İSO Başkanı Bahçıvan: Sanayiciler olarak 2026'dan umutluyuz
-
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayi sektörü için zorlu bir dönemin geride kaldığını belirterek, sanayiciler olarak 2026 yılından umutlu olduklarını ifade etti.
-
Rekabetin sertleştiği küresel ortamda sanayicilerin stratejik adımlar atması gerektiğini vurgulayan Bahçıvan, petrol fiyatları, küresel para politikası ve reform gündeminin 2026'ya dair beklentileri desteklediğini ifade etti.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayiciler olarak 2026 yılına umutla baktıklarını belirterek, rekabetin giderek sertleştiği, risk ve fırsatların bir arada bulunduğu zorlu bir küresel ortamla karşı karşıya olunduğunu söyledi. Bahçıvan, fırsatların doğru değerlendirilmesi halinde önümüzdeki dönemde ekonominin daha ileri bir seviyeye taşınabileceğini ifade etti.
İSO'dan yapılan açıklamaya göre, İSO Meclisinin Aralık ayı olağan toplantısı, "2025'i Uğurlarken Ekonomi ve Sanayimizin Görünümü, 2026'da Sanayicilerimizin Hedef ve Beklentileri" ana gündemiyle Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu'nda gerçekleştirildi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Bahçıvan'ın sanayi sektörü açısından zorlu bir yılın geride kaldığını, buna karşın 2026'ya ilişkin beklentilerinin olumlu olduğunu dile getirdiği belirtildi.
Elverişsiz küresel koşullara ve yurt içindeki sıkı finansal şartlara rağmen, 2025 yılının Orta Vadeli Program'da (OVP) öngörülen yüzde 3,3'lük büyüme tahmininin üzerinde tamamlanmasının beklendiğini ifade eden Bahçıvan, "Ancak büyümede mevcut seviyeler, OVP tahmininin üzerinde olsa da Türkiye ekonomisinin potansiyelini yansıtmaktan uzak. Sektörler arasında da derin bir ayrışma olduğunu görüyoruz. Sanayi sektörümüz 2025'te sektörümüz kendi içerisinde de oldukça ayrışan bir tablo çizdi" değerlendirmesinde bulundu.
Bahçıvan, yüksek teknoloji grubunda yakalanan ivmenin üretimi desteklemeyi sürdürdüğünü belirterek, "Başta otomotiv sektörü olmak üzere, orta-yüksek teknoloji grubunda da fena sayılmayacak bir toparlanma gördük. Ne var ki başta finansman olmak üzere maliyet koşullarına karşı çok daha hassas olan tekstil gibi geleneksel, emek-yoğun sektörlerimiz üzerindeki baskı, bu yıl artarak sürdü. Ekonomimizin yeniden rasyonel bir zemine ve en çok ihtiyaç duyduğumuz finansal istikrara kavuşabilmesi için iki buçuk yıldır, toplumun her kesiminin önemli bedeller ödediği bir ekonomi politikası uygulanıyor. 2025 için programın zorlu günlerini yaşadığımız dönem oldu diyebiliriz. İSO olarak her ay açıkladığımız İSO Türkiye İmalat PMI verileri de zaten bunu en somut şekilde ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.
"Sanayiciler olarak 2026'dan umutluyuz"
Son 20 aydır PMI endeksinin 50 eşik değerinin altında seyrettiğine dikkat çeken Bahçıvan, bunun sektörler bazında net şekilde görüldüğünü söyledi. Sanayi sektörünün tamamı açısından zor bir yılın geride kaldığını belirten Bahçıvan, "Bu fedakarlığın karşılığının göstergelere adım adım yansıyor olması ise bize umut veriyor. Çünkü inanıyoruz ki finansal istikrar sağlandığında ve enflasyon yeniden öngörülebilir bir patikaya girdiğinde, bundan en büyük faydayı yine sanayi sektörü elde edecektir" dedi.
Bahçıvan, 2026 yılının Türkiye ekonomisi açısından önemli fırsatlar barındırdığını vurgulayarak, "Birincisi, petrol fiyatları 2025 yılını yüzde 20'ye yaklaşan bir düşüşle kapatmaya hazırlanıyor. İkincisi, ABD iş gücü piyasasındaki zayıflama sinyalleri ve piyasalarda artan stres, Fed'i daha destekleyici bir duruşa yöneltiyor. Bu iki gelişme birlikte, dış dengemize katkı sağlamasının yanı sıra dezenflasyon sürecimiz açısından da olumlu sonuçlar doğuruyor" değerlendirmesinde bulundu.
