Negatif faiz çağı

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, dün yılın ikinci Enflasyon Raporu’nu açıklarken “dünyada düşük faiz ortamının uzun süre devam edebileceğini, ilk defa yaşanan bu duruma Türkiye’nin de uyum sağlaması gerektiğini” ifade etti. Başçı’nın bu konudaki önemli sözleri şöyle:
“Dünyada faizler en düşük düzeyinde, hatta negatif. Buna benzer bir dönem yaşamadık. İlk defa yaşıyoruz. Böyle bir ortamın Türkiye’ye getirdiği bazı avantajlar olduğu gibi, bazı riskleri de bulunuyor. Biz risklerden kaçınıp avantajlarından yararlanacağız. Avantajımız özel sektörün borç yükünde bir rahatlama olmasıdır. Risk ise bunun rahatlığına kapılıp aşırı borçlanmaya gitmesidir.
Yüksek sermaye girişi ve dış borçlanma kredi büyümesini istenmeyen boyutlara ulaştırabilir. Aşırı kredi büyüme hızını yavaşlattık. Bundan sonra burada atacağımız adımlar ölçülü olur. Kredi büyümesi yüzde 15’in üzerinde olduğu sürece adım atacağız. Bu bizim risklerimizi azaltır.
Reel getiriler dünyada eksiye düştü. Bu kervana Japonya da katıldı. Negatif reel faiz dönemine alışmamız gerekiyor. Bu durum geçici mi kalıcı mı? Biz de bunun üzerine düşünüyorduk. Son katıldığımız uluslararası toplantılardan, bu durumun oldukça uzun süre bizimle birlikte kalacağı izlenimini edindik. Bu dünyaya bizim de alışmamız gerekecek. Türkiye’de kısa vadeli faizler hafif negatife indi. Bununla yaşamayı öğreneceğiz. Bu iyi midir kötü müdür tartışmıyorum. Bu bir vaka...
Getiriler çekiciliğini kaybedeceğinden mevduatlarda artış hızı yavaşlayacak. Şu anda mevduat artış oranı yüzde 15’in üzerinde. Bu artış ilerleyen dönemde aşağı gelebilir. Bankalar da oluşacak fonlama açığını, dışarıdan karşılayacaklar.”
PARAYA ALTERNATİFLER
Merkez Bankası Başkanı “Dünya düşük faiz ortamında. Bizim de buna uyum göstermemiz, nagatif faizle yaşamaya alışmamız gerekiyor” tespitini yapıyor. Konu çok tartışma kaldırır.
Hazine faizleri yüzde 5’in altına inebilir ve burada kalıcı biçimde yeni bir koridor oluşturabilir.
Mevduat faizleri de düşecektir. Yüzde 5 civarında beklenen enflasyon düzeyine geldiğinde mevduat sahibinin kaybı stopaj kadar, yüzde 1.5 olacaktır. Zaten bu nedenle mevduatın artış hızında yavaşlama bekleniyor.
Negatif faiz tasarrufları azaltıcı etki yapacak. Azalan mevduatın yerini güçlü yabancı sermaye girişleri dolduracak.
Negatif faizlerin yaygınlaşması sonucu yerli tasarruf sahipleri yabancı paraya geçmeyi, döviz ve dövize endeksli tahvillere gitmeyi deneyebilir. Ama orada da, güçlü yabancı sermaye girişi sonucu döviz kuru baskı altında kalacak, hatta TL değerlenebilecek. Sermaye hareketleri sürdüğü sürece yerliler dövize yatırımdan kazanamayacak, hatta kaybedecek. Yabancılar faiz ve diğer getirilerine bir de kur kazancını ekleyebilecekler.
TL’nin faizi düştüğünden ve uzun süre bu düzeylerinde kalacağından,hatta negatif getiriye sahip olduğunudan, para dışı varlıklara yönelim artabilecek. Hisse senedi ve menkul kıymetler olmak üzere fiyatı değişken finansal araçlar bunların başında geliyor. Gayrimenkul ve emlak sektörüne de yönelim artabilir ve fiyatları yükselebilir, hatta şişebilir.
Tarihi düşük faizler, tarihi düşük döviz kurları ve yurtdışından geniş borçlanma olanakları, aslında reel yatırımları da canlandırıcı etkiye sahiptir. Maliyet avantajını kullanmayı tercih edecek girişimciler olacaktır. Bu da yatırımlar yoluyla büyümeyi ve üretim gücünü artırır.
ÜRETİME DÖNÜŞ
Küresel gelişmeler ve dünkü açıklamalardan sonra, “Zaten paradan para kazanma devri bitmişti”, denilebilir. Şimdi başlayan veya ağırlık kazanan görüş, parayı para olarak tutarken ve finansal piyasalarda değerlendirirken, para kaybetme döneminin açıldığıdır. Eğilim küresel bir eğilimdir. Bu nedenle çözümü de küreseldir ve zordur. Geriye kalan tek seçenek, parayı para olarak tutmamak ve gerçek bir yatırıma, üretime, ticarete, gayrimenkule ya da bunları temsil edecek hisse senetlerine yönelmektir. Bu durum, madalyonun pozitif yüzüdür.
SONUÇ: “Saklanan bütün gerçekler ağılı olurlar.” Nietzsche