"Çoğu değil; azı zarar"
-
Ulaştırma Bakanlığı İnternet Kurulu Başkanı internet ve baz istasyonlarına ilişkin konuşarak, baz istasyonlarının sağlığa zararlı olmadığını savundu
Ulaştırma Bakanlığı İnternet Kurulu Başkanı Serhat Özeren, ''Baz istasyonları kesinlikle sağlığa zararlı değil. Toplumdaki tepkinin büyük sebebi bilgisizlikten kaynaklanıyor'' dedi.
Özeren, Türkiye'de yaklaşık 11,5 milyon geniş bant internete abonesi olduğunu, ev hanesinin de hesaba katılması durumunda bunun 40 milyon internet kullanıcısı anlamına geldiğini söyledi.
İnternetin hayatın bir izdüşümü olduğunu ifade eden Özeren, bilgi toplumu olunması ve Türkiye'nin gelişmiş ülkelerle arasındaki sayısal uçurumu azaltması için kullanılacak en güzel aracın internet olduğunu vurguladı.
Bilgi üretmek ve üretilen bilgileri paylaşmak için internetin daha fazla kullanılmasını ancak internette ''kuzu postu giymiş kurtlara'' karşı dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Özeren, şöyle devam etti:
''Art niyetli kişiler internet yolu üzerinden sizin bilgisayarınıza veya yaşadığınız ortama girebiliyorlar. Bunlara dikkat etmek için çok temel bazı unsurlar var. Eğer bunları vatandaş olarak sağladınız takdirde güvenliğiniz yüzde 99 seviyesinde sağlamış oluyorsunuz. Öncelikle evlerde kullanılan ADSL modemler mutlaka şifreli olmalı. Şifre kimseyle paylaşılmamalı. Şifre paylaşmak bir cömertlik değil. Bazı yerlerde görüyoruz, bir tane ADSL modem alan bir abone bunu tüm binaya ya da komşularına dağıtıyor. Bu çok yanlış. Çünkü komşunuzun ya da sokaktan geçen bir kişinin sizin hattınıza girerek yapacağı bir suç, atacağı bir elektronik posta direkt olarak sizin ilk başta bu suçun sorumlusu olmanıza neden olacaktır. Bu suçu işlemediğinizi ispat etmekle yükümlü olacaksınız. Bu da kişinin kariyerini telafisi olmayacak şekilde etkileyebilir.''
Diğer bir önemli konunun ise güncel yazılım kullanılması olduğunu ifade eden Özeren, kopya yazılımların güncelleme yapamadığı için yeni çıkan virüslere, casus yazılımlarına, trojenlerine karşı savunmasız olduğuna dikkati çekti.
Ayrıca virüs programının mutlaka olması gerektiğini vurgulayan Özeren, kullanıcıların bilmediği yerlerden, tanımadığı kişilerden gelen elektronik postaları da açmamasını istedi.
Sosyal paylaşım sitesinde ve internetin genelinde kişisel bilgilerin ve TC kimlik numarasının paylaşılmamasının hayati önem taşıdığına dikkati çeken Özeren, aksi durumda art niyetli kişilerin paylaşılan şeylerle banka bilgilerine ulaşabileceğini anlattı.
Çocukların internette kalma sürelerini ve girdikleri sitelerin kontrol edilmesi gerektiğini de ifade eden Özeren, internetteki olumsuzluklardan çocuğun korunması için bunun şart olduğunu söyledi.
ÇOCUKLAR VE İNTERNET
Çocukların normalde sosyal paylaşım sitelerine 13 yaşından sonra girmesinin uygun olduğunu ancak tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bunun 5-6 yaşlara kadar indiğine dikkati çeken Özeren, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu yaşlardaki bir çocuğun bilinçli olmasını beklemek imkansız. Burada aileye çok büyük sorumluluk düşüyor. Önce aileler bu konuda bilinçli olmak zorunda. Aileler bu sorumlulukla beraber çocuklarına güvenli interneti anlatmalı. Sosyal paylaşım siteleri ülkemizde son derece yoğun kullanılan bir platform. 10 yaşındaki bir çocuğun sosyal paylaşım sitesinde en fazla arkadaşı 50-60 olur. Ancak 500-1000 arkadaşı olan çocuklar var. Bu ne demek? Bunlar kendisine arkadaşılık teklifinde bulunan herkesi kabul etmiş anlamına geliyor. Bu sosyolojik ve psikolojik problem haline geliyor. Bunun için pedagojik servislerin devreye girmesi gerekir. Ailelerin, ilerde başına kötü bir hadise gelmemesi için çocuklarının sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaşlarının kim olduğunu takip etmesi gerekiyor.''
