayanarak bir an önce konuyu Adalet Divanı'na taşımalı bence. Davayı kazanma şansı oldukça yüksek" dedi.
Anlaşma tasarısının 34, 35, 36 ve 37. maddelerinde açık bir şekilde, mağdur olan tarafın hatalı taraftan resmi özür ve tazminat talep etme haklarının özellikle belirtildiğini kaydeden Köse, şöyle konuştu:
"Bu tam anlaşma olmamasına rağmen, yani tasarı olmasına rağmen Uluslararası Adalet Divanı'nda geçerli sayılmaktadır. Yani Türkiye'nin elini güçlendiren bir metin. Bakın Türkiye'nin bu konuda üç talebi var. Bunlar Gazze ablukasının kaldırılması, tazminat ve özürdür. İlki siyasidir. Ama son iki talep hukukidir. Bunlarla ilgili muhakkak Lahey Adalet Divanı'na başvurulması lazım. Türkiye'nin hukuki olarak özür ve tazminat talep etme hakkı var. Aynı şekilde İsrail'in de bunları yerine getirme mecburiyeti var."
"BİREYSEL DAVALAR İSRAİL'DE AÇILMALI"
Lahey'de bulunan Adalet Divanı'nın devletler arası sorunlara baktığını, dolayısıyla buraya bireysel başvuru yapılamadığını hatırlatan Köse, Türkiye'nin ya devlet olarak ya da görevlendireceği uzman hukukçular aracılığıyla dava açabileceğini ifade etti. Köse, buna karşın olayda mağdur olanların yakınlarının İsrail'deki yargıya bireysel başvuruda bulunabileceğini söyledi.
"Mağdur yakınları şu andaki siyasi süreci göz önünde bulundurarak İsrail'de dava açabilirler" diyen Ejder Köse, şöyle konuştu:
"İsrail Silahlı Kuvvetleri'nin Mavi Marmara baskınında aşırı (orantısız) güç kullandığı, bunda İsrail devletinin sorumluluğu bulunduğu belirtilerek, bağımsız İsrail yargısına başvurulabilir. Bunun yanı sıra İsrail hükümetinin, Savunma Bakanının ve Kuvvet Komutanlarının aleyhine de yetkili ülkelerde suç duyurusunda bulunulması gerekmektedir. Böyle bir suç duyurusunun adresi ilk önce İsrail savcılığıdır. Kanaatimizce İsrail yargısı bu davayı hukuka göre bitirme cesaretini gösterebilir."
Ölenler arasında bir ABD vatandaşının bulunduğunu, dolayısıyla bu ülkede de hukuki bir süreç başlatılabileceğini ileri süren Köse, "Pasif Kişilik ilkesine dayanarak kanaatimizce ABD'de de dava açılabilir. Zira öldürülen kişilerden biri aynı anda ABD vatandaşıdır. Bu konuda 'United States v. Roberts, 1 F.Supp. 2d 601 (E.D. La. 1998)' davası emsaldir. Bu davada, uluslararası sularda ABD vatandaşına karşı suç işlenmişti. Louisiana Mahkemesi ve Federal Mahkeme kendilerini yetkili görmüşlerdi" dedi.