Tam / yumoş paritesi nereye?

80'lerin başından beri ara sıra Kapalıçarşı'ya giderim. Her gittiğimde de döviz ve altın işlemlerinin topluca yapıldığı Varakçı Han'ın önüne uğrarım. İki küçük ve dar sokakta ellerinde cep telefonlarıyla altın ve döviz işlemleri yapılır. Buradaki satıcılar aslında çevredeki döviz büfelerinin ve altıncıların, sarrafçıların, para işi yapanların temsilcileridir. İşlemlerin çoğu da müşteri adına yapılır. Çok azı kendi pozisyonu için buradan alım satım yapar. Genelde kendi portföyüne alım satım yapanlar zarar eder. Müşterisi için çalışanlar çok küçük komisyonlarla yetinirler ama zarar etmezler. Dün yine uğradım. En canlı günlerinden biri değildi. Çünkü gerek parite gerekse altın fiyatları çok oynak değildi. Ama yine ciddi bir canlılık, kalabalıklık vardı. İşlemler de oluyordu. Burada fiyatta anlaşılıyor. Takas büroda gerçekleşiyor. Denilebilir ki alış ve satış fiyatları birbirine en yakın, yani komisyonu en düşük, dolayısıyla en etkin çalışan döviz piyasası ve altın piyasası burada. Altıncılar Sokak'ta dövizciler kümelenmiş, Varakçı Sokak'ta da altıncılar.
PİYASA JARGONU: Bu piyasada eskiden beri döviz cinsleri gerçek adlarıyla söylenmez. Hepsine bir sembol ad bulunmuştur. Mesela dolara eskiden beri TAM denir. Dünya parası olduğundan ve diğer paraların ölçüsü ve değeri bu paraya kıyaslandığından dolayı dolara TAM denmiş. Deyim yerini tam bulmuş. TAM'ın karşısında geçmişte Alman Markı vardı. Onun adı "ÇEYREK"ti. 1970'li yıllardan kalma. Mark doların dörtte biri düzeyinde seyrettiğinden dolayı böyle bir ad yakıştırılmış zamanındaki alım satımcılar tarafından. Hollanda Florini'nin adı da LALE idi. Sterlin için deyim KRALİÇE. Çeyrek ile lale artık yok. Yerlerini "YUMOŞ" almış. Yuro, ero, avroya böyle bir yakıştırma yapılmış. Burada zaten üç para birimi işlem görüyor. TAM, YUMOŞ, KRALİÇE.
HANGİSİ DÜŞER?: Tanıyanlar sordu, parite nereye gider? Yani TAM ile YUMOŞ'un değerleri ne olur?
Bunun için yine en iyi yol gösterici geçmiş fiyat hareketleri. Yukarıda bunun bir grafiği yer alıyor. Son zamanlarda risk iştahının azalmasından dolayı para anavatanına dönüyor. Dönerken de yarattığı talepten dolayı dolar değer kazanıyor, karşısındaki paralar değer yitiriyor. Buna Euro da dahil. Eylül ayında Euro dolar paritesi yüzde 8 düşmüş. Yani düşen euro.
Asıl sorun da Euro Bölgesi nde yaşanıyor. Kamu borç sorunu, banka sorunu ve ekonomik durgunluk bir arada yaşanıyor. Amerika' nın sorunu ise ekonomik durgunluk. Bundan dolayı da, ağırlıklı görüş Euro'nun değer kaybını sürdüreceği yönünde. Zaten Avrupa Merkez Bankası'nın gelecek haftaki toplantısında faiz düşürmesi bekleniyor. Yine Avrupa'nın banka veya borç sorununun çözerken Euro arzını artırması beklenebilir. Arzı artan bir malın da fiyatı düşer.
NE KADAR DÜŞER: Bunun en iyi yanıtı ise küresel krizde iki düşüşün oranında yatıyor.
■ Krizin en şiddetli aşamasında dolar yine değerlenmişti. 2008'in temmuz-kasım arasındaki 4 ayda Euro dolar paritesi tam yüzde 23 düştü. Euro'da böyle bir kayıp oluştu.
■ İkinci düşüş Kasım 2009'da başladı, Haziran 2010'da son buldu. 6 aydaki düşüş yüzde 22 ye vardı.
■ Eylül ayındaki düşüş ise henüz yüzde 8'i bulmuş.
Geçmiş veriler ve grafik bundan sonrası için bir şey söylemeye gerek bırakmıyor.
SONUÇ: "Talih vermediğini geri almaz." Seneca
