Çoğumuz onun mayıstan sonra söylediklerine inandık ve FED’in sonbaharda politika değişikliğine başlayacağı yorumları yaptık. Ama son kararla, Ben’e inananlar ters köşeye yattık ve golü yedik. Nedenini konuşurken, değerli dostum CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak başlıktaki yorumu yaptı. 2001 krizi öncesi Türk finansal sisteminin durumunu ve kimsenin kangren olmuş yaraları ameliyatla almak istemediğini hatırlattı. Belki bazı okurlarım, “Ama FED açıklamasında Amerikan finansal sisteminden hiç bahsetmiyor. Siz bunu nereden çıkardınız?” diye sorabilir. Doğrudur. Açıklamada iki konuya vurgu yapılmış: Mortgage faiz oranları başta olmak üzere faiz oranlarındaki yükseliş ve fiskal sıkılaşma. İlkinin Amerikan ekonomisi için önemi biliniyor. Anlaşılan o ki, FED her ay mortgage tahvilleri almaya devam etmezse uzun vadeli konut kredisi faizleri düşmeyecek ve ekonomi olumsuz etkilenecek.
ABD BORÇ TAVANI TARTIŞMASI
Yılbaşında büyük tartışmalara konu olan ve bugünlere kadar ötelenebilen borç tavanı sorunu tekrar gündeme geldi. ABD yönetimi 16.7 trilyon dolarlık borç limitine ulaşmak üzere. Birkaç on milyar dolar borçlanabilme olanağı kaldı. Kongre’nin yetkisinde olan limiti artırmak kolay değil. Çünkü Senato’da çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçiler, Obama’nın en öncelikli politikası olan sağlık ve sosyal güvenlik reformunun ertelenmesini veya bazı tavizlerle harcamaların kısılmasını istiyorlar. Başkan buna yanaşmıyor, “Harcama kısmam, zenginlere yeni vergiler getirelim” diyor. Muhalefet buna direniyor. Yönetim ise bir karşı taktik olarak, para kalmazsa kamu kurumlarının hayati olmayan birimlerini kapatmaya hazırlanıyor. Bunlar siyasi taktikler. Olumlu sonuç, bir gece yarısı açıklanacaktır. Ama maliye politikası orta vadede büyümeyi istendiği kadar destekleyemeyecek. FED bunu değerlendirerek faizleri yükseltme işini biraz öteliyor.
PİYASALARDAKİ KAYIPLAR ÇOK BÜYÜK
Bunlar bilinen, konuşulan hikâyeler. Ancak işin bir de üzerinde çok konuşulmayan finansal sektör tarafı var. Bence bu yazının başlığını belirleyen asıl sorun orada. 2008 krizindeki Lehman olayından sonra ABD finansal sektörünün durumu uzmanlar arasında her zaman tartışma konusu oldu. Sermaye yeterlilikleri, stres testlerinin varsayımları hep konuşuldu. FED’in bol ve ucuz para politikası seçeneğinin asıl nedeninin daha fazla banka batışını engellemek olduğu biliniyor. Öte yandan, IMF tahminlerine göre çoğunluğu Amerikalı olan yatırımcılar, son on yılda yükselen ekonomilerin piyasalarına 7.7 trilyon dolar para yatırmışlar. Bloomberg’deki bir yoruma göre, sadece geçen haziran ayında küresel hisse senedi piyasaları 3 trilyon dolar değer kaybetti.
Bu kayıplar sadece zarara yol açmadı. Yanı sıra bazı bankalar ve finansal şirketler için teminat sorunu yaratmaya bile başlamışlar. Değeri düşen kâğıtları teminat göstererek borç alan finansal şirketler ek teminat verme durumunda kalmışlar. Başta BIST olmak üzere, Borsalarda görülen hızlı yükselişin, tahvil faizlerindeki düşüşün arkasında, söz konusu kayıpları olabildiğince geri alma arzusu var.
Ocakta süresi dolan Bernanke, bir yandan borç tavanı tartışmasını, diğer yandan bankaların kayıplarını ve doların değerlenmesini görünce, tekere çomak sokmak yerine belirsizliğin birkaç ay daha devamını istemiş gibi görünüyor. Açıklamalarındaki işgücüne katılım, genç işsizliği, enflasyon gibi vurgular, dört ay önceki kararından dönüşünü topluma hoş gösterebilmek için.
Ne de olsa en iyi merkez bankacı, aldığı faiz kararı için en ikna edici hikâyeyi yazabilendir.