Faiz artışı kurtarır ama bedeli daha yüksek

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu en gizemli toplantısını dün gece yaptı. Bu yazı yazılırken ortada henüz karar yoktu. Dolayısıyla gecenin tam ortasında açıklanan kararların ne olduğunu görmeden bu yazıyı yazdım. Neyse ki Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı yılın ilk Enflasyon Raporu'nu dün açıklarken, akşamki toplantıya yönelik bazı ipuçları vermişti.
Dünkü ipuçlarından öncede Başbakan Erdoğan geçen hafta Brüksel'e giderken ilk sinyali çakmıştı. Başbakan kur artışının FED kaynaklı olduğunu belirtirken bakanların yabancı yatırımcılarla toplantılarına dikkat çekti ve "başka önlemlerimiz olacak" demişti. Ciddi bir durumla ve önlemle karşı karşıyayız demektir.
Başkan Erdem Başçı dün "Şu ana kadar büyük ölçüde tek araçla çalışıyorduk. Bundan sonra büyük ihtimalle iki araçla çalışacağız. Biri faiz, biri de döviz olacak" dedi. Başçı'nın sözlerinden, döviz kurunda yaşanan patlamaya karşı faiz aracının yeniden sahaya sürüleceği çıkar.
BURAYA NASIL GELDİK: Faizi artırmama veya faiz lobisi söyleminden bu aşamaya nasıl geldik?
■ En büyük etki FED'in parasal genişlemeyi azaltmaya başlamasıyla geldi. 22 Mayıs'tan başlayarak sermaye hareketlerinin zayıflaması, en çok Türkiye'yi etkiledi. Çünkü yüksek cari açığı nedeniyle dış finansmana en çok ihtiyaç duyan ekonomilerin başında geliyorduk. Cari açık milli gelirin yüzde 7.5'i düzeyinde. Mevcut dış borçların çevrilmesi yanında her ay 5 milyar dolarlık dış kaynak da cari açığın finansmanı için gerekiyor.
■ Gezi olayları ve 17 Aralık operasyonu da Türkiye'yi negatif yönde ayrıştıran bir rol oynadı. Nitekim yukarıda görüldüğü gibi, TL diğer gelişmekte olan piyasa kurlarından negatifyönde ayrıştı.
■ Önümüzdeki üç seçimin bulunması da, iç siyasi belirsizliği artıran bir etken.
Sonuçta yapılanlar ve yapılmayanlar, dış konjonktürün değişmesi gibi faktörler döviz kurunda kendini ortaya koydu. Bu da öyle bir aşamaya geldi ki, ya kurun patlama yoluyla artışına izin verilecek ve ekonomi bu yoldan hızla daralacaktı, ya da işin içine faiz artırımını da ekleyerek kurun artması önlenecekti. Bu açıdan gelinen aşama "40 katır mı 40 satır mı" gibi, fatura ödeme durumuna işaret ediyor. 40 katırın tekmesinin acısı görüldü ki, dönüldü 40 satır denilmek durumunda kalındı.
BEDELİ NE?: Kur yerine faiz artışı tercih edildi. Bu artışın ne kadar olacağına Merkez Bankası karar verecek ama döviz patlamasını kesmenin yolu şok bir artırımdan geçiyor olabilir.
Böyle bir durumda varılacak son durak aynı kapıya çıkar. Bundan sonra eğer faiz artışı yoluyla kur bastırılacaksa, bu yüksek faiz sonucunu doğuracak, yüksek faizle yaşamak ve onun sonuçlarına katlanmak durumunda kalacağız.
■ Bir kere kur artarken yabancılar Türkiye'den satıp çıkamıyordu. Çünkü kur yoluyla uğradıkları zarar büyüktü. Zarara katlanmak istemeyenler bono piyasasında itfa tarihini beklemek, hisse senedinde ise likidite imkânının olacağı pozitif piyasa koşullarını kollamak zorundaydı. Yüksek faizle kur dizginlenecekse, kur istikrarının sağlandığı bir ortam yabancıları cezbedebilir, Türkiye'de kalmaya yöneltebilir ama çıkmak isteyene de fırsat verir, zararını azaltır. Bu sırada gelişmekte olan piyasalardan bu dönemde genel bir sermaye çıkışı olduğunu burada belirtelim.
■ Kur artışının yerini yüksek faizin alması, kurun getireceği bütün olumsuzlukların daha da büyüyerek ekonomiye yansıması sonucunu doğuracak. Çünkü burası Türkiye ve her şeye rağmen yerli para kullanımı yabancı paradan daha fazla. Yabancı para yerine yerli paranın faizi ve de değeri artırılmış olacak. Türkiye'de yerleşikler olarakgelirlerimiz, tasarruflarımız, tüketimlerimiz, servetlerimiz ve yatırımlarımız daha büyük oranda lira üzerinden gerçekleşiyor. Döviz de var ama mesela tasarruf mevduatında üçte bir oranına sahip. Dövizle satın alınan ithal mallarda milli gelirin üçte birinden daha düşük. Şimdi yerli paranın faizinin artırılması ile TL üzerinden maliyetler ve kredi faizleri yükselecek, şirketlerin kredi borçları yeniden fiyatlanacak. Bütün ekonomik faaliyetler yavaşlayacak, ekonomi durgunlaşacak vebelki de daralacak. Bedeli yine ödemiş olacağız.
Karşılığındaiseithalatgereği, iç talep azalması yoluyla düşecek. Dış ticaretaçığı vecari
açık azalacak ve Türkiye riski de düşecek. Bu sonucu, kur artışı yoluyla da sağlayabilirdik. Makas değişikliğineanlam veremedim.
SONUÇ: "Anlam güncelliğini sık sık yitirir, anlamsızlık asla." Jery Lec