Advertisement
HABERLER ABONE OL

TÜRKONFED, "Yeşil Dönüşümde Riskler, Fırstalar ve Beklentiler" raporunu tanıttı.

Raporun tanıtım toplantısında konuşan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, “Yeşil dönüşüm; her bir halkasını insanların, kurumların ve politika yapıcıların oluşturduğu sağlam bir zincirin oluşmasına bağlı. Bu zincirin en önemli halkalarından birini de KOBİ’lerimiz oluşturuyor. KOBİ'lerin dönüşümü olmadan yeşil dönüşümün sağlanması mümkün değil. Bu doğrultuda iklim politikası tasarımına KOBİ'ler de dahil olmak üzere daha tabana yayılmış bir yaklaşımı içeren stratejilerin dahil edilmesinin yanı sıra KOBİ'lerin ihtiyaç ve beklentilerinin belirlenmesine yönelik çalışma gruplarının ve iş birliklerinin oluşturulması da büyük önem taşıyor” dedi.

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Üyesi ve Yeşil Dönüşüm Komisyonu Başkanı Onur Ünlü de yeşil dönüşüm perspektifi ve KOBİ’ler için yeşil dönüşümün önemi hakkında bilgi verirken, düşük karbon ekonomisine geçiş için yol haritasının da detaylarını paylaştı.

Her üç şirketten ikisi AYM’yi fırsat olarak görüyor

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Konrad-Adenauer-Stiftung (KAS) Derneği Türkiye Temsilciliği, Akbank ile İç Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonunun (İÇASİFED) desteğiyle düzenlenen "Yeşil Dönüşüm Zirvesi" önesinde tanıtılan rapora göre, sanayi sektöründeki firmaların yüzde 64’ü AB’ye ihracat gerçekleştirirken, yüzde 18’i ise cirosunun yaklaşık yarısından fazlasını AB marketinden sağladığını belirtti. Tarım sektörü firmalarının yüzde 27’si AB’ye ihracat yaparken, bu oran hizmet sektöründe yüzde 9 olarak belirlendi.

Ankette firmalara Avrupa Yeşil Mutabakatı’na (AYM) yönelik değerlendirmeleri soruldu.

Firmaların yüzde 65’i AYM’yi fırsat olarak değerlendirirken, risk olarak görenlerin oranı yüzde 8 oldu.

İşletmelerin bu süreçte fırsat olarak gördüğü alanlar; ‘büyük pazarlara erişim ve/veya maliyet avantajları’, ‘yeni iş fırsatları’, ‘finansman ve teknik yardımın sağlanması’, ‘AB ile dış ticaret’ ve ‘Türkiye’ye ilişkin coğrafi fırsatlar’ olarak sıralandı.

KOBİ’lerin risk olarak gördüğü unsurlarda ise ‘bilgi ve farkındalık eksikliği’, ‘yetersiz insan sermayesi’, ‘rekabetçilik kaybı’, ‘finansman’ ile ‘teşvik ve desteklere ilişkin kurumsal yapıdaki sorunlar’ ön plana çıktı.

Çalıştay kapsamında yeşil üretim süreçlerine geçişte firmaların farklı paydaşlardan (kamu, STK, büyük şirketler) spesifik beklentileri de soruldu.

Bu doğrultuda ‘firmalar düzeyinde farkındalığın artırılması ve bilgi paylaşımı’, ‘teşvik ve regülasyon’, ‘finansman’ ve ‘eğitim’ başlıkları belirlendi.

En çok danışmanlığa ihtiyaç duyuluyor

Şirketler, ankette yeşil dönüşüm sürecindeki en büyük ihtiyaçlarını da belirtti. Buna göre firmaların yaklaşık yüzde 40’ı danışmanlık, yüzde 39’u ise finansman olanakları ile ilgili bilgi ve tavsiyeye ihtiyaç duyuyor. Yeşil üretim süreçlerine geçişte en çok yardım sağlayacak bir diğer faktör ise yüzde 24 ile devlet teşvikleri ve hibe yardımları oldu.

Ankete katılan firmaların yüzde 77’si karbon ayak izini ölçtürmediğini belirtti. Bu oran sanayide yüzde 72 olurken, hizmetlerde ise yüzde 83’e yükseldi. Karbon ayak izini ölçtüren firmaların yaklaşık yarısı, 250 ve üstü olan büyük ölçekte firmalar oldu.

AYM kapsamında en çok gündeme gelen konuların başında gelen Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nın (SKDM) KOBİ’lerin de radarına girdiği görüldü. Firmaların yüzde 49’u SKDM’den etkileneceğini, yüzde 28’i etkilenmeyeceğini, yüzde 20’si ise fikrinin olmadığını ifade etti.

Öte yandan AYM’ye uyum sürecinde KOBİ’ler kapsamında öne çıkan kaynak verimliliği konusunda işletmelerin henüz yolun başında olduğu görüldü. Firmaların yüzde 19’unun son iki yılda bu alanda hiçbir yatırım yapmadığı görülürken, yaklaşık yüzde 49’unun ise cirolarının yüzde 5’inden az bir kısmını bu alana ayırdığı saptandı. Firmaların yüzde 17’si ise bu süreçte hibe, banka, finansman kuruluşları, iş dünyası örgütleri gibi dış desteklere başvurduğunu söyledi. Firmalar tarafından en çok uygulanan kaynak verimliliği aksiyonları; enerji tasarrufu ve enerji verimliliği, atıkların minimize edilmesi ve su tasarrufu olarak sıralandı. Bununla birlikte sanayi sektöründeki firmaların yüzde 43’ü, hizmet sektörü firmalarının ise yüzde 38’i önümüzdeki iki yıl içinde yenilenebilir enerji kullanımını artırmayı planladığını belirtti.

Emisyonlarda güçlü artış

Türkiye’de 2020 yılında kişi başı emisyon miktarının 6,3 ton olarak kaydedildiği belirtilirken, sera gazı emisyonlarındaki güçlü artışa dikkat çekildi. Buna göre 1990-2019 döneminde sera gazı emisyon düzeyi tüm OECD ülkeleri toplamı göz önüne alındığında neredeyse sabit kalırken, Türkiye’nin sera gazı emisyonları aynı dönemde yüzde 157 arttı. Bu artışa rağmen Türkiye’nin tarihsel olarak küresel emisyonların yüzde 1 gibi çok düşük bir kısmından sorumlu olduğu da ifade edildi.

Yeşil dönüşüm sürecinin emisyonları azaltmanın yanı sıra KOBİ’lerin global pazarlardaki rekabetlerini sürdürebilmeleri için de öncelikli bir konu olduğuna dikkat çekilen raporda, düşük karbon ekonomisine geçiş için yol haritası sunuldu. Emisyon kapsamları hakkında detaylı bilgi verilen haritada; ‘hazırlık aşaması’, ‘enerji ve kaynak tasarrufu’, ‘enerji ve kaynak verimliliği’, ‘enerji dönüşümü’, ‘yenilenebilir enerji’, ‘izleme ve kontrol’ aşamaları anlatıldı. Raporun bu bölümünde ayrıca emisyon azaltım süreci ve bu alanda gelişen yeni teknolojilere de yer verildi.