"İstanbul'da finans alanında bir hikaye yaratmak istiyoruz"
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi İstanbul Finans Merkezi Daire Başkanı Dr. Serkan Yüksel, 'İstanbul'da finans alanında bir hikaye yaratmak istiyoruz. Finansal teknoloji çok yeni bir kavram'dedi
Dr. Serkan Yüksel, İstanbul’da finans alanında bir hikaye yaratmak istediklerini belirterek, "Finansal teknoloji çok yeni bir kavram. Bu konuda avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. G20 ülkeleri arasında 17. Sıradayız. Türkiye’de dinamik bir iş ortamı var. Türkiye’nin yeniliklere adapte olma konusunda başarılı olduğunu söyleyebilirim.” ifadelerini kullandı.
Yüksel, AA’nın Global İletişim Ortağı olduğu 4. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nde yaptığı konuşmada, finans merkezlerinin ekosistem olarak farklı finansal kuruluşların bir araya geldiği ve yeni ufuklar açıldığı yerler olduğunu belirtti.
İstanbul Finans Merkezi’ni oluşturma yolunda olduklarını, projeyi 2022 yılında tamamlamayı hedeflediklerini dile getiren Yüksel, her ülkenin her şehrin finans merkezi açısından belli başlı özellikleri olduğunu, İstanbul’un da önemli rekabet gücünün ve değerlerinin bulunduğunu aktardı.
Yüksel, İstanbul Finans Merkezi ile ilgili ülkedeki, bölgedeki oyuncuların da düşüncelerini aldıklarını anımsatarak, bu alanda bir koordinasyon görevinin de üstlenildiğini, çalıştaylar, toplantılar düzenlendiğini belirtti.
İstanbul’da finans alanında bir hikaye yaratmak istediklerini vurgulayan Yüksel, “Dolayısıyla hedefimiz için yeni ufuklar açmamız gerekiyor. Biraz geriden geliyoruz diğer finans merkezlerine göre. Bu proje için 2009 yılında yola çıktık. Finansal teknoloji çok yeni bir kavram. Bu konuda avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. G20 ülkeleri arasında 17. sıradayız. Türkiye’de dinamik bir iş ortamı var.Türkiye’nin yeniliklere adapte olma konusunda başarılı olduğunu söyleyebilirim.” dedi.
Yüksel, nüfusun yüzde 80’inin 35 yaşın altında olduğuna işaret ederek, “İstanbul için yaş ortalaması 31. Yeni teknolojilere adaptasyon konusunda avantajlarımız var. Daha iyi bir teknoloji kullanımı istiyoruz. Fintech çalışmalarımıza da başlayacağız. İslami finans denildiğinde sadece İslami ülkeleri kastedilmemeli. Bu konuda terminolojide değişmeli. Katılım finansmanı denilmesi daha doğru. Malezya'da İslami finans fonlarının yüzde 30’u Çin’e ait mesela. İstanbul’da katılım bankacılığı konusunda kültürel miras var.” değerlendirmesinde bulundu.
“Finans merkezi, politikaların değişmesi için laboratuvar görevi yapıyor”
Katar Finans Merkezi Üst Yöneticisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Yousuf Al- Jaida ise 2005 yılında çalışmalara başladıklarını, hedeflerinin ekonomilerini çeşitlendirmek olduğunu dile getirdi.
Katar ekonomisinin sadece petrol ve doğalgaza dayalı olmasını istemediklerini aktaran Yousuf Al-Jaida, yabancı yatırımcıları ülkeye getirmeye çalıştıklarını, önemli becerilerin olduğu alanlarda istihdam yaratmayı amaçladıklarını, yeni finans hizmetlerinin ülkede verilmesini sağladıklarını vurguladı.
Al-Jaida, finans merkezlerinin genelde eleştirildiğini çünkü finans sektörünü geliştirmek için başka oyuncularında olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
“Katar’da da aynı zorluklar vardı. Finans merkezinin kurulması büyük bir konu. Düzenlemelerle ilgili farklılıklar olur. Yabancı yatırımları çekmeye çalışmak, yerel ekonominin gelişmesi açısında, istihdam yaratılması açısından önemli. Finans merkezi, politikaların değişmesi için bir laboratuvar görevi üstlenmesi açısında önemli. Finans merkezinde deneyimler elde ediliyor. Hükümet ulusal politikaları belirliyor. Finans merkezi, politikaların değişmesi için bir laboratuvar görevi yapıyor.” diye konuştu.
Katar finans merkezi olarak önceden offshore bir yapıya odaklandıklarını, şimdi ise ülke içerisindeki altyapının devreye girdiğine dikkati çeken Al-Jaida, “Ülkeye sadece doğrudan yabancı yatırımı çekmeyi değil yerel şirketlerinde bu finans merkezinde kullanmasını, Avrupa piyasalarına, uluslararası piyasalara ulaşması amaçlıyoruz. Yerel ekonomiye odaklandık. Uluslararası hukuk ile entegre olmuş, farklı piyasaların bir araya geldiği bir merkez haline geldik.” ifadelerini kullandı.
