Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Stoltenberg, yeni stratejik konseptin kabul edildiğini açıkladı

Stoltenberg yeni stratejik konseptin kabul edildiğini açıkladı

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İspanya'nın başkenti Madrid'de devam eden 32. NATO Zirvesi'nde yeni stratejik konseptin kabul edildiğini açıkladı.

Giriş: 29 Haziran 2022, Çarşamba 18:41
Güncelleme: 29 Haziran 2022, Çarşamba 18:48

Basın toplantısı düzenleyen Stoltenberg, "Rusya, 2010’daki stratejik konseptte dış ortak iken şimdi direkt tehdit olarak tanımlanıyor." dedi.

Madrid Stratejik Konsepti'nin Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en kötü döneminde kabul edildiğini vurgulayan Stoltenberg, "Rusya, Avrupa'da barışı yıktı. NATO olarak doğu kanadımızdaki mevcudiyetimizi güçlendireceğiz ve birliklerimizi önceden belirlenmiş birimler ve yeni kapasitelere dönüştüreceğiz." şeklinde konuştu.

Yeni stratejik konseptin Rusya'nın artık daha ciddi ve direkt bir tehdit olduğunu açık bir şekilde ortaya koyduğunu kaydeden NATO Genel Sekreteri, "NATO, Soğuk Savaş döneminden bu yana ilk defa bu tip bir plan kabul ediyor. Bu, güvenlik açısından bir dönüm noktasıdır. 2010'da Lizbon'da kabul edilen stratejik konseptten çok daha farklı." dedi.

"Liderler Ukrayna'ya çok güçlü bir destek mesajı gönderdiler. Ukrayna'ya daha fazla askeri malzeme, silah ve ağır silah gönderilecek." diyen Stoltenberg, "NATO'nun Ukrayna'ya ekonomik ve askeri yardımlarının devam edeceğini, güçlü ve bağımsız bir Ukrayna'ya olan desteklerini bu şekilde gösterdiklerini" söyledi.

Stoltenberg, Almanya, Norveç gibi bazı ülkelerin Ukrayna'ya yeni askeri malzeme ve silah göndereceğini açıkladığını, diğer ülkelerin de benzer kararlar alacaklarını ifade etti.

NATO Genel Sekreteri, "Uzun bir savaş için hazırlıklı olmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.

Finlandiya ve İsveç'in NATO üyelik başvurularına ilişkin endişeleri olan Türkiye'nin dün bu ülkelerle birlikte imzaladığı üçlü muhtıraya da atıfta bulunan Stoltenberg, "Türkiye, Finlandiya, İsveç ve NATO için iyi bir anlaşma. Çabalarından dolayı teşekkür ediyorum. Tüm müttefiklerimizi savunmaya hazırız. Buna Finlandiya ve İsveç de dahil." açıklamasında bulundu.

Stoltenberg, "NATO'nun kapılarının açık olmaya devam ettiğini" vurguladı.

Rusya en büyük tehdit olarak kabul edildi

NATO'nun yeni Stratejik Konsept belgesinde Rusya'ya ilişkin şu ifadeler yer aldı:

"Rusya, müttefiklerin güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdittir. Zorlama, yıkma, saldırganlık ve ilhak yoluyla etki ve doğrudan kontrol alanları oluşturmaya çalışıyor." değerlendirmesine yer verilen belgede Rusya'nın bu amaçlarına ulaşmak için NATO müttefiklerine ve ortaklarına karşı geleneksel yöntemlerin yanı sıra siber ve hibrit araçlar kullandığı kaydedildi.

Belgede "NATO çatışma istemiyor ve Rusya için hiçbir tehdit oluşturmuyor. Rusya'nın tehditlerine ve düşmanca eylemlerine birleşik ve sorumlu bir şekilde yanıt vermeye devam edeceğiz. Ancak, riskleri yönetmek ve azaltmak için Moskova ile iletişim kanallarını açık tutmaya istekliyiz." ifadelerine yer verildi.

