Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Karslı: Türkiye'nin notu "AB" karışımı olmalıydı

Karslı: Türkiye'nin notu "AB" karışımı olmalıydı

Ziraat Bankası YKB Muharrem Karslı, "Türkiye'nin notu 'BBB' değil, 'AB' karışımı olması gerekiyordu'' dedi

Giriş: 22 Eylül 2011, Perşembe 10:32
Güncelleme: 22 Eylül 2011, Perşembe 12:32

(A.A) Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Kurucu Başkanı Muharrem Karslı, S&P'nin Türkiye'nin not artırımına ilişkin, ''Türkiye'de kriz yok, büyümede rekor kırmışız, enflasyon gayet düşük, bütçe açık değil fazla veriyor. Ülkenin borçları Avrupa ülkelerine göre çok az. böyle bir durumda ülkenin notu 'BBB' falan değil, 'AB' karışımı olması gerekiyordu'' dedi.

Karslı, beraberinde bankanın üst düzey yetkilileriyle birlikte geldiği Saraybosna'da, Bosna-Hersek'te faaliyet gösteren ve 23 şubesi bulunan Bosna Ziraat Bankası'nın Genel Müdür Vekili Özcan Asanoğlu ve diğer idarecilerle toplantı yaptı.

Toplantının ardından AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Karslı, S&P'nin not artırımıyla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, Türkiye'nin kredi notunun sadece ekonomik faktörlerle tespit edilmediğini ifade ederek, ''Eğer öyle olsaydı, bizim kredi notumuz Avrupa'nın birçok ülkesinden daha iyi olurdu'' şeklinde yanıt verdi.

''Türkiye'de kriz yok, büyümede rekor kırmışız, enflasyon gayet düşük, bütçe açık değil fazla veriyor. Ülkenin borçları Avrupa'ya göre hele hele İtalya ve Yunanistan'a göre çok çok az. Hatta bütçe açıkları, şimdi bütçe fazlasına yerini bırakmış'' diyen Karslı, ''Böyle bir durumda Türkiye'nin notu 'BBB' falan değil, 'AB' karışımı olması gerekiyordu'' diye konuştu.

Dünyadaki reyting kuruluşlarının Türkiye'deki cari açığı bahane ettiklerini vurgulayan Karslı, şöyle konuştu:

''Zaten başka da bahane edecekleri bir durum yok. Ancak bu cari açık bizi endişelendirmiyor. Sadece Türkiye'nin prestiji açısından cari açığın düşürülmesinde yarar var. Cari açık ithalat demek, eğer cari açık gerçek bir açık olsaydı, bu kadar sene sürdürülemezdi. Yani bu sene 50 milyar lira cari açık vermişiz, ondan sonraki sene aynı, daha sonra yine aynı... Bizim cari açık kendi kendine ödenen bir cari açık. Aslında buna cari açık da denmez. Borçlanan firmalar, yurt dışında kendi paralarıyla bu borçları kapatıyor.''

-''HAKKIMIZ OLAN REYTİNG DERECESİ VERİLSEYDİ DIŞ BORÇLANMADAKİ FAİZLER DÜŞÜK OLURDU''-

Türkiye'deki cari açığın reyting kuruluşlarına bir bahane verdiğini dile getiren Karslı, sözlerine şöyle devam etti:

''Bu kuruluşlar, 'her şey iyi güzel de cari açığınız var' diyorlar. Cari açığı bahane edip, bizim reytingimizin düşürülmesi, Türkiye'ye gelen sıcak paranın yüksek faiz beklentisine neden oluyor. Sırf bu reyting rakamları yüzünden yüksek faiz ödüyoruz. Yüksek faiz ödememizden dolayı da yıllık zararımız 10-15 milyar doları buluyor. Bu reyting kuruluşları, bize hakkımız olan reyting derecesini verselerdi, bizim dış borçlanmadaki faizlerimiz, yani Türkiye'ye giren sıcak para faizleri daha düşük olurdu. Daha düşük faiz öderdik yabancılara. Ama bu faiz lobisini desteklemek ve kayırmak için bunu böyle devam ettirmeye çalışıyorlar. Ama artık cari açığın artması durdu.

Hükümetin aldığı bir karar var, 'devlet ihalelerinde bir şeyin yerlisi varsa o tercih edilecek'. Bu da cari açıkta önemli bir azalmaya yol açabilir. Ayrıca ihracatın artırılmasına yönelik tedbirler alınıyor. Bizim açımızdan ortada bir mesele yok. Cari açığın tek zararı, yüksek faiz ödememiz. Bize verdikleri derece de 'yatırım yapılabilir bir ülke değil' anlamına geliyor. Halbukİ Türkiye'ye sabit yatırım olarak dünyanın yatırımı geliyor. Ama işte onlar bunu bahane ederek, bu yolu devam ettiriyor.''

-TÜRKİYE'DEKİ BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN DURUMU-

Muharrem Karslı, Türkiye'deki bankacılık sektörünün şu andaki durumuyla ilgili soru üzerine de Türkiye'deki bankacılık sisteminin 2001 krizinden sonra büyük bir ıslahat, tamirat ve temizlik gördüğünü vurguladı.