“İç pazarın ihtiyaçlarına cevap verebilmek içinde finans merkezleri önemli”
Labuan Uluslararası İş ve Finans Merkezi (IBFC) Üst Yöneticisi Farah Jaafar Crossby de küresel finans hizmetlerinin verilebilmesi için uluslararası finans merkezlerinin önemli görev üstlendiğini aktardı.
Crossby, finans merkezlerini, ulusal boyutta iç piyasada hizmetlerin verildiği, uluslararası bir unsur olduğunda toplam hizmetlerin verildiği bir merkeze dönüştüğünü aktararak şunları kaydetti:
“Finans merkezleri, hukuki anlamda, vergi ile ilgili konularda ya da düzenlemelere ilişkin yapının korunmasını sağlıyor. Düzenlemelerle ilgili oransallık konusu önemli. Önemli olan finans merkezinin hedefinin ne olduğunu belirleyebilmek. Malezya'da İslami finans merkezi çalışmalarına başladığımızda sukuk çalışmaları önem arz ediyordu. Daha sonra İslami finans merkezi girişimi başladı. Ülke için neler yapılabilir bunu görmek açısından önemli.
Finans merkezlerinin doğrudan yabancı yatırımı çekmesinin dışında da çok fazla avantajı var. 30 yıldır böyle bir merkezimiz var. Bu işe başlarken tek amacımız yabancı yatırımcıyı çekmek değildi Malezya’daki şirketleri de korumak istedik. Onlarda ülkeden çıkmasın istedik. Onlarında büyümek için bir arabuluculuk merkezine ihtiyaç duyuyorlardı. Başka ülkelere gitsin istemedik, kendi ülkemizde kalsın istedik. İç pazarın ihtiyaçlarına cevap verebilmek içinde finans merkezleri önemli. Her bir finans merkezinin kendi niş alanı vardır. Bölgesel ekonomi ile ilgili unsurları da içeren niş alanları vardır.”
Akbank yatırım hizmetleri sponsorluğunda kongreye katılan Zenith Media İnovasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı Tom Goodwin de teknolojinin değişimin önemli bir unsuru olduğunu belirterek, şu anda önemli kesişim noktasının geçmiş ile gelecek arasında olduğunu, Türkiye’nin bu kesişimi en iyi şekilde anlayacak bir konumda olduğunu kaydetti.
'Türkiye’de bugüne kadar mavi yakalı çalışanların sadece yüzde 15’i, beyaz yakalıların ise yüzde 35’i kıdem tazminatını hak edebilmiştir. Bu tartışılması gereken konu'
Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Mustafa Akmaz, yaptığı konuşmada “Türkiye’de bugüne kadar mavi yakalı çalışanların sadece yüzde 15’i, beyaz yakalıların ise yüzde 35’i kıdem tazminatını hak edebilmiştir. Bu tartışılması gereken konu.” dedi.
Türkiye'de ortalama emeklilik yaşının 51 olduğunu, OECD ülkelerine göre 10 yaş erken emeklilik bulunduğunu ifade eden Akmaz, “SGK’nın sadece toplam prim gelirleri emeklilik aylıklarını karşılayamaz durumda. Karşılama oranına baktığımızda yüzde 75 gibi oran söz konusu. SGK’nın sürdürülebilirliği konusunda önümüzdeki dönemde ciddi tartışmalar yaşıyor olacağız.” şeklinde konuştu.
Türkiye nüfusunun yaşlandığına ve reformlar oluşturulurken buna dikkat edildiğine işaret eden Akmaz, “Son dönemde taahhüt edilen yapısal reformlar son derece kritik öneme sahip. Cumhuriyet tarihinin en önemli yapısal reformları hayata geçirilmiş olacak ve ülke ekonomisine sayısız katkısı olacaktır.” diye konuştu.
"Yatırım bankacılığı tarafında yapmamız gereken hala çok iş var"
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Türkiye Başkan Vekili Şule Topçu Kılıç da Türkiye'nin tasarruf anlamında gelişmekte olan ülkeler arasında geri seviyelerde bulunduğunu belirterek, "Malezya, 'kendimize kendi yarattığımız kaynaklarla büyüyen bir ülke olma modelini seçtik' dedi. Aslında Türkiye'nin önünde de bunun için çok güzel bir potansiyel var." dedi.
Gerçek kişilerin elinde 710 milyar TL civarı tasarruf bulunduğunu aktaran Kılıç, şunları kaydetti:
"Bu kişiler, paralarının yüzde 10'unu her zaman nakitte tutmayı tercih ediyorlar. Varlık yatırımı yapan, şirketlere ortak olan varlık büyüklüğüne baktığınız zaman bu sadece 233 milyar TL. Piyasada nereye gideceğini bilmeyen bir nakit var. Yatırım bankacılığı tarafında hala istenilen ürün çeşitliliği yok. Aynı zamanda kolay şekilde trade edilebilir ürünler olması önemli ki nakitte duran gerçek kişiler de yarın bir gün paraya ihtiyacı olduğunda hemen onu nakite çevirebileceğini bilmeli. Bizim yatırım bankacılığı tarafında yapmamız gereken hala çok iş var."