Advertisement
HABERLER ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) iktisadi faaliyetteki ivme kaybına dikkat çekerek sürpriz bir faiz indirimine imza attı.

Banka politika faizini 1 puan indirimle yüzde 13 seviyesine çekti.

Bloomberg HT anketine katılan kurumların beklentisi faizin yüzde 14'te sabit tutulması yönündeydi.

Karar metninde enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkilerinin, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkilerinini, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şoklarının etkili olmaya devam ettiği vurgulandı.

Sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngören TCMB bunlarla birlikte, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergelerin iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret ettiğini belirtti.

Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olmasının önem arz ettiğini ifade eden TCMB mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirdiğini ifade etti.

"Teminat, likidite adımları kullanılmaya devam edecek"

Metinde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesinin gözden geçirme sürecinin devam ettiği de ifade edildi.

Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir.

"Cari denge üzerindeki riskler canlı"

Karar metninde büyüme ve cari dengeye ilişkin değerlendirmeler de yer aldı.

Yılın başındaki güçlü büyümenin dış talebin de olumlu etkisiyle ikinci çeyrekte de sürdüğünü vurgulayan TCMB istihdam kazanımlarının benzer ekonomilere göre daha olumlu seyrettiğini belirtti.

Özellikle istihdam artışına katkı veren sektörler dikkate alındığında büyüme dinamiklerinin yapısal kazanımlarla desteklendiğini ifade eden TCMB büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payının arttığını, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısının sürdüğünü söyledi.

Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seyir ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığının cari denge üzerindeki riskleri canlı tuttuğunu belirten TCMB cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesinin fiyat istikrarı için önem arz ettiğini ifade etti.

"Politika-kredi faizi makasının açılması aktarım etkinliğini azaltıyor"

Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının yakından takip edildiğini belirten TCMB, son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının parasal aktarımın etkinliğini azalttığını söyledi. Bu çerçevede kurul, makroihtiyati politika setini, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarla daha da güçlendirmeye karar verdiğini duyurdu.

"Yüksek küresel enflasyonun etkileri yakından izleniyor"

Karar metninde küresel ortama ilişkin değerlendirmeler de yer aldı.

Jeopolitik risklerin dünya genelinde iktisadi faaliyet üzerindeki zayıflatıcı etkisinin artarak sürdüğünü ifade eden TCMB önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellenmeye devam ettiğini ve resesyonun kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu değerlendirmelerinin yaygınlaştığını belirtti.

Uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artış eğiliminin sürdüğüne dikkat çeken TCMB yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkilerinin yakından izlendiğini belirtti.

"Merkez bankalarının para politikasında ayrışma sürüyor"

TCMB gelişmiş ülke merkez bankalarının artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğu ile işgücü piyasalarındaki katılıklara bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurguladığını belirtti.

Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışmanın devam ettiğini vurgulayan TCMB "Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir" ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 1 puanlık faiz indirimi yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da dikkatleri çekti.

Bloomberg'e konuşan yabancı kurumlar faiz indirim kararını TCMB'nin son dönemde rezervlerde yaşanan artıştan cesaret bulmuş olabileceği şeklinde yorumlarken, Türk lirası üzerindeki baskının önümüzdeki dönemde artacağı beklentisini paylaştı.

Bloomberg'e konuşan yabancı analistlerin karara ilişkin değerlendirmeleri şöyle oldu:

SocGen CEEMEA Baş Stratejisti Marek Drimal: Dolar/TL'de 22 beklentimizi koruyoruz

Kesinlikle şaşırtıcı bir karar.

Ekonominin Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EEMA) bölgesinde ekonomik görünümün bozulmaya başladığı açık ve çok zor bir kış göreceğiz, sadece Türkiye’de değil tüm bölgede.

Ama bu adım, bölgedeki diğer merkez bankalarının fiyat istikrarını sağlamak için ya faiz artırdığı ya da en azından beklemede kaldığı bir dönemde, muhtemelen Türk lirası’ndaki zayıflığın daha da derinleşmesine yol açacak.

Dolar/TL’nin yıl sonunda 22 seviyesinde olması, enflasyonun da Ekim ayında yüzde 87 civarında tepe yapması beklentimizi koruyoruz.

Monex Europe Döviz Masası Başkanı Simon Harvey: Döviz piyasası bu kararı olumlu algılamayacak

TCMB, makroihtiyati tedbirler ve dışsal faktörlerin enflasyon baskılarını düşürmesine izin verirken bugünkü kararıyla yurtiçi ekonomiyi destekleme ihtiyacını vurguluyor.

Öte yandan yüzde 80’e yakın enflasyon düşünüldüğünde enflasyonu agresif bir şekilde aşağı çekmek için tüm politika mekanizmalarına ihtiyaç duyuluyor.

Politika faizini büyümeyi desteklemek için gevşetmek TCMB’nin ana hedefinin enflasyonun normal seviyelere indirilmesi olmadığını gösteriyor.

Döviz piyasası bu gelişmeyi olumlu olarak algılamayacak ve TCMB’nin diğer enflasyonla mücadele önlemlerini test edecektir”

InTouch Capital Markets Analisti Piotr Matys: Türk lirası üzerinde ağır baskı yaratacak

Merkez Bankası açık bir şekilde ekonomik aktivite konusunda endişeli ancak enflasyon faiz indirmek için fazla yüksek.

