Advertisement
HABERLER ABONE OL

 Kredi Kayıt Bürosu (KKB) Genel Müdürü Kasım Akdeniz, 2017 yılının başında hayata geçirdikleri karekodlu çek uygulaması ile üretilen karekodlu çek rapor sayısının 2-3 binlerden bugün 200 bine ulaştığını söyledi. Bloomberg HT televizyonunda Finansal Teknoloji programına katılan Akdeniz, karekodlu çek raporu ile kişinin çek ödeme performansını ölçmenin mümkün olduğunu belirterek, önce bu nedenle çekle mal satan kişilere çok güçlü bir şekilde karekodlu çek raporu almadan çek kabul etmemelerini ya da kabul etme kararını elde edecekleri bilgiye göre vermelerini önerdiğini belirtti. 2013-2014 yıllarında çek raporlarını ve risk raporlarını hayata geçirdiklerini, çek raporları kişinin çek ödeme performansını, risk raporlarının ise kişinin banka kredilerini ödeme performansını gösterdiğini söyledi.

 

 'AYDA 200 BİN KAREKODLU ÇEK RAPORU ÜRETİLİYOR'

Risk raporları tarafının yoğun bir şekilde kullanıldığını ama çek raporları tarafının çok yoğun kullanılmadığını belirten Akdeniz, "Çünkü çekin çalışma şekli içerisinde muvafakat almak pek mümkün olmadı. Bu nedenle 2016 yılında Ticaret Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve TOBB ile yoğun olarak çalışarak karekodlu çek uygulamasına ilişkin bir çalışma yaptık. Buna göre bütün çekler karekodlu hale geldi. Elinde çek bulunduran kişi bu karekodu okutarak keşidecinin yasada tanımlı bazı bilgilerine erişebilecek. Dolayısıyla bir kişi çeki eline aldığında ve karekodu okuttuğunda her hangi bir muvafakata gerek olmaksızın keşideci ile bilgilere ulaşabiliyor. Sistemin güvenli bir şekilde çalışması için zorunlu olan alacaklının, borçlunun geçmiş çek ödeme performansını görebilme imkanı sağlanmış oldu" diye konuştu. Sistemin 2017 yılının başından bu yana hayata geçirildiğini hatırlatan Akdeniz, üretilen karekodlu çek rapor sayısının aylık 2-3 binlerden bugün 200 bine ulaştığını söyledi. "Bu işin tavanı aylık 8 milyon" diyen Akdeniz, çekle yapılan her ödemede karekodlu çek raporunun alınıp, mutlaka incelenmesi gerektiğinin altın çizdi. Alacaklının, vadeli bir mal satışının karşı tarafa bir kredi açmak olduğunu ve gelecekte yapılacak her bir ödemede olduğu gibi bunun da bir risk taşıdığını kaydeden Akdeniz, böyle bir riskin mutlaka ölçümlenip yönetilmesi gerektiğini, karekodlu çekin de bunun için son derece uygun ve pratik olduğunu sözlerine ekledi.

'1.6 MİLYAR İŞLEM DİJİTAL ORTAMDA GERÇEKLEŞİYOR'

Her ay karşılıksız çek keşide eden kişileri analiz ettiklerini belirten Akdeniz, "Bu analizlerin hepsinde ortak olan bir şey var. Karşılıksız çek keşide eden kişiler geçmişte de aynı eylemi yapmışlar. Dolayısıyla alacaklı bu çeki alırken karekodlu çek raporunu almış olsaydı çekini aldığı kişinin geçmişte buna benzer çeklerinin ödenmediğini görüp, önemlini almış olacaktı" dedi. Akdeniz, bu nedenle çekle mal satan kişilere çok güçlü bir şekilde karekodlu çek raporu almadan çek kabul etmemelerini ya da kabul etme kararını elde edecekleri bilgiye göre vermelerini önerdiğini belirtti. Karekodlu çek raporu sistemi ile çekin bankanın kayıtlarında olup olmadığını da kontrol edildiğini kaydeden Akdeniz, sistemin sahteciliği de engellediğini söyledi. KKB olarak yılda 1.6 milyar işlem yaptıklarını kaydeden Akdeniz, bütün bu işlemin dijital ortamda gerçekleştiğini vurguladı. Bu durumun işlemelerin hem hızlı, hem güvenli, hem de maliyetinin oldukça uygun olması sonucunu doğurduğunu belirten Akdeniz, karekodlu çek raporu almanın ücretinin sadece 60 kuruş olduğunu söyledi.

Özellikle KOBİ'lerin çek yoluyla piyasadan vadeli bir finansman sağlamasının söz konusu olduğunu belirten Kasım Akdeniz, Türkiye'de 500'in üzerinde çek keşide eden, 500 bine yakın da mallarını çek karşılığı satan çek alıcısı olduğunu söyledi. Türkiye'de yılda ortalama 20 milyon adet çek keşide edildiğini, bunların toplam tutarının da 1 trilyon liraya yakın olduğunun altın çizen Akdeniz, çeklerin bir nakit gibi elden ele dolaştığını, bir çekin ortalama el değiştirme adedinin 5 olduğunu belirtti. Akdeniz, dolayısıyla yılda 100 milyona yakın işlemin çekle döndüğünü, çekin reel sektör için son derece önemli odluğunu ifade etti.

'HER 100 ÇEKTEN 2'SİNİN ARKASI YAZILIYOR'

Çek kullanımının 2010 yılında önceki yıllara göre yaklaşık yüzde 20 daha aşağıda olduğunu bilgisini veren Akdeniz, bunun biraz da ticari faaliyetin trend olarak biraz daralmasından kaynaklandığını kaydetti. Akdeniz, her 100 çekten sadece 2'sinin arkasının yazıldığını, bu oranın yüzde 5'lerden bu seviyelere düştüğünün altın çizdi. Akdeniz, "Arkası yazılan çeklerin de sonradan ödendiğini düşünürsek, neredeyse her 100 çekin 99 tanesi zaman içerisinde ödeniyor" dedi.

'ÖNEMLİ OLAN BİLGİ ASİMETİRİSİNİ KALDURACAK SİSTEMLER KURMAK'

Önemli olan reel sektörün bu şekilde bir birini kredilendirmesini daha güvenli hale getirmek için keşideci ile alacaklı arasındaki bilgi asimetrisini ortadan kaldıracak sistemler kurmak olduğunun altını çizen Akdeniz, 2012 yılından bu yana bu konu üzerinde yoğun olarak çalıştıklarını söyledi. Reel sektörün bu şekilde birbirini kredilendirmesinin önemli olduğunu vurgulayan Akdeniz, "Bu ne kadar yaygınlaşırsa ekonominin krizlere karşı olan kırılganlığı azalıyor" dedi.

'KARŞILIKSIZ ÇEK SAYISI HAPİS CEZASI İLE DEĞİL BÜYÜME ORANINDAN ETKİLENİYOR'

Karşılıksız çek oranlarının hapis cezasından etkilenmediğinin altın çizen Akdeniz, "Tamamen ekonomik iklim içerisinde gerçekleşen bir olay. Hiç kimse hapis cezası var ya da yok diye çekini ödeme ya da ödemem yoluna gitmiyor.  2011 yılına kadar hapis cezası vardı. Karşılıksız çeklerin en yüksek olduğu dönem yüzde 10 ile 2008-2009 ki o dönem hapis cezası vardı. Benim fikrim ekonomik büyüme arttığında karşılıksız çek oranı artıyor, ekonomik daralma dönemlerinde artıyor" diye konuştu.