Avrupa-Atlantik bölgesinde ve NATO ile Rusya arasında istikrar ve öngörülebilirlik istendiğine işaret edilen belgede, "İlişkimizdeki herhangi bir değişiklik, Rusya'nın saldırgan davranışlarını durdurmasına, uluslararası hukuka tam olarak uymasına bağlıdır." ifadesi kullanıldı.

Çin ilk kez tehdit olarak sınıflandırıldı

Yeni Stratejik Konsept belgesinde Çin'e ilk kez yer verilerek, "Çin'in hırsları ve zorlayıcı politikaları, çıkarlarımıza, güvenliğimize ve değerlerimize meydan okuyor. Çin küresel ayak izini ve proje gücünü artırmak için geniş bir yelpazede siyasi, ekonomik ve askeri araçlar kullanırken, stratejisi, niyetleri ve askeri birikimi hakkında belirsizliğini koruyor." değerlendirmesi yapıldı.

Çin'in kötü niyetli hibrit ve siber operasyonları, çatışmacı söylemi, dezenformasyonuyla müttefikleri hedef aldığının belirtildiği belgede, böylece NATO'nun güvenliğine zarar verdiği vurgulandı.

Belgede şunlar kaydedildi:

"Çin, kilit teknolojik ve endüstriyel sektörleri, kritik altyapıyı ve stratejik malzemeleri ve tedarik zincirlerini kontrol etmeye çalışıyor. Ekonomik gücünü stratejik bağımlılıklar yaratmak ve etkisini artırmak için kullanıyor. Uzay, siber ve denizcilik alanları da dahil olmak üzere, kurallara dayalı uluslararası düzeni yıkmaya çalışıyor. Çin ile Rusya arasında derinleşen stratejik ortaklık ve

kurallara dayalı uluslararası düzenin altını oymak için karşılıklı olarak güçlendirici girişimleri, değerlerimize ve çıkarlarımıza aykırıdır."

Çin ile diyalog kanallarının açık olduğunun belirtildiği belgede, "İttifak'ın güvenlik çıkarlarını korumak amacıyla karşılıklı şeffaflık oluşturmak da dahil olmak üzere, Çin ile yapıcı ilişkilere açığız." ifadesine yer verildi.

Belgede müttefiklerin Çin'den yönelen tehditlere karşı daha yüksek farkındalık ve sorumlulukla birlikte çalışacağı bildirildi.

Rusya, İran, Suriye'deki Esed rejimi, Kuzey Kore'nin nükleer ve kimyasal tehdidi

Belgede İran ve Kuzey Kore'nin nükleer ve füze programlarını geliştirmeye devam ettiği, Suriye'deki Esed rejiminin, Kuzey Kore ve Rusya'nın devlet dışı aktörlerin yanı sıra kimyasal silah kullandığına değinildi.

Çin'in de nükleer cephaneliğini hızla genişlettiği ve şeffaflıktan uzak tutum içinde olduğu kaydedildi.

Terörizm en doğrudan tehdit olarak zikredildi

Belgede terörizmin, tüm biçimleri ve tezahürleriyle NATO ülkelerinin vatandaşlarının güvenliğine ve uluslararası barış ve refaha yönelik en doğrudan asimetrik tehdit olduğuna işaret edildi.

Stratejik Konsept belgesinde şunları kaydedildi:

"Terör örgütleri müttefiklere saldırmaya veya saldırıları teşvik etmeye çalışıyor. Ağlarını genişlettiler, yeteneklerini geliştirdiler ve erişimlerini ve ölümcüllüklerini artırmak için yeni teknolojilere yatırım da yaptılar. Uluslarötesi terör ağları ve devlet destekli aktörler de dahil olmak üzere devlet dışı silahlı gruplar, saflarına katmak, harekete geçirmek ve etki alanlarını genişletmek için çatışma ve zayıf yönetişimden yararlanmaya devam ediyor."

