Pandemi sonrası yeşil toparlanma nasıl olacak?
Yeşil tahviller, yatırımcı gruplarının rolü ve istihdam olanakları yeşil toparlanmayı nasıl şekillendirecek? Yeşil toparlanma fikri gerçeklerle örtüşüyor mu?
Koronavirüsün ekonomileri can damarından vurmasıyla birlikte neredeyse tüm ülkeler hasarların onarımı için canlandırma paketleri açıkladılar. Normal zamanda bu boyutlarda bir parasal genişlemeyi meşrulaştırmak mümkün değilken, ekonominin durma noktasına gelmesiyle hükümetler ve merkez bankaları tüm siyasi ve ekonomik imkanlarını çarkların durmaması için harekete geçirebildiler. Asıl önemli olansa bu genişlemenin nasıl yönlendirileceği.
Bazı yatırımcılar bu kadar büyük bir kaynak kullanma meşruiyeti yakalanmışken bunun ‘Yeşil Dönüşüm’ü başlatmak için kullanılması gerektiğini düşünüyor. Haziran ayı başında, Principles for Responsible Investment, Ceres, Investor Group on Climate Change gibi yatırımcı ağlarının da içinde bulunduğu 109 yatırımcı tarafından AB’ye bir mektup yazılarak komisyonun yeşil toparlanma planını kabul etmeleri ve ülkelerin kendi stratejilerini belirlemeleri gerektiği tavsiye edilmişti.
Uluslararası Enerji Ajansı da koronavirüs sonrası temiz enerji yatırımlarının toparlanmada istihdamı destekleyerek önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyor. 2050’deki sıfır karbon hedeflerine ulaşmak içinse özel sektör ve kamunun beraber hareket ederek büyük bir çaba harcaması gerektiğinin altını çiziyorlar.
Yeşil Tahviller ile Sürdürülebilirliğin Finansmanı
İklim ve çevre projelerinin finansmanı için ihraç edilen yeşil tahvillerin de bütünsel bir yeşil toparlanmada önemli rol oynaması bekleniyor. Climate Bonds Initiative’in verilerine göre 2019’da ihraç edilen yeşil tahviller 257 milyar dolar gibi bir büyüklüğe ulaşıyor, 2020 yılında ise bu tahvillerin 350 milyar dolar seviyelerine ulaşacağı tahmin ediliyor. Açıklanan teşvik miktarlarıyla karşılaştırıldığında bu rakam aslında son derece küçük bir meblağ olarak kalıyor.
Serbest ESG fonu yöneticisi Christopher Wigley ile konuştuğumuzda pandemi sürecinde 70 milyar dolar büyüklüğünde, koronavirüsün etkileriyle mücadeleyi amaçlayan, tahvil ihracı hesapladıklarını ve ihraç edilen bu tahvillerin Uluslararası Sermaye Piyasaları Birliğinin yayınladığı sosyal ve sürdürülebilir tahvil prensipleriyle %60 uyumluluk içerisinde bulunduğunu ifade etti.
“Bunun anlamı, sağlanan finansmanın sağlık, çevre, sürdürülebilir altyapı ve istihdam olanakları için kullanılarak toparlanmayı destekleyeceği” diyen Wigley, AB’nin yeşil toparlanma stratejisi hakkındaysa “Ülkeler için iyi bir örnek teşkil ediyor ve iyi bir model sunuyor” yorumunda bulundu.
AB ve Yatırımcılar Öncülüğünde Yeşil Dönüşüm
AB’nin yeşil dönüşümdeki öncü rolü özel sektör ve kamu iş birliği ekseninde şekilleniyor. AB ekonomik ve siyasi kaynaklarını direkt olarak kullanmanın yanında, özel sektörün de önünü açacak şekilde, dönüşümün şirketler tarafından desteklenmesini sağlayabilecek bir hukuki çerçeve oluşturulması üzerinde yoğunlaşıyor.
Özel girişimlerin bu dönüşümün bir parçası olmasındaysa yatırımcılar ve hissedarların da uzun vadeli sürdürülebilir hedefleri düşünerek aldıkları pozisyonlar önem kazanıyor.
Hissedarlar ile yatırımcıların rolü ve pandemi sonrası yeşil dönüşüm konularında sorularımızı cevaplayan Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans İnisiyatifi Başkanı Eric Usher ise hissedarların bu dönüşümde önemli bir rol oynayacağını düşünüyor.
“Tabi ki de hissedarların ve yatırımcıların bu dönüşümde önemli bir rolü var” diyen Usher, “Çeşitli gruplar veya tekil yatırımcılar tarafından yapılan açıklamalarda pandemi sonrası toparlanmaya yapılan vurgu genellikle ekonomiyi yeni bir felakete sürüklemeyecek sürdürülebilir bir toparlanma istendiği yönünde” diye ekliyor.
Ne kadar çok yeşil toparlanma hakkında konuşulsa da, Usher canlandırma paketlerinin ne kadarlık bir kısmının sürdürülebilir yatırımlar için kullanılacağının ölçülmesinin zor bir görev olduğunu düşünüyor. Şu ana kadar açıklanan desteklerin büyük bölümünün piyasaların devamlılığı için devreye sokulduğunu söyleyen Usher, “Desteklerin ne kadarının piyasaların açık tutulması için kullanılacağı, ne kadarının sürdürülebilir ve uzun vadeli hedefler için kullanılacağını ayırmanın çok güç” olduğunun altını çiziyor.
Sürdürülebilir Altyapının Kurulumu ve İstihdam Olanakları
UEA Başkanı Fatih Birol ajansın sitesinde yayınladığı bir yazısında, enerji sektöründe güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak altyapı yatırımlarıyla istihdam olanakları sağlanabileceğini belirtiyor. “Karbon salınımını azaltarak ekonomik büyüme yakalamak gerçekçi” diyen Birol bunun çok uzun zamandan beri yaşandığını ve örnek teşkil ettiğini söylüyor.
UNEPFI Başkanı Eric Usher ise yeşil toparlanmanın beklenildiği kadar büyük bir istihdam yaratamayabileceğini belirtiyor.
Beklentilerin ikinci dünya savaşı sonrası toparlanma ile koronavirüs sonrası toparlanma arasında bir paralellik kurulması sonucu şekillendiğini belirten Usher, “İkinci dünya savaşı sonrasında sıfırdan bir altyapı kuruldu, şu an ise halihazırda kurulu ve çevre dostu olmayan bir altyapıya sahibiz, bunu yıkmak elbette daha zor olacaktır” dedi.
Erol Oytun ERCAN