Tehlike çanları su için çalıyor
-
Su artık yalnızca çevresel değil, aynı zamanda finansal bir risk unsuru. Çünkü kuraklık, sel ve su kıtlığı gibi olaylar, özellikle gıda, enerji ve imalat sektörlerinde tedarik zincirlerini, yatırım kararlarını ve sigorta sistemlerini doğrudan etkiliyor.
OLCAY BÜYÜKTAŞ
Su hayattır... Bu söz artık her zamankinden çok daha büyük önem taşıyor. Çünkü Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne göre, bir yılda kişi başına düşen su miktarı 1.700 metreküpün altında ise bu su stresi, bin 000 metreküp’ün altı su kıtlığı anlamına geliyor. Bugün dünya nüfusunun üçte biri bu sınırların altında yaşıyor. Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya, su kıtlığının en sert hissedildiği bölgeler olarak tanımlanıyor.
Su zengini olmayan Türkiye, artan nüfus, azalan yağışlar ve verimsiz sulama yöntemleriyle hızla su kıtlığına sürükleniyor. Su miktarının yanı sıra kalitesinin de azaldığı ülkede 81 ilin 25’i “yüksek su stresi”yle karşı karşıya.
Suyun yalnızca çevresel değil, aynı zamanda finansal bir risk unsuru olduğu vurgulanıyor. Çünkü kuraklık, sel ve su kıtlığı gibi olaylar, özellikle gıda, enerji ve imalat sektörlerinde tedarik zincirlerini, yatırım kararlarını ve sigorta sistemlerini doğrudan etkiliyor.