Sanayiciler olarak gelecek yıla umutla baktıklarını dile getiren Bahçıvan, "Sanayiciler olarak, rekabet koşullarının her geçen gün daha da sertleştiği, risk ve fırsatların bir arada olduğu çok zorlu bir dünya ile karşı karşıyayız. Bu nedenle hem ülke hem de şirketler olarak stratejilerimizi doğru belirlemeliyiz. Açıkçası fırsatları tehditlerden çok daha iyi kullanarak önümüzdeki dönemde ekonomimize sınıf atlatabileceğimizi düşünüyorum. Yeni dönemde yalnızca savunma sanayiinde değil, gerek küresel pazarlarda rekabet edebilen gerekse iç pazarda ithalatın alternatifi olabilecek birçok sektörde başarılı örnekler göreceğimize inanıyorum" ifadelerini kullandı.
"Öngörülebilirliğin artacağı bir yıl bekliyoruz"
Bahçıvan, sanayiciler olarak Türkiye'nin nitelikli sanayileşme, sürdürülebilir büyüme ve teknoloji odaklı küresel rekabetçilik hedeflerine daha fazla katkı sunmak istediklerini belirterek, "Bu bakımdan, bir hafta sonra yeni umutlarla adım atacağımız 2026'nın Sayın Cumhurbaşkanı'mız tarafından bir 'reform yılı' ilan edilmiş olması özel bir önem taşıyor. Küresel ekonomide belirsizlikler sürse de, en azından yurt içinde en temel eksiğimiz olan öngörülebilirliğin bir miktar artacağı bir yıl bekliyoruz" açıklamasını yaptı.
Finansal istikrarın kalıcı hale gelmesi ve daha sağlıklı bir fiyatlama ortamının oluşmasının üretim hayatı açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Bahçıvan, "Bugün uygulanmakta olan makro istikrar programıyla elde edilecek kazanımların asıl değeri, önümüzdeki yapısal reform ajandasını hayata geçirecek uygun zemini oluşturmasında yatıyor. Umut ediyoruz ki 2026, geleceğe daha fazla odaklanacağımız ve Türk sanayisinin gerçek anlamda reforma adım atacağı bir yıl olacak. Teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği bu çağda, sanayinin dönüşümünü nasıl gerçekleştireceğimizi tartışmayı daha fazla ertelememeliyiz. Küresel rekabetin geldiği noktada yeşil ve dijital dönüşümde hızla yol almamız gerekiyor" dedi.
"2026'nın 2025'e göre çok daha olumlu bir yıl olacağı kanaatindeyim"
Bahçıvan, enflasyonun 2026 sonunda yüzde 16-19 aralığına gerilemesinin bir miktar iyimser bir beklenti olarak değerlendirildiğini belirterek, "Kasım ayının ardından aralık ayı enflasyonunun da beklentilerin altında kalacağı öngörülüyor" ifadelerini kullandı.
CDS primlerinin 7,5 yıl sonra yeniden 200'lü seviyelere gerilediğine işaret eden Bahçıvan, "Bu seviyeler, kredi derecelendirme kuruluşlarının 2026'nın ilk aylarında Türkiye'ye yönelik not artışları için bir zemin oluşturuyor. Mevcut olumlu beklentilerin, sürpriz bir gelişme yaşanmaması halinde, 2026'da ciddi faiz indirimleriyle destekleneceğini düşünüyorum. Faiz düşüşleri ve enflasyonla mücadelede sağlanacak ilerlemeyle birlikte, özellikle sanayi sektörüne yönelik kredi kısıtlamalarının kademeli olarak gevşetileceğini ve en önemli sorunlarımızdan biri olan finansman akışının bir nebze rahatlayacağını ümit ediyoruz. Ayrıca bu gelişmelerin, dış finansman ve özellikle doğrudan yabancı yatırımlar açısından da 2026'yı 2025'e kıyasla çok daha olumlu bir yıl haline getireceği kanaatindeyim" değerlendirmesinde bulundu.
Finansman sorununun sanayi sektörü üzerindeki baskısının hafiflemesinin herkesin öncelikli beklentisi olduğunu belirten Bahçıvan, "Artık meselelere daha uzun vadeli bir perspektifle yaklaşarak verimliliği ve yapısal dönüşümü ikincil bir gündem olmaktan çıkarmalıyız. Asıl sorunumuz kaynak yetersizliğinden ziyade kaynakların etkin şekilde dağıtılmamasıdır. Üretim ve istihdamın korunması ne kadar önemliyse, verimlilik ve katma değeri ödüllendiren, dönüşümü destekleyen seçici bir kaynak tahsis mekanizmasının kurulması da aynı derecede önemlidir. 2025 zorluklarla dolu bir yıl oldu ancak ülke olarak bu tür dönemlerle ilk kez karşılaşmıyoruz. 2026'da da umutlarımızı koruyarak bu zorlukları birlikte aşabileceğimize inanıyorum. Belirsizliklerin azaldığı, öngörülebilirliğin arttığı, akılcı yaklaşımların öne çıktığı ve güven ortamının güçlendiği bir döneme yeniden kavuşacağımıza inanıyorum" ifadelerini kullandı.