''Her şeyde bir hayır vardır. 2001 krizi olmasaydı, biz bankacılık sisteminde bu temizliği yapmayacaktık, belki bu defa daha büyük bir çapta etkilenecektik ve daha büyük bir felakete sebep olacaktık'' diyen Karslı, ancak 2001 krizinin, sadece Türkiye'de olan ''milli bir kriz'' olduğuna dikkati çekti.

Şu anda yaşanan krizin ise ABD'de, Avrupa'da ve bütün dünya da yaşandığına işaret eden Karslı, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu kriz bizi çok daha kötü etkilerdi. Allah'tan o zaman bankacılığımızı revizyondan geçirmişiz. Çürük bankaları kapatmışız, kimisini öteki bankalara bağlamışız. Böylece sepetteki bütün çürük elmaları temizlemişiz. Şimdi bunun rahatlığını hissediyoruz.

Tabi Türk bankaları, dışardaki krizlerden hiç etkilenmez diyemeyiz. Türkiye'de sanayi üretimi hızla artıyor. Türkiye'nin ihracatında sanayi üretiminin payı yüzde 85'ler civarında ve bunlar ihraç ediliyor. Bu ihracatı kime yapacaksınız, Avrupa'ya. Bizim ihracatımızın yarıdan fazlası Avrupa'ya yapılıyor. Buradaki ülkelerde kriz var. Kriz olan ülke sizin malınızı nasıl alacak. Krizler derinleştikçe, sizin malınızı onlara satma şansı da azalacak. Bu da krizin Türkiye'yi etkilemesi ve krizin Türkiye'ye yansıması demektir. Bu da bankaların karlarını bir şekilde etkileyecektir. Ama şu anda bünye sağlamdır, karlar azalabilir, ancak bankacılığımız bu sağlam yolunda ilerlemeye devam edecektir.''

-''İMKB'NİN BU HALİNE 20-30 SENE SONRA GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORDUM''-

1985 yılında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın kurulmasında görev alan ve 5 yıl süreyle İMKB'nin kurucu ilk başkanlığını da yapan Karslı, ''O yıllarda İMKB'nin bir gün Avrupa'nın önemli borsalarından biri haline geleceğini düşünüp düşünmediği'' şeklindeki soruyu, o zaman bunu düşündüğünü, ancak İMKB'nin umduğundan daha hızlı bir gelişme kaydettiğini söyledi.

Karslı, şöyle konuştu:

''Aradan geçen 10-15 sene içinde İMKB kabuğunu kırdı ve büyük çapta gelişme gösterdi. Ben o gelişmeyi, 20-30 sene sonra göstereceğini düşünüyordum. Umduğumdan daha hızlı bir gelişme kaydetti. Bugün Avrupa'nın 4-5 borsası arasına girdi. Dünya borsasını da hesaba kattığımız zaman biraz geride kalıyoruz. Avrupa borsaları, ekonomik krizden büyük şekilde etkileniyor. Bizde kriz olmamasına rağmen bu durumdan biz de zaman zaman etkileniyoruz. Bizim borsamız artık uluslararası bir borsa, sınırların dışından gelen yatırımcılar, borsayı zaman zaman etkiliyor. Ama sağlıklı bir yapısı var, borsamızda bir sorun yok.''

-''BOSNA EKONOMİSİNE DESTEK İÇİN BURADAYIZ''

Muharrem Karslı, Ziraat Bankası'nın bölge ülkelerindeki faaliyetleriyle ilgili soru üzerine de, Ziraat Bankası'nın Osmanlı zamanında ilk olarak Balkanlar'da faaliyete geçtiğini ve bugün birçok Balkan ülkesinde var olduklarını kaydetti.

Bu ülkelerden birinin de Bosna-Hersek olduğuna işaret eden Karslı, tarihin mirası olan bu ülkenin her alanda korunması ve kollanması gerektiğini vurguladı.

Karslı, Bosna-Hersek'in 1990'lı yıllarda büyük badireler geçirdiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bugün hala o savaşın izlerini görüyoruz. Bosna ekonomisi hala toparlanamadı. Tam toparlanması gereken bir zamanda Avrupa'daki krizin içine düştü. Bosna-Hersek'te sermaye birikimi fazla değil, ülkeyi toparlayacak, Yugoslavya döneminde açılan, ancak savaşla birlikte kapanan fabrikaları açacak bir sermaye birikimi yok. Bu ülke yabancı sermayeye ve finansmana muhtaç. Bunun için biz Bosna'da 20'yi aşkın şubeli bankamızla faaliyet yürütüyoruz. Elbette bankacılık ticari bir faaliyettir. Ama bunun da ötesinde asıl bizim burada bulunmamızın amacı Bosna ekonomisini desteklemektir. 2010 yılında ekonomik krizden dolayı bankaların zarar ettiği ve karlarının düştüğü bir dönemde burada bizim bankamızın karı arttı. Bizim amacımız, bankamızın daha gelişmesi ve ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlamasıdır.''