Afrika ve Orta Doğu'daki çatışma, kırılganlık ve istikrarsızlığın NATO'nun ve ortaklarının güvenliğini doğrudan etkilediği ifade edilerek, "NATO'nun güney komşusu, özellikle Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Sahel bölgeleri, birbirine bağlı güvenlik, demografik, ekonomik ve siyasi zorluklarla karşı karşıya. Bunlar, iklim değişikliğinin, kırılgan kurumların, sağlıkla ilgili acil durumların ve gıda güvensizliğinin etkisiyle ağırlaşıyor. Bu durum, terör örgütleri de dahil olmak üzere devlet dışı silahlı grupların yayılması için verimli bir zemin sağlıyor." tespitinde bulunuldu.

Siber ve hibrit saldırılar, NATO’nun 5. Maddesi'nin uygulanmasını tetikleyebilir

Belgede, NATO’nun, uzayda ve siber uzayda etkin şekilde çalışma yeteneğini geliştireceğinin altı çizilerek, “Tek veya kümülatif bir dizi kötü amaçlı siber etkinlik veya uzaya yönelik düşmanca operasyonlar, silahlı saldırı düzeyine ulaşabilir ve NATO’yu Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 5. Maddesini uygulamaya sevk edebilir.” denildi.

Enerji güvenliğinin artırılacağına işaret edilen belgede, istikrarlı ve güvenilir enerji arzına, tedarikçilere ve kaynaklara yatırım yapılacağının altı çizildi.

Müttefiklere yönelik hibrit operasyonların silahlı saldırı düzeyine ulaşabileceği ve NATO’nun Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 5. Maddesi'ni gündeme getirmesine yol açabileceğine işaret edilen belgede, “Ortaklarımızı hibrit zorluklara karşı koymaları için desteklemeye devam edeceğiz ve AB gibi diğer ilgili aktörlerle sinerjileri en üst düzeye çıkarmaya çalışacağız.” ifadesine yer verildi.

Belgede, NATO'nun nükleer kapasitesinin temel amacının barışı korumak ve saldırganlığı caydırmak olduğu vurgulanarak şunlar kaydedildi:

“Nükleer silahlar benzersizdir. NATO'nun nükleer silah kullanmak zorunda kalabileceği koşullar son derece uzak. NATO'ya karşı herhangi bir nükleer silah kullanılması, bir çatışmanın doğasını temelden değiştirecektir. İttifak, bir düşmana kabul edilemez ve herhangi bir düşmanın elde etmeyi umabileceği faydalardan çok daha ağır basan maliyetler getirme yeteneğine ve kararlılığına sahiptir.”

NATO, krizleri ve çatışmaları öngörmek ve önlemek için çabalarını artıracak

Belgede, NATO’nun, nükleer caydırıcı misyonun güvenilirliğini, etkinliğini ve güvenliğini sağlamak için gerekli tüm adımları atacağı bildirilerek, “NATO, güvenilir caydırıcılığını sürdürmeye, stratejik iletişimini güçlendirmeye, tatbikatlarının etkinliğini artırmaya ve stratejik riskleri azaltmaya devam edecektir.” ifadesine yer verildi.

NATO’nun, kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı savunmasına yatırım yapmayı sürdüreceği belirtilen belgede, ittifakın amacının, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'nın hedefleriyle tutarlı, nükleer silahların olmadığı bir dünya için güvenlik ortamı yaratmak olduğu kaydedildi.

İttifakın, “krizleri ve çatışmaları öngörmek ve önlemek için çabalarını artıracağı” ifadesine yer verilen belgede, önlemenin, istikrara ve müttefik güvenliğine katkıda bulunmanın sürdürülebilir bir yolu olduğu vurgulandı.

NATO'nun genişlemesi “tarihi bir başarı” olarak kaydedildi

Belgede, NATO'nun genişlemesinin tarihi bir başarı olduğuna dikkat çekilerek, bu durumun, ittifakı güçlendirdiği, milyonlarca Avrupa vatandaşının güvenliğini sağladığı ve Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrara katkıda bulunduğu belirtildi.

