Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

(A.A) Türkiye ile İsrail arasındaki gerilim artarken Ankara, Filistin Devlet Başkanı'nın özel temsilcisi Nebil Şaat'ı ağırladı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu "Filistin devletinin tanınmasının bir lütuf olmadığının" altını çizerek, Filistin devletinin tanınmasının, Filistin halkının "en doğal hakkı" olduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gazze ve Batı Şeria'nın işgal altında tutulmasının yasadışı olduğunu ve "zaten illegal olan bir uygulamanın bir de illegal bir ablukayla tahkim edilmesinin ve bunun hukuki görülmesinin mümkün olmadığını" söyledi.

Davutoğlu, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın özel temsilcisi Nebil Şaat ile Resmi Konuttaki görüşmesinin ardından yaptığı basın toplantısında, Gazze ve Batı Şeria'daki yasadışı uygulamanın sona erdirilmesi için "uluslararası alanda hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini" bildirdi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, görüşmede iki konuya odaklandıklarını, birincisinin, Filistin devletinin BM'de tanınması olduğunu belirtti. Türkiye'nin bu konudaki tutumunun "çok net ve açık" olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Bu, aslında çok geç kalmış bir karardır. Filistin halkı, bütün diğer onurlu halklar gibi devlet olarak kendi devletlerine sahip olmak, kendi egemenliklerine sahip olmak ve bunun dünyaca tanınmasını talep etmekte tamamıyla haklıdır ve bu talepleri mutlak anlamda da kabul görmelidir" diye konuştu.

"Filistin devletinin tanınmasının, Filistin halkına yapılmış bir lütuf olmadığının" altını çizen Davutoğlu, Filistin devletinin tanınmasının Filistin halkının "en doğal hakkı" olduğunu söyledi. Davutoğlu, tanınmanın uluslararası toplumun borcu olduğunu ve bu borcun ödenmesinin de vaktinin geldiğini belirtti.

Türkiye'nin, Filistin devletinin verdiği diplomatik mücadeleye her türlü desteği verdiğini ve vermeye de devam edeceğini kaydeden Davutoğlu, bu konuda yürütülen kampanyanın da birlikte planlandığını söyledi. Davutoğlu, Mahmud Abbas'ın geçen ay yaptığı ziyarette de BM'de ülke ülke oylama durumunu gözden geçirdiklerini ifade ederek, son güne kadar çabalarını sürdüreceklerini ve BM'de Filistin'in tanınması için en yüksek oyun çıkması için çalışacaklarını söyledi.

Davutoğlu, Şaat ile ele aldıkları ikinci konunun; Türkiye-İsrail ilişkilerinde gelinen son durum ve Türkiye'nin aldığı kararlar olduğunu belirterek, Nebil Şaat'ın Türkiye'nin kararlı tutumu için şükranlarını ifade ettiğini ve kendilerinin de teşekkür ettiklerini belirtti.

Türkiye'nin aldığı kararlar çerçevesinde, bundan sonra atılacak adımlar konusunda da Şaat'ı bilgilendirdiklerini anlatan Davutoğlu, özellikle Uluslararası Adalet Divanı'na gitmek için BM Genel Kurulu'ndan alınacak karar konusunda düşüncelerini paylaştıklarını bildirdi.

"Biz, BM Genel Kurulu'ndaki bu süreci başlatmak üzere hazırlıklarımızı tamamlıyoruz" diye konuşan Davutoğlu, dün Arap Ligi Genel Sekreteri ve İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ile de görüştüğünü ve desteklerini aldığını belirtti.

Davutoğlu şöyle konuştu:

"Gazze'nin işgal altında tutulmasının kendisi zaten yasa dışıdır. Batı Şeria'nın da aynı şekilde. Zaten illegal olan bir uygulamanın, bir de illegal bir ablukayla tahkim edilmesi ve bunun hukuki görülmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, bu konuda uluslararası alanda hukuki mücadeleyi sürdüreceğiz ve bu konuda da Filistin yönetimi ile çalışmalarımızı koordine ediyoruz, etmeye devam edeceğiz."

ŞAAT: TÜRKİYE, FİLİSTİN HALKINA CESARET VERİYOR

Davutoğlu'nun ardından konuşan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın özel temsilcisi Nebil Şaat, Türkiye'nin takınmış olduğu cesurane tutumun, aynı zamanda Filistin halkına da büyük cesaret verdiğini ifade etti.

Şaat, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Dışişleri Resmi Konutu'nda yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, Türkiye'ye her gelişinde kendisini Filistin'de gibi hissettiğini söyledi.

Her zaman konukseverlik, dostluk ve sevgiyle karşılandığını dile getiren Şaat, "Ben esasında destek için gelmedim, zaten Türkiye, Filistin'i ilgilendiren bütün meselelerde gönülden, kalpten, açık bir şekilde destek vermektedir" dedi.

