Irak'la kriz çıkarmak marifet mi?

Göstere göstere gelen bir problemi, çözemeden krize dönüştürmek, yanlışların en büyüğü ve bize yakışanı. Kimse 'mahkeme kararı'diyerek merkezi Irak Hükümeti ile yaşanan havayolu probleminden kendisini kurtarmaya çalışmasın. Üstelik başta Türk Hava Yolları (THY) olmak üzere diğer şirketlerin de Irak'a seferlere başlamaları da öyle kolay olmamıştı. Ciddi zaman kaybı ve uğraşılar neticesinde Irak hava sahası, Türk tescilli uçaklara açılmıştı. Yaklaşık iki yıl önce Kuzey Irak'a Alman Lufthansa Hava Yolları ile beraber başka ülkelere ait şirketler de uçuş yapıyordu, ama bizimkiler uçamıyordu. Nedeni için son krizi iyi inceleyin.
İşadamlarımızın Irak'ta veya başka ülkelerde yaptıkları işin bedelini alamaması sebebiyle Türkiye'de mahkeme açıp, başımızı ağrıtma hadisesi de yeni değil, lakin çözüm üreten, ders alan çıkmıyor. Bulunduğumuz coğrafyanın şartlarına göre hareket etmemiz gerektiğini benim söylemem gerekmiyor. Eğer 'sıfır sorun' politikasıyla problemler hallediliyorsa, buyurun.
Bölgenin ekonomide lokomotif gücü, ulaşımda kilit noktası, havacılıkta almış başını gitmiş bir Türkiye'sine bu tablo bir yanıyla yakışmıyor, diğer yanıyla hamlığımıza çok yakışıyor. Çünkü komşuların pozisyonuna göre elastikiyet gösterecek ticari kabiliyeti kazanamamışız.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM), Ulaştırma ve dahi Dışişleri Bakanlığımız illa sorun çıkmasını, Türkiye imajının ve şirket prestijlerinin yerle bir olmasını mı bekliyorlardı? Bu mesele bu haliyle sorunlar yumağı haline gelmeden çözülemez miydi? Merkezi Irak Hükümeti nezdinde, uçuş izni almak için uzun süre uğraşanlardan bu makamlar haberdar değil mi?
Irak tescilli şirketlerin uçaklarına haciz koyma tehdidinin bu aşamaya geleceğini tahmin edemeyen, hatta 3 yıldır süren krizi çözemeyenlere yazıklar olsun! Irak'ın yaptığı değil, bizimkilerin beceriksizliği tuhaf olanı. 42 seferimiz iptal edilmiş. Buyurun rakamları çarpın, çıkarın bakalım, zarar ne kadar? Bu aşamadan sonra krizi çözmekten, ödünler vermekten, madara olmaktan başka ne alternatifimiz var?
***
Sabiha Gökçen'e dokunmadan önce...
Havadan girdik bari devam edelim. Milletvekili Mehmet Metiner, anlamsız işler peşinde koşmaya devam ediyor. Hangi fikre hizmet ettiğini de anlamış değilim, mantık örgüsünü de. Sabiha Gökçen isminin havalimanından kaldırılmasını istiyormuş. Sebebi malum, Dersim olaylarında uçakla bombalama yapan pilotlardan biri de oymuş. Bu kafayla hareket edersek bütün tabelaları indirmemiz gerekir.
Emri veren ile yerine getirenleri karıştırmak yerine, önce olayların temeline inecek adımları at. Ya da bu konuyu yanlış yerinden kaşıma. Hatası olanı taçlandırmayalım, ama yanlış yerden de başlamayalım. Kimseyi rahatsız edecek isimleri umum yerlere de vermeyelim, ancak... İlk Türk (velev ki Ermeni olsun) kadın pilotumuz, dünyanın ilk kadın savaş pilotu, Mustafa Kemal'in sekiz manevi evladından birisi sebepsiz yere ve her şeyi tartışıyoruz ayağına, bu şekilde gündeme getirilmemeli. Dersim dosyası açılsın, incelensin, sonra isimleri tartışalım, kabahatlilerin tabelalarını indirelim. Aksi halde gündeme gelmek amaçlı yaklaşımların sonu da yok, kimseye faydası da...
***
İçimizdeki ustayı bulabilir miyiz?
Dünyada 36 ülkede uygulanan ve insanın ruhla beden sağlığına yeniden kavuşmasını sağlayan "Kendini Yenile" adlı bir sistem var. Sahibi de Ord. Prof. Mirzakarim Norbekov. Sistem ruhunu, Türk-İslam tıbbı, Biruni, İbni Sina, Sufizm ve Doğu öğretilerinden alıyor. Eğitim ve uygulama esasları ise Sovyetler Birliği'nin sıfır toleranslı kusursuzluk prensibine göre tasarlanmış. İnsanı kendi içinde yolculuğa çıkarıyor. Daha da enteresanı kitapları tüm dünyada 9 milyondan fazla satan Norbekov, zayıf yönlerimizin keşfedilip ortadan kaldırılmasına, korkularımızın nötralize edilmesine, içimizdeki 'Usta'yı bulma egzersizlerine, maneviyatın gündelik yaşantımızda yer bulmasına kapı aralıyor. Ben bu ismi merak ederdim.
Meğer Türkiye'ye ilk defa gelip, İstanbul'da 25 Kasım'da saat 19.00'da Cevahir Kongre ve Kültür Merkezi'nde bir seminer verecekmiş. Meraklılarına...