Citigroup / Buiter: Çöküş bütün dünyayı beraberinde götürecek
Citigroup baş ekonomisti Buiter, bankalarla ilgili düzenlemenin hızlı bir şekilde yapılmazsa Avrupa'daki çöküşün bütün dünyayı beraberinde götüreceğini söyledi
Citigroup baş ekonomisti Willem Hendrik Buiter, Avrupa'daki risklerin belçika ve Fransa'ya yayılma ihtimali olduğunu söyledi.
Ekonomist Buiter, Avrupa'daki borç krizi ve risklerle ilgili bir dizi açıklamada bulundu.
"2012'de Avrupa'da negatif büyüme bekliyorum." diyen Buiter, Avrupa'daki 27 ülkenin ortak karar alamamasına dikkat çekti.
ABD'de kasım ayında gerçekleştirilmesi beklenen Süper Komite'den "dramatik sonuç" çıkabileceğini söyleyen Buiter, piyasalarda iyileşmeninse "l" şeklinde olacağını öngördü.
-BANKALARLA İLGİLİ DÜZENLEME HIZLI BİR ŞEKİLDE YAPILMAZSA AVRUPA'DAKİ AŞAĞIYA YÖNLÜ ÇÖKÜŞ BÜTÜN DÜNYAYI BERABERİNDE GÖTÜRECEK''
Citigroup Başekonomisti Prof. Dr. Willem Buiter, ''Eğer bankalarla ilgili düzenleme hızlı bir şekilde yapılmazsa Avrupa'daki aşağıya yönlü çöküş bütün dünyayayı beraberinde götürecek'' dedi.
Buiter, İstanbul Finans Zirvesi'nde, Avrupa'yla ilgili gerçekten büyük bir felaketle karşılaşıldığını ve bunun devam edeceğe benzediğini belirterek, 2010 son çeyreğinden bu yana bir yavaşlamayla karşı karşıya bulunulduğunu söyledi.
Talep daralmasının yatırım talebini azalttığına işaret eden Buiter, şöyle konuştu:
''Özel sektörün mali olan ve olmayan kısmında iyi bilanço ve iyi nakit akışı yakalamak çok zor. Bunu elde eden şirketler de bankaya koyuyor, paranın üzerine oturur haline geldi. Avrupa'da Merkez Bankaları, ticari bankalara para veriyor, onlar bu parayı Merkez Bankası'na yatırıyor. İş yapmak yerine bankaya mevduat yatırıyorlar. Bunun sonucunda çok ihtiyatlı bir likidite talebi ve sürekli yatırımdan kaçınma söz konusu... Daha ziyade kendini koruma, tasarrufa yönelme söz konusu... Bunun sonuçlarını da göreceğiz.''
Para politikalarıyla ilgili de bozulmalar yaşandığını dile getiren Buiter, gelişmiş ekonomilerde mali politikaların gündemde dahi bulunmadığını belirtti.
Buiter, büyüme, net kamu borcu, para açığı gibi Avro Bölgesinde karşılaşılan sorunlara karşılık ABD'nin mali anlamda daha sürdürülebilir bir yolda devam ettiğini ve talep açısından daha güvenli bir liman haline gelmeye başladığını ifade etti.
ABD ve Avro Bölgesi arasındaki ortak noktanın ise hükümetlerin kredibilitesini kaybetmesi olduğunu belirten Buiter, ''Avrupa'da kolektif bir karar alınamıyor. Bir taraftan 27 hükümetle karar almak çok zor. Bir de tabii ki siyasi liderler yerine siyasi pigmelerle karşılaştığınızda bu daha da zorlaşıyor. ABD'de ise toplumda ve politikada çok fazla kutuplaşma var. Bir felç söz konusu. Hiçbir şey harekete geçmiyor'' şeklinde konuştu.
-TOPARLANMA İKİ YIL İÇİNDE...