Şaat, bu ziyareti fikir ve bilgi teatisinde bulunmak, Türk muhataplarının, "Eylül Kampanyası" olarak adlandırdıkları Filistin'in BM'de tanınmasına ilişkin kampanya konusunda verecekleri öğütleri dinlemek için gerçekleştirdiklerini ifade etti.

İsrail'in Filistin'i işgaliyle kalmadığını, işgal ettiği bölgelerde yerleşim birimleri açtığını hatırlatan Şaat, bu zor dönemde Filistinlilerin meşru olan kendi geleceklerini tayin hakkını ve Filistin Devleti'nin tanınmasını amaçlayan çok haklı bir kampanya yürüttüklerini söyledi.

Filistin Kurtuluş Örgütü, 1988'de Cezayir'de Filistin Devleti'nin kurulduğunu ilan ettiğinde, Türkiye'nin öncül bir rol oynayarak Filistin Devleti'ni tanıyan ilk ülke olduğuna işaret eden Şaat, bugüne kadar barış çabalarını ve görüşmelerini sürdürdüklerini ve 1967 yılı sınırları içerisinde Filistin Devleti'nin tanınmasını amaçladıklarını bildirdi. Şaat, şöyle devam etti:

"Biz, bu tanıma için çabaları sürdürürken, hiçbir zaman müzakereleri de bir yana itmedik. Biz sürekli bir şekilde Filistin Devleti'nin tanınması için, kesin bir sonuca, barışçıl, adil bir sonuca bağlanması için görüşmeleri de sürdürdük.

Fakat barışa ilişkin 20 yıl önce imzaladığımız anlaşmalara rağmen halen tam bir işgal altında bulunuyoruz. Bu müzakereleri sürdürmemize rağmen İsrail, yerleşim birimlerinin inşaatını, özellikle de Doğu Kudüs'teki bu inşaatı sürdürmeyi devam ettiriyor. 20 yıl geçmiş olmasına rağmen Filistin'in ve Gazze kesiminin işgali devam etmektedir. Özgürlükler bastırılıyor. Aynı şekilde halihazırda 6 bin Filistin'li İsrail hapishanelerinde bulunmaktadır."

Bütün bunlardan dolayı uluslararası topluma dönmek durumunda olduklarını işaret eden Şaat, BM üyeliklerinin tanınması ve Gazze Şeridi konusunda da Türkiye'yle görüşmek istediklerini söyledi.

Bu çabaların aslında şiddetten uzak, barışçıl mücadelenin bir bölümünü oluşturduğunu vurgulayan Şaat, ancak bu mücadeleyi İsrail'in zorlaştırdığını belirtti.

TÜRK-İSRAİL İLİŞKİLERİ

Şaat, İsrail'in tıpkı kendilerinin BM'ye başvurmasını engellediği gibi, barışçıl, sivil girişimlere karşı çıkarak, özgürlük çerçevesi içerisinde Gazze'ye ulaşmaya çalışan 9 Türk vatandaşını şehit ettiğini söyledi.

Türkiye'nin İsrail'e karşı takındığı tutumu çok iyi anladıklarını belirten Şaat, Türkiye'nin istediklerinin meşru olan bazı haklardan başka bir şey olmadığın belirtti.

Türkiye'nin uluslararası mahkemelere başvurmasınıN, kendilerinin de desteklediği ve savunduğu bir tutum olduğunu dile getiren Şaat, şöyle devam etti:

"Akdeniz'in doğusunda İsrail'in hegemonyasının kabul edilmesi mümkün değildir. Bu bölgede gerçek barışı isteyenler İsrail'in bu şiddet takınan tutumlarını, hegemonyasını kabul edemezler. Biz, bu bölgede gerçek bir barış istemekteyiz. Eşitlik esasına dayanan, özgürlüğe, bağımsızlığa ve Akdeniz'e kıyısı bulunan bütün ülkelerin vatandaşlarına özgürlük tanıyan bir barış talep etmekteyiz. Biz, Türkiye'nin takındığı tutuma hem güveniyoruz hem kıvanç duyuyoruz. Türkiye'nin takınmış olduğu cesurane tutum, aynı zamanda Filistin halkına da büyük cesaret vermektedir."

Şaat, Davutoğlu ve Türk yetkililere, Filistin Devleti'nin BM'de tanınması konusundaki kampanyaya verdikleri destekten dolayı çok teşekkür ederek, "Arap Baharı, bu bölgenin birçok boyutunu değiştirmektedir. Filistin'de de Filistin'i işgalden kurtaracak bir Filistin Baharı olacak ve tam bir barışı gerçekleştirecek ve Türkiye'nin bütün Arap bölgesiyle ilişkilerini geliştirecek. Birlikte BM'ye gideceğiz. İşbirliğimiz devam edecek" diye konuştu.