Advertisement
HABERLER ABONE OL

2019 yılında dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında yaşlanan ticaret gerilimi ve artan global riskler ile yaşanan yavaşlama eğilimine küresel merkez bankaları faiz indirimine giderek kalkan sağlamaya çalışmıştı. Yıl sonuna yaklaşırken bankaların para politikalarının gevşemeden duraksamaya geçtiği görülüyor. 

Yeni Zelanda Merkez Bankası'nın (RBNZ) Çarşamba günü faiz indirim beklentilerine karşılık herhangi bir değişiklik yapılmaması yönündeki  sürpriz hamlesi, Fed'in Ekim sonundaki toplantıda indirime gitmesinin ardından bir süre faiz değişikliğine gitmeyeceğini işaret etmesi ve Avustralya Merkez Bankası'nın (RBA) da geçtiğimiz hafta gösterge faizi sabit bırakması küresel merkez bankalarının gevşeme yönündeki para politikalarının duraklama dönemine girdiğini gösteriyor.

Bu merkez bankalarının tümü 2019 yılı içinde 75 baz puan faiz indiriminde bulunmuştu. 

 

 ABD Merkez Bankası (Fed), üst üste üçüncü kez faiz indirimine giderken, analistler, ticaret anlaşmasına dair olumlu sinyallerin artmasıyla Fed'i yılın geri kalanında beklemeye yönelebileceği öngörüsünde bulunuyor.

Analistler, Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) Ekim sonundaki politika toplantısından sonra açıkladığı sonuç metninde "faizlerin seviyesi için uygun politikanın belirleneceği" ifadesinin, makroekonomik verilerde önemli bir bozulma olmadığı sürece bir faiz indirimlerine ara verileceği sinyali olduğunu değerlendiriyor.

ABD'de tarım dışı istihdam ve ISM imalat dışı endeks verilerinin beklentilerin oldukça üzerinde gelmesi, piyasada faiz indirimlerinin kesintiye uğrayacağı öngörüsünü güçlendiriyor.

Faiz artırımı konusunda aceleci olmayacaklarını belirten Fed Başkanı Powell, "Faiz artırmamız için enflasyonda ciddi bir yükselişi görmemiz gerekiyor" ifadesini kullanmıştı.

Bloomberg'e göre, Fed’in 11 Aralık’taki bir sonraki toplantısında gösterge faizde değişiklik yapılmaması beklentisi yüzde 93.3 iken, 25 baz puanlık faiz indirimine gidilerek yüzde 1.25-1.50 aralığına inilmesi olasılığı yüzde 6.7 olarak öngörülüyor.

RBA, 4 Haziran tarihli toplantısında 3 yılın ardından ilk kez faiz indirimine gitmiş ve gösterge faizi yüzde 1.25'e çekmişti.

Ardından banka Temmuz ayında tekrar 25 baz puanlık indirimle beklentilere paralel olarak faizi yüzde 1 seviyesine düşürdü. Ağustos ve Eylül aylarında, faiz değiştirilmeyerek rekor düşük yüzde 1 seviyesinde bırakıldı.

Ekim’de tekrar 25 baz puanlık indirimle faiz yüzde 0.75 seviyesine çekildi. En son toplantıda ise RBA beklentiler doğrultusunda gösterge faizi değiştirmeyerek yüzde 0.75 seviyesinde sabit bıraktı ve Haziran ayından bu yana gerçekleştirdiği üç faiz indiriminin etkisini gözlemeye başladı.

RBNZ ise Mayıs ayında faizleri düşürmeye başlamıştı.

Çarşamba günü  alınan son para politikası kararında ise, ek parasal gevşemeye gitmeden, önceki faiz indirimlerinin sonuçlarını görmek istedikleri bildirildi ve faiz oranı, indirim beklentilerine karşılık sabit bırakıldı.

 

İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Hisse Senetleri ve Türev Müdürü Şant Manukyan konuya ilişkin, “Bütün bu merkez bankalarının temel açıklamalarına baktığımızda 2008 sonrası faiz indirimlerinden farklı olarak ‘resesyon nedeniyle indirim’ değil, özellikle Asya’daki Çin’e bağımlı ülkeler açısından ya global riskler ön plana çıkarken, Amerika tarafından  bakıldığında global riskler ve enflasyonun düşük olmasından kaynaklanan bir ‘mid-cycle’ olarak tabir edilen ara döngülsel indirim süreci gerçekleşti.  

Bu indirimler resesyonla mücadeleye yönelik indirimler değil olası risklerin etkisini azaltmak için yapılmış indirimlerdi. Dolayısıyla nasıl etkisi olacağını gözlemlemek adına en azından bir noktada durup beklemeye geçmeleri bekleniyor.

Faiz indirmleri genellikle finansal piyasalarda hemen fiyatlanıyor gibi görünse de reel ekonomi tarafından biraz gecikmeli olarak  fiyatlanır dolayısıyla merkez bankaları beklemeye geçerek etkileri görmek istiyorlar” şeklinde görüş bildirdi.

Faiz indirimlerinde duraklama dönemi mi geldi?

Manukyan küresel merkez bankalarının faiz indirimlerine devam etme ya da etmeme yönünde gelecek dönem için olası pozisyonlanmalarını şöyle değerlendirdi, “Fed’in açıklamasına baktığımızda enflasyon yüzde 2’nin üzerine çıksa dahi belli bir süre için sabır göstermeye yönelik açıklama yaptılar. Dolayısıyla ticaret anlaşmasının ilk aşama anlaşması gibi bazı risklerortadan kalksa bile  merkez bankaları ekonomilerin biraz ısınmasını çarkların biraz hızlı dönmesini görmek istiyorlar. O süreye kadar biraz bekleyebilirler. Arada çok öngörülemeyen bazı gelişmeler olursa  faiz artırımı ile müdahale etmek isteyebilirler, ama şu görünümde Fed dahil olmak üzere herhangi bir anomali görülmediği süreeceenflasyonun biraz iki seviyesine çıkması dahil beklemeyi tercih edecekler.”

 

Kıvılcım Harika Ertunç