Bloomberght
SON DAKİKA
Bloomberg HT Haberler TCMB Başkanı Karahan: Veri kırılımları enflasyonda yavaşlamaya işaret ediyor

TCMB Başkanı Karahan: Veri kırılımları enflasyonda yavaşlamaya işaret ediyor

  • TCMB Başkanı Fatih Karahan gündemdeki gelişmeleri Bloomberg'e değerlendirdi.

  • Karahan, Ağustos ayı enflasyon ve ikinci çeyrek büyüme verilerinin kırılımının, fiyat artışlarının yavaşlamaya devam ettiğini gösterdiğini söyledi.

  • Karahan, kira ve eğitim enflasyonundaki iyileşmenin beklenenden zayıf olduğunu ve bunların beklentiler üzerindeki etkilerini de önemsediklerinin altını çizdi.

Giriş: 05 Eylül 2025, Cuma 08:02
Güncelleme: 05 Eylül 2025, Cuma 10:17

Beklentileri aşan büyüme ve enflasyon verileri ile son günlerde tırmanan siyasi riskler piyasaların faiz indiriminin boyutuna ilişkin tahminlerini düşürmesine neden olsa da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan iyimserliğini koruyor.

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul yönetimine yönelik yargı kararı Türk varlıklarında geniş çaplı bir satış dalgasını tetiklerken, bunu beklentilerin üzerinde açıklanan Ağustos ayı enflasyon verisi takip etti. Bu iki gelişme Wall Street bankalarının 11 Eylül’de gerçekleşecek Para Politikası Kurulu toplantısı için faiz indirimi tahminlerini hızla aşağı yönlü olarak revize etmelerine neden oldu.

Perşembe günü Bloomberg’e konuşan Karahan, Ağustos ayı enflasyon ve ikinci çeyrek büyüme verilerinin kırılımının, fiyat artışlarının yavaşlamaya devam ettiğini gösterdiğini söyledi.

İstanbul’da gerçekleşen röportajda Karahan, “Manşet büyüme oranı beklentilerin üzerinde olsa da GSYİH verilerinin bileşenlerine yakından baktığımızda talep koşullarının dezenflasyona destek vermeye devam ettiğini görüyoruz” dedi. Karahan, özel tüketim büyümesinin iki çeyrek üst üste negatif geldiğini sözlerine ekledi.

Diğer yandan yıllık enflasyon önceki ay yüzde 33,5’ten Ağustos ayında yüzde 33’e yavaşlasa da beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Karahan enflasyondaki ana eğilimin temel göstergelerinin “daha sağlıklı bir değerlendirme” sunduğunu söyledi.

TCMB Başkanı, “Bu göstergelerdeki gerileme eğiliminin Ağustos ayında da devam ettiğini görüyoruz. Tahmin performansı daha iyi olan medyan enflasyon yüzde 1,8’e kadar geriledi. Bu da yıllıklandırılmış olarak yaklaşık yüzde 24’e karşılık geliyor” ifadesini kullandı.

Yine de Karahan, kira ve eğitim enflasyonundaki iyileşmenin beklenenden zayıf olduğunu ve bunların beklentiler üzerindeki etkilerini de önemsediklerinin altını çizdi.

TCMB, Temmuz ayında politika faizini yüzde 46’dan yüzde 43’e indirmişti. Banka geçen yıl sonunda başladığı faiz indirim döngüsünü Mart ayında yaşanan piyasa dalgalanması sonrasında tersine çevirip dört aylık bir aranın ardından faiz indirimlerine temmuz ayında yeniden başladı. Bu karar sonrasında piyasa beklentileri, faiz indirimlerinin kademeli şekilde yılın geri kalanında da devam edeceği yönünde şekillenmişti.

Yurt içindeki siyasi gelişmelerin merkez bankasının enflasyon görünümüne dair bir risk oluşturup oluşturmadığı sorulduğunda Karahan, “Ekonomi dışı faktörlerin de finansal piyasalara yansıması olabiliyor. Bu gelişmelerin enflasyon görünümüne olan etkilerine reaksiyon veriyoruz” dedi.

Karahan, “Enflasyon beklentilerinin bozulmasına ve talebin dezenflasyonu sekteye uğratmasına izin vermedik. Bundan sonra da izin vermeyeceğiz. Bugüne kadar, rezerv, cari denge, dolarizasyon gibi makro finansal açıdan önemli olan alanlarda elde ettiğimiz kazanımları korumak istiyoruz“ ifadelerini kullandı.

