Sanayiciler 'değerinde kur' istiyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun yılın son enflasyon raporu sunumunda yaptığı cari fazla vurgusu tartışılmaya devam ediyor. Bloomberg HT'ye söz konusu söylemi değerlendiren sanayiciler rekabetçi kur yerine 'değerinde kur'un kendi faaliyetleri için daha uygun bir ortam yarattığına dikkat çekti.
CEMRE NUR KARACA
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun yılın son enflasyon raporu sunumunda cari denge vurgusunu sanayi sektörü temsilcileri değerlendirdi.
Sanayi sektörü temsilcileri ihracata dayalı büyümenin olumlu olduğunu ancak yüksek kurun hammadde maliyetlerini arttırdığını bunun da enflasyonist bir baskı oluşturduğunu söyledi.
Bloomberg HT'ye konuşan iş insanları cari fazla vurgusu ve kurdaki gelişmeleri değerlendirdi.
“Rekabetçi kur değil değerinde değerinde kur istiyoruz”
Döviz kurunun ihracata olumlu katkıları olsa da fiyat istikrarının çok daha önemli olduğunu söyleyen Mobilya Dernekleri Federasyonu Başkanı Ahmet Güleç (MOSFED), “Kurun bu şekilde yükselmesi ve düşmesi çok büyük istikrarsızlık oluşturuyor. Rekabetçi kur değil değerinde kur olmasını istiyoruz. Kurun yükselmesi veya kurdaki oynaklık biz sanayiciler için olumsuzluk yaratıyor. Değerinde olan bir kur ne düşük bir kur olur ne de yüksek bir kur olur. Dolayısı ile değerinde ve istikrarlı bir kur taraftarıyız.” dedi.
“Hammaddenin temini ve enflasyonu bizim en büyük sıkıntılarımızdan biri. Mobilyacılar olarak normal hammadde fiyatlarının üzerinde zamlarla karşılaştık." diyen Güleç "Bu zamlarla dünyayla rekabetimiz de çok zor. Özellikle doğalgaza gelen yüzde 48’lik zam maliyetleri daha da yukarıya yükseltti. Her ne kadar dünyada da enerji maliyetleri artsa da bu şekilde sanayiye gelen zamlar ciddi anlamda üretimimizi ve rekabet gücümüzü zayıflatıyor." diye konuştu
“Yüksek kur enflasyon ve maliyet artışlarını da beraberinde getiriyor”
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, cari açığın Türkiye ekonomisinde enflasyon artışını tetikleyen unsurların başında geldiğini belirterek, “Pandemi ile birlikte küresel tedarik zincirinde yaşanan değişimler cari açığı kalıcı olarak azaltma noktasında ülkemize önemli fırsatlar sunmaktadır. Kurdaki artışın desteğiyle ihracat tarafında pozitif gelişmeler yaşansa da, yüksek kur enflasyon ve maliyet artışlarını da beraberinde getirmektedir. Bu noktada cari fazlanın sürdürülebilir olması için temelinde yüksek katma değer ve ileri teknoloji ürünlerin olduğu üretim ekonomisinin daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Ülkemizin hedeflediği denge noktasına ulaşabilmesi için bir an evvel kur-enflasyon sarmalından kurtulmamız gerekiyor. Bunun için de kapsamlı reform adımlarına ihtiyacımız var.” diye konuştu.
“Girdilerin tamamı ithal olduğu için döviz kurundaki artışlar maliyetlere yansıyor”
Tezmaksan Genel Müdürü Hakan Aydoğdu, “Özellikle takım tezgahlarının kullanıldığı sanayide, örneğin savunma sanayi, beyaz eşya ve otomotiv yan sanayi gibi sektörlerin ana girdi maddeleri hep ithal. Bu girdilerin tamamı ithal olduğu için döviz kurundaki artışlar maliyetlere de fiyat artışı olarak yansıyor. Dolardaki artış maliyetlere yansıdığında iç piyasadaki fiyatlarda artıyor. Bu da enflasyonist bir baskı oluşturuyor. İthalata dayalı ihracat yapılıyor. Makina malzeme fiyatlarının artışından dolayı makina fiyatları artıyor. Türkiye’ye getirirken zaten ürünler zamlı geliyor. Malın maliyetinde yüzde 3 olan navlun fiyatları da yüzde 20-30 oranında arttı. Bu yıl tahmin edilen takım tezgahları üretim miktarı yıllık 57 milyar dolar civarındaydı. Bu yıl ise yıl sonuna kadar 67 milyar dolara yükseleceği tahmin ediliyor. Burada adetsel bir artış değil maliyet artışından söz ediliyor. Dolayısıyla dünyada bile enflasyon yaratmış bu ürünler Türkiye’de de enflasyon yaratamaz demek çok doğru olmaz.” dedi
“İhracata dayalı büyümenin en doğru büyüme modeli”
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Hadi Karasu, “İhracata dayalı büyümenin en doğru büyüme modeli olduğunu yıllardır dile getiriyoruz. Enflasyonu düşürmek için bir çok farklı iktisadi model var. Merkez bankasının seçtiği bu yol zor ama kalıcı olanı. İhracatta cari açığı düşürerek ithalatın önünü kesip ihracatın önünü açarak ve bunu da reel yani üretim ekonomisiyle yapıyor olmak uzun vadede enflasyonu ve döviz kurunu düşürür. Bir sanayici olarak bize göre doğru olan yöntem budur. İhracatçı olarak yüksek döviz kurunu isteriz ancak bizim için en önemlisi istikrarlı döviz kuru. Tüm maliyetleri dövize göre ayarlamak zorunda kalıyoruz. O sebeple bizler için istikrarlı döviz kuru son derece önemli.” açıklamalarında bulundu
"Döviz kuru bizim beklentimizin çok üzerinde seyrediyor"
Türkiye Mobilya ve Yatak Sanayicileri Derneği (MOYSAD) Kurucu Üyesi Davut Doğan İhracata yönelik adımların doğru olduğunu ancak hammadde ithalatçısı olan sektörler için döviz kurunun da bir risk olduğunu söylerek sözlerine şöyle devam etti; "Döviz kuru bizim beklentimizin çok üzerinde seyrediyor. Döviz arttıkça ülke olarak fakirleşiyoruz. Ancak bize göre döviz artışı enflasyon oranında olması lazım. Enflasyon üzerindeki bir döviz artışı bütün dengeleri bozar. İhracat tarafına baktığımızda ise çok ciddi bir artış var bu da pozitif tarafı. Ancak bunun dengeli olması lazım. İhracatta bir yandan para kazanırken bir yandan da hammadde ithal ediyoruz. Yani kazancımızı yitirmiş oluyoruz. Son yapılan faiz inidirimi de bir yandan sanayici için iyi oldu. Kamu bankalarının konut kredilerindeki inidirmi de sistemi dengelemiş oldu."