''YASAKLAR BELLİ BİR NOKTAYA KADAR ÇAREDİR''
Çocukların kendi yaş profilindeki çocuklarla sosyal paylaşım sitelerinde arkadaşlık etmeleri gerektiğini vurgulayan Özeren, bütün dünyada bununla ilgili değişik tedbir ve önlemler alındığını kaydetti.
Türkiye'de de bu konuda tedbirlerin alındığını vurgulayan Özeren, ''Türk Ceza Kanunu'na göre suç olan unsurlar Türkiye'de internet yayıncılığında da yasaktır. Ancak yasaklar belli bir noktaya kadar çaredir. Önemli olan çocukların ve ailelerin internet kullanımı konusunda belli bir bilinçte olması ve bu bilinci çocuklarına işliyor olmasıdır'' diye konuştu.
Serhat Özeren, Türkiye'de son dönemlerde başlayan en büyük çalışmalardan biri olan Fatih Projesi'nin ayaklarından birinin de güvenli internet bilinçlendirme çalışmaları olduğunu, bu konuda önümüzdeki dönemde bilinçlendirme çalışmaları yapacaklarını kaydetti.
Bunun, okullarda güvenli internet konusunun müfredata girmesiyle başlayacağını anlatan Özeren, ''Çocuğun en fazla zaman geçirdiği yer ailesinin yanı ve okuldur. Okulda çocuğun bu konuda temel bilgileri alması lazım. Ailenin de bunu devam ettirmesi gerekir'' dedi.
''Gençler bilgisayarı aileleri nerede daha çok zaman geçiriyorsa bilgisayarı orada kullanmalıdır'' diyen Özeren, çocuklara internet kullanımı konusunda belli süre verilmesi gerektiğini söyledi.
BAZ İSTASYONLARI
''Baz istasyonları kesinlikle sağlığa zararlı değil. Toplumdaki tepkinin büyük sebebi bilgisizlikten kaynaklanıyor'' diyen Özeren, şöyle konuştu:
''Konunun yanlış anlaşılmasından kaynaklanan, bazı noktalarda da bazı kesimler tarafından bunun rant kapısı olarak görülüp tetiklenmesinden bu tepki ortaya çıkıyor. Bugün dünyada Fransa, Danimarka ve Almanya örneği var. Fransa ve Almanya nüfus olarak Türkiye'ye yakın. Türkiye'de yaklaşık 45 bin, Almanyada 135 bin, Fransa'da ise 100 bin baz istasyonu var. Nüfusları aynı ülkeler bunlar. Türkiye'nin yüzölçümü bunlardan daha büyük ve daha az baz istasyonu var. Danimarka'nın 3,5 milyon nüfusu var ama Türkiye'ye yakın miktarda baz istasyonu var. Baz istasyonu daha sık olursa cep telefonuyla haberleşme sinyali o derece düşer, ilettiği güç daha azalır ve sağlık açısından o kadar güvende oluruz. Halkımızın bunu bilmesi lazım. Halkımızın akademisyenlerin, kamu otoritelerinin sözlerine güvenmesi lazım.''
İnternette yasaklı siteler konusunda da değinen Özeren, kapatılan yasa dışı bir sitenin bir hafta sonra farklı isimle açıldığını, bu şekilde yasaklı site sayısının çok gibi göründüğünü söyledi.
''Şu anda herhangi bir kişinin siyasi görüşünden dolayı düşüncesinden kapanan bir site yok'' diyen Özeren, ''Konuşulan adetlerin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor. Çünkü bu şekilde türetilerek üretilen sitelerden dolayı rakamlar büyük gözüküyor ama gerçek böyle değil. Düşünce ve ifade özgürlüğünden dolayı herhangi bir site kapalı değil'' şeklinde konuştu.