Enflasyon hedefi ve tahminler

TCMB geçen ay enflasyon raporu toplantısında üç ayda bir revize ettiği enflasyon tahminlerini, enflasyon hedefi ile ayrıştırma kararı aldı. Daha önce sadece yıl sonu enflasyon tahminlerini açıklayan ve yıl ilerledikçe bu tahminleri revize eden banka, artık enflasyon hedefini de ayrı paylaşacak.

Karahan, şu anda bu yıl sonu için yüzde 24 ve gelecek yıl sonu için yüzde 16 seviyesinde olan ara enflasyon hedefinin olağanüstü bir gelişme olmadığı müddetçe değiştirmeyeceklerini belirtti. Karahan, “Bu sayede, mevcut ve yakın dönemdeki para politikası sıkılık düzeyinin ayarlanmasında ara hedefler referans olacak” dedi.

Ara hedeflere ulaşmayı engelleyebilecek, para politikası etki alanı ve kontrol ufku içerisinde gelişmeler olması durumunda, sıkılığı ayarlayarak enflasyonun ara hedeflere yakınsamasını sağlayacaklarını belirten Karahan, “Buna rağmen, parasal aktarım belli bir süre aldığı için kısa vadede tahminler ara hedeflerden ayrışabilir” ifadelerini kullandı.

Röportajın tam metni

İkinci çeyrek GSYH rakamları, çok sıkı bir para politikası uygulanan bir dönemde – örneğin mart ayında yapılan faiz artışının olduğu bir ortamda- ekonomide bir canlanma olduğunu gösterdi. Özellikle hanehalkı tüketimi bu büyümenin ana katkı sağlayıcısı olmaya devam etti. Şimdi ise faiz indirim döngüsüne giriyoruz, bu anlamda gelecekteki olası faiz indirimleri talebi yeniden canlandırarak enflasyonist olma riski taşıyor mu?

İkinci çeyrek büyüme verilerini değerlendirmeden önce, bu verilerin açıklanmasıyla eş zamanlı olarak, TÜİK’in milli gelir istatistiklerinde bir ana revizyon gerçekleştirdiğinin altını çizmek isterim. Ana revizyonlar, rutin revizyonlara kıyasla daha kapsamlı ve genelde her beş yılda bir yapılıyor. Rutin revizyonlar daha önceki hesaplara yeni veya kesinleşmiş verilerin yansıtılması yoluyla olurken, ana revizyonlarda kapsam çok daha geniş. Yapılan değişikliklerin kapsamını dikkate aldığımızda, revizyon sonrası büyüme dinamiklerini dikkatli yorumlamak gerekiyor.

Son açıklanan GSYH verilerine göre ekonomi 2025 yılının ikinci çeyreğinde çeyreklik bazda %1,6, yıllık bazda ise %4,8 oranında büyüdü. Manşet oran beklentilerin üzerinde olsa da GSYH verilerinin bileşenlerine yakından baktığımızda talep koşullarının dezenflasyona destek vermeye devam ettiğini görüyoruz. Talepteki momentumu görmek için yıllık değişimler yerine, mevsimsellikten arındırılmış dönemlik değişimlere bakmak daha doğru. Özel tüketim büyümesi iki çeyrek üst üste negatif geldi. 2025 yılının ilk yarısında geçtiğimiz yılın sonuna göre özel tüketim %1,2 toplam tüketim ise %1,3 daraldı. Trendden arındırılarak bakıldığında özel tüketim daha da zayıf.

Üçüncü çeyreğe ilişkin güven endeksleri, PMI, kapasite kullanım oranı, ithalat gibi öncü göstergeler toplam talebin ılımlı seyrettiğini teyit ediyor. Gerek toplam ithalat gerekse altın hariç tüketim malı ithalatının düşüş eğiliminde olduğunu görüyoruz.

Kararlarımızı toplantı bazlı ve veri odaklı alıyoruz. Para politikası karar metinlerimizde vurguladığımız gibi enflasyonda kalıcı bir düşüş sağlanana kadar sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz. İhtiyatlı duruşumuzu koruyarak, öngördüğümüz dezenflasyon sürecinin gerektiği sıkılığı sağlamaya devam edeceğiz. Böylece iç talebin yeniden canlanmasına ve dezenflasyon sürecini sekteye uğratmasına izin vermeyeceğiz.

Aynı hafta Ağustos ayı enflasyon verisi de piyasa beklentisinin üzerinde geldi. Sizin değerlendirmeniz nasıl?

Ağustos ayında tüketici enflasyonu, gıda fiyatlarındaki yükselişle piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Gerçekleşmeler Enflasyon Raporu’nda paylaştığımız tahmin bandımızın içinde kaldı, ancak gıda enflasyonu beklentimizin üzerinde geldi. Kuraklık, tarımsal üretimi olumsuz yönde etkileyerek gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturuyor. Ağustos ayında gerek işlenmemiş gerekse işlenmiş gıda fiyatlarında yükseliş gördük.

