Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, teşviği yaparken terörü, Türkiye'nin geri kalmış bölgelerini kesinlikle gözardı edemeyeceklerini belirterek, ''Bugün terör örgütünün yapmak istediği, Doğu'ya yatırımcı gitmesini, Doğu ve Güneydoğu'da yatırım olmasını engellemektir. Çünkü bu alçakların malzemesi odur. O bölgeleri açlığa, susuzluğa mahkum etmektir. İnadına orada yatırım yapacağız ve o bölgelere özel destekler vereceğiz, vermek zorundayız'' dedi.

Çağlayan, İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) ''İstanbul Sanayi Forumu'' adıyla düzenlediği 2011 yılı II. Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı'nda, yeni teşvik sistemi ile ilgili çalışmalarının şu anda devam ettiğini, yıl sonuna kadar yeni teşvik sistemini bitirmiş olmayı umduklarını ifade etti.

Bakan Çağlayan, artık ellerinde geçmişteki eski verilerin bulunmadığını, 81 ili tek tek tahlil ettiklerini, 81 ilde 500 sektörün rekabet gücü analizini çıkarttıklarını söyledi.

Teşviklerde yüksek katma değer, yüksek teknoloji ve cari açığı mutlaka ciddi şekilde hedef alan bir anlayış içinde çalıştıklarını ifade eden Çağlayan, ''Teşviği yaparken terörü, Türkiye'nin geri kalmış bölgelerini kesinlikle gözardı edemeyiz. Bugün terör örgütünün yapmak istediği, Doğu'ya yatırımcı gitmesini engellemektir. Doğu ve Güneydoğu'da yatırım olmasını engellemektir. Çünkü bu alçakların malzemesi odur. O bölgeleri açlığa, susuzluğa mahkum etmektir. İnadına orada yatırım yapacağız ve o bölgelere özel destekler vereceğiz, vermek zorundayız'' diye konuştu.

"CARİ AÇIKTAN KORKMUYORUZ"


Zafer Çağlayan, bir İSO Meclis üyesinin ''cari açığın bizim tasarrufumuzun olmayışından, dışarıdan hammadde almak zorunda kalmamızdan, yatırım, ara malı almamızdan dolayı'' olduğunu söylediğini dile getiren Çağlayan, ''Türk sanayicisi bu kredibilite ile bunu getiriyor, fabrikasını revize, modernize ediyor, yeni yatırımlar için yatırım yapıyor. Cari açığın bu boyutuyla bakarsanız korkulacak tarafı yoktur. Basın yarın kalkıp 'cari açıktan korkmayın' diyebilir... Korkmuyoruz vallahi... Cari açıkla mücadele etmenin öneminin çok iyi ortaya koyduk'' dedi.

Türkiye'nin bugün bu ithalatı, bu cari açığı yaşıyorsa sadece üretim yapısı değil, değerli TL'nin bizim sanayideki üretim yapısını bozmanın faturasını da yaşadığını ifade eden Çağlayan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Geçmişte Allah selamet versin, ismi gibi statik bir kardeşimiz vardı. Millet faiz indiriyor, aksine faiz yükselir. Yahu müdahale et, piyasaya bak, TL aşırı değer kazanıyor. Sadece fiyat istikrarı olmaz ki... Bu ülkede bana finansal istikrarı söyleyecek adamlar lazım. O dönemde yırtındım ben. Finansal istikrar... Fiyat istikrarı eyvallah... Ama finansal istikrar... Bu faturanın karşımıza çıkacağını ben görüyorum, kör değilim ki... Anlatamadık. ABD Merkez Bankası, Japon Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası faiz indirirken, bizim o dönemdeki statik kardeşimiz faizi yukarı çıkarttı.

Şimdi o değerli TL'nin faturasını çekiyoruz bugün. Yedik, şimdi hesabı ödüyoruz ama hesap biraz ağır. Çünkü baharatlıydı, biraz acıydı. Burada olması gereken rekabetçi bir kur. Merkez Bankası şu anda son derece doğru davranıyor. Gerektiğinde elindeki bütün araçları tek tek deniyor. Unutmayın ki şu anda Merkez Bankası ciddi bir mücadele veriyor. Ama güçlü... Allah'a şükürler olsun... İtibarı güçlü ve kasası güçlü. Şu anda faiz lobisi iş başında, rahat durmuyor, kurtlar kaynıyor karnında. Dertleri farklı... Dövizi falan yükseltmek değil. Bunun da önemi var tabii... Bunların asıl dertleri faizleri birkaç puan yükselttirebilir miyiz, Türkiye'yi biraz daha sömürebilir miyiz? Şükürler olsun, Merkez Bankası ve BDDK bu konuda son derece uyanık ve akıllı. Hiç aklıma gelmezdi, Merkez Bankası Başkanı'nın, Para Politikası Kurulu'nun yaptığı politikalara 'çok güzel yapıyorsunuz' diyebileceğim... Demek ki her şeyin bir sonu varmış.''