Savunma projeleri sıkıntılı bir dönemeçte...

Geçen yıla kadar milli gemiler, milli taarruz ve genel maksat helikopterleri, milli savaş/yolcu uçakları vesairgibi bir sürü proje konuşuluyordu. Geldiğimiz nokta ise projelerinin sürdürülebilirliği gibi en hassas yer. Çünkü projelere başlandı, somut ürünler ortaya çıktı, ama mesela bunları kullanacak Türk Hava Kuvvetleri'nin (THK) teknik heyeti, kriterlerini karşılamadığını ve bazı sorunlarının bulunduğunu gerekçe göstererek envanterine almak istemiyor. İşveren konumundaki Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), kabul sıkıntısı yaşayan ürünler için devrede. Ancak savunma sanayii, büyük risklerin alındığı, paraların harcandığı bir alan. Dünyadaki şirketlerde savunma sanayii için yeni ürün geliştirirken benzer sürprizlerle karşılaşıyorlar. Projenin başlangıcında yapılan hesapları ise hiçbir zaman tutmuyor. Teknik kriterler, maliyet ve projenin bitiş sürelerini tutturmak neredeyse mucize...
Türkiye ise halihazırda savunma sanayii alanında projeler geliştirirken, ciddi anlamda artan maliyet detayıyla da yüzleşti. Birçok projeye aynı anda başladığından, bugün karşılaştığımız tabloyu tahminde hesap hatası yaptı. Çünkü bazı projelerde ciddi atılımlar yapılmış, bir kısmı ihale aşamasına getirilmiş, hatta ATAK helikopteri, ANKA insansız hava aracı (İHA), Hürkuş eğitim uçağı gibi projeler bitirilmiş, bir sonraki aşamaya geçilmesi için Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayii Müsteşarlığı'ndan kabul veya seri üretim için onay bekleme noktasına gelmişler. Ama bundan sonrası, yani prototipleri seri üretime geçirebilmek de en az projeye start vermek kadar cesaret ve para istiyor. Galiba o paraları aynı teminde sorun var. Ancak bu projelerden verim almak, başka ülkelere pazarlamak da bundan sonra başlıyor.
Dün Başbakan Erdoğan, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in katılımıyla yapılması beklenen Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) toplantısı, çeşitli sebeplerden ileri bir tarihe ertelendi. Yapılmış olsaydı, muhtemelen bugün Türkiye'nin en önemli havacılık projesi milli savaş uçağı gündemimizdeydi. Uzun süredir üzerinde çalışılan projede 3 farklı modelde (tek motor, çift motor, kanardlı tek motor) konsept tasarımları bitirilmiş, projeye başlamak için SSİK kararının bu toplantıdan çıkması bekleniyordu. Başlanılan bir havacılık projesinin, mesela TAİ'nin Egemen Bağış'ın da katkılarıyla İtalyanlarla ortak yürüttüğü 9 adet ATAK helikopterlerinin teslimat sorunları giderilmeden, milli savaş uçağına "evet" denmesi ne derece mantıklı olabilir. En azından sıfırdan yapmadığımız bir projedeki birikim ve tecrübelerin tam anlamıyla hazmedilmesi gerekmez mi?
Diğer taraftan Amerika liderliğinde yürütülen ve Türkiye'nin de ortak olduğu son insanlı savaş uçağı olacak F-35'lere sipariş verilmesi konusunda da pürüzler var. Airbus Başkanı Tom Enders de Türkiye'ye yönelik ağır ifadeler kullandı. Türkiye'nin ortak olduğu Airbus'ın askeri nakliye uçağı A400M'lerin ilki geçen yılın sonunda, Fransa'dan sonra Türkiye'ye teslimatı yapılmak üzere geldi. A400M'i inceleyen SSM yetkilileri, uçakta bazı eksiklikler bulmuşlar ve Airbus'tan ayni ve nakdi kesinti talep etmişler. Şubat ayında törenle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) envanterine girmesi beklenen A400M'in teslimatı bu sebepten gecikmiş. Airbus Başkanı da Türkiye'nin sürdüğü şartların kabul edilemez olduğunu sert bir dille ifade ediyor, anlaşmada yer alan takvime uymamakla suçluyor. Çünkü teslimatla birlikte Türkiye'ye düşen sorumluluklar var. Akabinde ise nakit akışı devreye girecek. Halbuki Türkiye, eksikler sebebiyle Airbus'a fatura çıkarmış. Ben Tom Enders'in kullandığı dilden haksız olduğunu çıkardım. Benzer meseleyi Boeing ile erken uyarı uçağı Awacs'larda da yaşadık. Netice itibarıyla sektörün yapısı gereği bunların yaşanması doğal.
Önemli olan Türkiye kaynaklarının, acele edilmeden bu tecrübeler ışığında doğru kullanılmasıdır.