Canlanmada işlem tamam

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, EGD'nin Kartepe Zirvesi'nde yine bankaları eleştirmiş: "Geçen sene mevduat faizini 1 puan artırmışlar ama kredi verdiklerinin puanı tam 5 misli artmış. Sen şimdi faizle para veriyorsun bankaya, senin mevduat faizin 1 puan artacak, aynı şirket mevduatını 5 puan yükseğe kredi olarak alacak. Bu haksızlık, vicdansızlık. Avrupa'nın en kârlısı Türk bankacılık sistemi."
Bankaların kârlı olduğu doğru. Öz sermaye kârlılığı yüzde 15. Ama Avrupa bankacılığının krizin yükünü taşıdığını, dünyanın en sorunlu bankalarının bu bölgede bulunduğunu biliyoruz. Karşılaştırılan bölgenin bazı çok düşük.
Buna karşılık Başkan'ın kredi faizlerinin yüksekliğinden yakınması haklı. Fakat orada da adres doğru mu diye sorulabilir. Kredilere yüzde 15 sınırını koyan hükümet. Toplanan mevduatın 7'de birine, daha az kredi versinler ve daha yüksek faizle kredi kullandırsınlar diye, zorunlu karşılık olarak alıyor. Hükümet zaten kredi kullanımı düşsün diye bu önlemleri alıyor. Çünkü cari açığı ve enflasyonu düşürmek istiyor, finansal istikrarı korumayı amaçlıyor. Hükümet bankaları böyle bir kurgu içine sokarken reel sektörün hiçbir şey olmamış gibi eski oranları istemesi ne ölçüde doğru, tartışılır.
Türkiye doğumlu uluslararası ünlü iktisatçı Doran Acemoğlu da, "Ben faizlerin düştüğü düzeyde ekonomide balon beklerken bu olmadı. Yumuşak iniş başarıldı" değerlendirmesini yaptı. Çünkü düşük faizden krediyi herkes ister. Faizler de tarihi en düşük düzeylerinde. Ama faizler içinde kredi faizleri ayıklandığı için, Doran Acemoğlu'nun tahmini de çıkmamış oluyor.
Alınan önlemlerin sonucunu önümüzdeki pazartesi açıklanacak 2012 büyüme rakamlarında göreceğiz. Krizden bu yana en düşük büyüme rakamıyla karşı karşıya kalacağız.
Başlangıçtaki hedef yüzde 4 büyüme olmasına karşılık Suriye ve ona bağlı terör olaylarının tırmanmasının yarattığı etkiyle daha düşük bir rakam ortaya çıkıyor. Ancak bu tablo geçmişte kaldı.
Çifte barış dopingini de üzerine koyun
Yaşamakta olduğumuz trende ve önümüzdeki dönemde ise canlı bir ekonomi ile karşı karşıyayız. Bunun böyle olduğunu pek çok veri artık ortaya koyuyor.
■ Banka kredileri yeni yılda daha hızlı artıyor. Mart ortası itibarıyla bankacılık sektörü kredileri 647 milyar liraya ulaşarak yıllık yüzde 22 arttı. 2.5 aylık artış oranı yüzde 4.45. Nitekim eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz dün bu artışa dikkat çekerek "ekonomide aşırı ısınma" uyarısı yaptı.
■ Ocak ayından sonra şubatta da Merkezi Yönetim Bütçesi'nden yapılan faiz dışı harcamalar çok hızlı ve yılın iki ayındaki artışı yüzde 28.6'ya ulaştı. Yani kamu harcıyor.
■ Yine bütçe rakamlarına göre iki aylık dönemde özel tüketim vergisi yüzde 40.5, ithalde alınan KDV yüzde 34.9 ve yurtiçinde alınan KDV yüzde 14.1 yükseldi. iç tüketimde hızlı bir artış beraberinde
ithalat artışını ve sanayi üretiminde artışı getiriyor.
■ Cuma günü açıklanan mart ayı kapasite kullanımındaki artış yanında Reel Kesim Güven Endeksinde
güçlü bir toparlanma görüldü. Ocak ayında 97.9'a inen endeks martta 112.1 düzeyine çıktı.
■ Sektörel güven endeksleri de aynı şeyi söylüyor. Perakende ticaret sektörü güven endeksi ocakta 95'ten martta 111.4'e çıkmış. inşaat sektörü 80.6 düzeyinden 94.9'a yükselmiş. İnşaatta hızlı bir toparlanma var ama hâlâ pozitif güven bölgesi olan 100 değerinin üzerine çıkamamış durumda.
Göstergeler ve gerçekleşmeler, 2012 yılında hükümet tarafından frenlenen ekonominin ve iç tüketimin canlandığını, bu canlanmanın veya geri dönüşün de gayet sert olduğuna işaret ediyor.
Üstelik bu veriler son bir haftalık siyasi gelişmeleri kapsamıyor. Kürt açılımını veya barışını, İsrail barışını ve her ikisinin ekonomiye yapacağı dopingi içermiyor. Bu iki gelişmenin etkilerini önümüzdeki dönemde açıklanacak verilerde göreceğiz. ç tüketimin veya ekonominin canlandırılması
işlemi tamam hatta aşırıya bile kaçılmış olabilir. Bakalım bugün Merkez Bankası ne karar alacak ve ne diyecek?
SONUÇ: "Akşam ise yat, sabah ise git." Türk atasözü