Buiter, gelişmekte olan piyasaların ekonomilerinin küresel mali kriz öncesinde de gelişmiş ekonomilerden iyi olduğunu ve bunun sürdüğünü belirterek, şöyle devam etti:
''Her gelişmekte olan piyasanın düşük faiz oranları var. Sıfır ya da eksi faiz oranları var. Halihazırda zaten faiz oranları düşüktü. Türkiye'de parasal anlamda diğer ülkelerde kıyaslandığında sıkı politikalar uygulanmadığını görüyoruz. Çin, Hindistan, Brezilya ile kıyaslandığında da benzer bir para politikası izleniyor. Muhtemelen böyle bir para politikası olsa, para biriminin tabii ki güçlendiğini görebiliriz. Son bir kaç hafta içerisinde para birimiyle ilgili birtakım savaşlar olduğunu gördük. Gelişmekte olan ülkelerde para birimleri değerleniyor, bazı para birimleri de hala göreceli olarak ucuz. Para politikaları anlamında da bazı gelişmekte olan ülkelerin hala bu 10 yılın ortasında biraz daha gelişmek için yerleri var.''
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde'ın 2010'un başından bu yana Avro Bölgesi bankalarının, ülke borçlarının piyasaya oranına bakıldığında, 2 milyar avro değerinde sermaye kaybettiğini ilan ettiğine değinen Buiter, ''En azından bence 50 milyar avro ek sermayeye ihtiyacı var bankaların. Ülke borcu krizine bakmadan önce bankaların bütün bu gizli kayıplarını kapatmaları için 50 milyar avroya ihtiyacı var'' dedi.
Buiter, bu krizin aslında maliyeti 300 milyar avro civarında olduğu tahmininde bulunarak, ülke borçlarının da şu anda yeniden yapılandırılma aşamasında olduğunu söyledi. Buiter, İrlanda, Yunanistan ve Portekiz'de bu yılın sonuna kadar veya geçen yıl ülke borcunun yeniden yapılandırılacağına emin olduğunu söyledi.
Bankaların daha fazla sermayeye ihtiyacının ve sigorta şirketlerinin kırılganlığının altını çizen, bankaların yeniden kapitilizasyonları sonunda, devlet bankası olmasının kaçınılmaz olduğunu belirten Buiter, ''Bankalar, piyasadan sermaye toplayamıyor. Mali kurallar çerçevesinin olduğu bölgelerde yeniden kapitilizasyon söz konusu olacak. Ya imtiyazlı hisseler aracılığıyla ya da başka bir şekilde ama mutlaka devlet, bankaların çoğunluk hisselerini alacak. İrlanda'da belki 1 tane özel banka kalabilir'' diye konuştu.
Buiter, ''Eğer bankalarla ilgili düzenleme hızlı bir şekilde yapılmazsa Avrupa'daki aşağıya yönlü çöküş bütün dünyayı beraberinde götürecek'' dedi.
İspanya ve İtalya'nın borçluluğuna işaret eden Buiter, merkez bankasının mutlaka sahneye çıkıp gereken yardımda bulunması gerektiğini anlattı.
Buiter, Yunanistan'ın avrodan çıkarılması fikrine ilişkin olarak ise şu görüşleri dile getirdi:
''Bu Avrupa'nın geri kalanı için felaket olur. Bir ülkenin birlikten ayrılması büyük maliyet yaratır. Daha sonra gözler çıkış yapması muhtemel başka ülkelere çevrilecek. Büyük bir korku başlayacak. Bütün yapılmış sözleşmeler yenilenecek. Yerel para birimi yüzde 40 değer kaybedecek. Ciddi sermaye kaybı olacak. Bankalar fonlama yapamayacak. Bu uzak ihtimal olarak kalmalı. Yunanistan'ı Avro Bölgesinden asla kaybetmemeliyiz. Gelecek yıl zorlu geçecek. Ancak iyi haber, felaket olacağını sanmıyorum.''
Buiter, konuya ilişkin bir soru üzerine, Yunanistan'ın ülke borcunun yapılandırılması için deneyime ihtiyacı olduğunu anlattı.
''Ne zaman toparlanma beklediğine'' ilişkin soruyu Buiter, ''2 yıl içinde'' şeklinde cevapladı.