Manşet enflasyon beklentilerin üzerinde olsa da gıda dışında kalan diğer gruplarda mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon bir önceki aya kıyasla geriledi. Hizmet enflasyonu aylık %3’e yakın seyretmekle beraber, alt kalemlerde genele yayılan düşüşler yaşandı. Temel mal grubu enflasyonu da dört aydır gerilemeye devam ederek, ağustos ayında %1’in altına indi.

Enflasyon görünümünü daha sağlıklı değerlendirmek için çeşitli ana eğilim göstergelerini takip ediyoruz. Bu göstergelerdeki gerileme eğiliminin ağustos ayında da devam ettiğini görüyoruz. Daha önce vurguladığım gibi tahmin performansı daha iyi olan medyan enflasyon %1,8’e kadar geriledi. Bu da yıllıklandırılmış olarak yaklaşık %24’e karşılık geliyor.

Dezenflasyon süreci kesintisiz sürse de hizmet enflasyonundaki katılık enflasyonist riskleri canlı tutuyor. Özellikle kira ve eğitim enflasyonundaki iyileşme beklenenden zayıf. Bunların enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini de önemsiyoruz.

Ağustos ayı Enflasyon Raporu’nda açıkladığınız enflasyon hedefi ile enflasyon tahminleri arasındaki farkı açıklayabilir misiniz? Bazı analistler, bu iki rakam arasındaki farkı şahin bir iletişim olarak yorumladı, siz de aynı fikirde misiniz? İlerleyen dönemde izleyeceğiniz yolu belirlerken hedefi mi yoksa tahminleri mi dikkate alacaksınız?

Son Enflasyon Raporu ile birlikte iletişim çerçevemizi değiştirdik ve ara hedefleri tahminlerden ayırdık. Orta vadeli enflasyon hedefimiz olan %5’i korumakla birlikte, artık üç yıllık tahmin ufku içinde yıl sonları için ara hedefler açıklıyoruz.

Daha önceden, belirlediğimiz ara hedefler tahmin görevi de görüyordu. Piyasa gelişmeleri ve veri oynaklığına göre zaman zaman tahminin değişmesi gerekiyordu. Tahmini değiştirmek hedefi de değiştirmek anlamına geliyordu ve hedefe ilişkin kararlılığımızın sorgulanmasına yol açıyordu. Bu ikisini ayırmaya karar verdik. Ara hedefler hem taahhüt hem de çıpa işlevi görecek.

Ara hedeflerimizi olağanüstü bir gelişme olmadığı müddetçe değiştirmeyeceğiz. Bu sayede, mevcut ve yakın dönemdeki para politikası sıkılık düzeyinin ayarlanmasında ara hedefler referans olacak. Ara hedeflere ulaşmayı engelleyebilecek, para politikası etki alanı ve kontrol ufku içerisinde gelişmeler olması durumunda, sıkılığı ayarlayarak enflasyonun ara hedeflere yakınsamasını sağlayacağız. Buna rağmen, parasal aktarım belli bir süre aldığı için kısa vadede tahminler ara hedeflerden ayrışabilir. Bunun yanında, para politikasının ilk anda tepki vermeyebileceği durumlar da olabilir. Bunlara örnek olarak; para politikasının görece etki alanı dışında kalan unsurlar, kontrol ufkuna göre çok yakın tarihlerde ortaya çıkan gelişmeler ile enflasyon görünümü üzerindeki etkileri belirsiz olan durumlar sayılabilir.

Bu hafta siyasi gelişmelerin yarattığı bir piyasa oynaklığı yaşandı, yatırımcılar bu ay siyasi gelişmelere bağlı olarak daha çok volatilite riski konusunda uyarıda bulunuyor. Bu bağlamda merkez bankasının atacağı adımlar var mı? Enflasyon görünümüne karşı bir risk görüyor musunuz?

Ekonomi dışı faktörlerin de finansal piyasalara yansıması olabiliyor. Bu gelişmelerin enflasyon görünümüne olan etkilerine reaksiyon veriyoruz. Talep açısından bakıldığında, milli gelir verileri olumlu. Enflasyon verileri de ayrıntılarda riskleri öne çıkarmakla birlikte, ana eğilimdeki iyileşmenin devam ettiğini gösteriyor. Enflasyon beklentilerinin bozulmasına ve talebin dezenflasyonu sekteye uğratmasına izin vermedik. Bundan sonra da izin vermeyeceğiz. Bugüne kadar, rezerv, cari denge, dolarizasyon gibi makro finansal açıdan önemli olan alanlarda elde ettiğimiz kazanımları korumak istiyoruz.