NATO’nun açık kapı politikasına atıfta bulunulan belgede, şu ifadeler yer aldı:

“Avrupa-Atlantik barışı ve istikrarına yönelik temel değerlerimizin ve stratejik çıkarımızın bir ifadesi olarak, Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 10. Maddesiyle uyumlu açık kapı politikamızı yeniden teyit ediyoruz. İttifakımızın değerlerini paylaşan, üyeliğin sorumluluklarını ve yükümlülüklerini üstlenmeye istekli ve muktedir olan, ittifakımızın değerlerini paylaşan, üyelik ortak güvenliğimize katkıda bulunacak tüm Avrupa demokrasilerine kapımız açıktır. Üyelik kararları, NATO müttefikleri tarafından alınır ve bu süreçte hiçbir üçüncü tarafın söz hakkı yoktur. İttifaka üye olmak isteyen ülkelerin güvenliği bizimkilerle iç içedir. Bağımsızlıklarını, egemenliklerini ve toprak bütünlüklerini kuvvetle destekliyoruz.”

NATO için Batı Balkanlar ve Karadeniz bölgesi “stratejik öneme sahip”

Belgede, “AB’nin NATO için benzersiz ve temel bir ortak” olduğu vurgulanarak, uzun süredir devam eden iş birliğine dayanarak, NATO-AB stratejik ortaklığının geliştirileceği, siyasi istişarelerin güçlendirileceği ve askeri hareketlilik, dayanıklılık, iklimin etkisi gibi ortak çıkar konularında iş birliğinin artırılacağı kaydedildi.

Batı Balkanlar ve Karadeniz bölgesinin NATO için stratejik öneme sahip olduğuna işaret edilen belgede, ittifakın, bu bölgelerdeki ilgili ülkelerin karşılaştıkları tehditleri ve zorlukları ele alma yeteneklerini güçlendirme ve kötü niyetli üçüncü tarafların müdahalelerine karşı dayanıklılıklarını artırmak için çabalayacağı bildirildi.

İttifakın, Orta Doğu ve Kuzey Afrika dahil ittifakın stratejik çıkarlarına sahip bölgelerin yanı sıra Sahel bölgelerinin ortak güvenlik tehditlerini ve zorluklarını ele almak için ortaklarla birlikte çalışacağına değinilen belgede, şu ifadeler kullanıldı:

“Hint-Pasifik, bu bölgedeki gelişmelerin Avrupa Atlantik güvenliğini doğrudan etkileyebileceği düşünüldüğünde NATO için önemlidir. Yeni ve mevcut kuruluşlarla, bölgeler arası zorluklar ve ortak güvenlik çıkarlarıyla mücadele etmek için Hint-Pasifik'teki ortaklarla diyalog ve iş birliğini güçlendireceğiz.”

NATO’nun Avrupa-Atlantik güvenliği için “vazgeçilmez” olduğu vurgulandı

Belgede, iklim değişikliği konusuna da değinilerek, “Sera gazı emisyonlarını azaltarak, enerji verimliliğini artırarak, temiz enerji kaynaklarına geçişe yatırım yaparak ve askeri etkinlik ve güvenilir bir caydırıcılık ve savunma duruşu sağlarken yeşil teknolojilerden yararlanarak iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunacağız.” denildi.

NATO üyelerinin, savunma ve güvenliği için sorumluluk ve risklerin adil şekilde paylaşılacağına işaret edilen belgede, şunlar kaydedildi:

“Temel görevlerimizi tam olarak yerine getirmek ve kararlarımızı uygulamak için gerekli tüm kaynakları, altyapıyı, yetenekleri ve güçleri sağlayacağız. NATO, Avrupa-Atlantik güvenliği için vazgeçilmezdir. NATO, barışımızı, özgürlüğümüzü ve refahımızı garanti eder. Müttefikler olarak güvenliğimizi, değerlerimizi ve demokratik yaşam tarzımızı savunmak için birlikte durmaya devam edeceğiz.”