Bugünkü sürpriz karar piyasa katılımcıları tarafından muhtemelen yeni ve büyük bir politika hatası olarak değerlendirilecek ve ilk piyasa reaksiyonunun da işaretini verdiği üzere, Türk lirası üzerinde ağır bir baskı yaratacaktır.

SEB Stratejisti Per Hammarlund: Türk lirası önünde engebeli yollar görünüyor

Geçtiğimiz bir aylık süreçte rezervlerinde yaşanan yükseliş, Merkez Bankası’nı faiz indirme konusunda cesaretlendirmişe benziyor.

Bu yılın başlarına göre daha iyimser olan küresel ortam ve Rusya’dan gerçekleşen sermaye girişleri göz önüne alındığında, faiz indiriminin Türk lirası için ani bir güven krizi yaratması beklenmiyor. Ama enflasyonun Ekim veya Kasım'da yeniden ivme kazanmasıyla Türk lirası önünde engebeli yollar görünüyor.

Coex Partners Stratejisti Henrik Gullberg: Piyasa seçimlere kadar sürprizlere açık olacaktır

Dünyanın geri kalanı yükseltirken ve enflasyon on yılların en yüksek seviyesindeyken faiz indirmek ‘çılgınlık’. Öyle gözüküyor ki rezervlerde yaşanan artış TCMB’ye cesaret vermiş. Ama Türk lirasını ‘istikrarlımsı’ tutabilmek için piyasalara doğrudan ya da kamu kuruluşları üzerinden müdahale etmeye devam etmek zorunda kalacaklar. Piyasa katılımcılarının büyük bölümü gelecek yılki seçime kadar sürpriz kararlara açık olacaktır.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1 puan faiz indirimiyle sürpriz yaparken, karar metninde iktisadi faaliyetteki ivme kaybı dikkat çekti.

Banka karar metninde konuyla ilgili olarak, "Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir" ifadelerini kullandı.

Kararın ekonomik aktiviteye etkisini de değerlendiren ekonomistler bu indirimin büyümeyi destekleyecek bir adım olmadığı görüşünde.

Bloomberg HT yayınına katılan Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Prof. Dr. Hakan Kara bu indirimin pratikte büyümeyi destekleyecek bir adım olmadığını söyledi.

Prof. Dr. Kara, karara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:

Metnin içinde çok net olan bir şey var ki Merkez Bankası büyümenin yavaşlamasından rahatsız. Büyük ihtimalle üçüncü çeyreğe yönelik öncü göstergelere bakıyorlar ve yıllık büyüme oranlarının üçüncü çeyrekte yüzde 2’lere 3’lere düşeceğini görüyorlar. TCMB, önceliği büyümeye vermiş durumda. Bunu da açık açık söylüyor.

Gerekçelendirmeye baktığınızda, ekonomi yönetiminin yavaşlamaya herhangi bir tahammülü olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla 100 baz puan indirerek bir destek vermek üzere bir adım atmış olmak istiyor.

Ben bunun pratikte büyümeyi destekleyecek bir adım olduğunu düşünmüyorum. Zaten kredi faizleri bambaşka bir dinamiğe doğru evrilmiş durumda. CDS’ler 700’ler civarında. Bu 100 puanlık düşüş risk primini iyice arttıracaktır. Yurtdışı borçlanma kanallarını da zayıflatacaktır. TCMB kararının büyümeye destek değil, tam aksine büyümeye ilişkin aşağı yönlü riskleri belirginleştiren bir adım olduğunu düşünüyorum.

"Büyüme sorunları bu faiz indirimiyle normale dönmeyecektir"

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu da faiz indirim kararıyla büyümedeki sorunların tekrar normale dönmeyeceğini belirtti.

Prof. Dr. Saltoğlu, Bloomberg HT yayınında şu değerlendirmeleri yaptı: Son kez bu şekilde sürpriz bir faiz indirimi olduğundan bu yana makro sorunlar çok karışmıştı. Şu an tekrar böyle bir karar alındı. Bu kararın gerekçesine ikna olmak çok kolay değil. En azından bizim bildiğimiz makroekonomi çerçevesinde çok farklı bir karar.

Bu karara bizi ne itti diye baktığımızda, muhtemelen son dönemde kredide olan yavaşlamayı sebep gösterebiliriz. 'Neden kredi genişlemesinde hafif bir duraksama var?' veya 'Neden büyümede ivme kaybı var? sorularını doğru okumak gerekiyor. Ben bunların hiçbirinin bu faiz indirimi ile tekrar normale döneceğini düşünmüyorum.

Deutsche Bank Ekonomisti Fatih Akçelik ise kararın ekonomik aktivite üzerinde olumlu etkisi olabileceğine dikkat çekti.

Bloomberg HT yayınına katılan Akçelik, şu değerlendirmeleri yaptı:

Biz perakende satışlarında da tüketici güven endekslerinde de son aylarda aşağı yönlü bir eğilimin olduğunu gördük. Dolayısıyla iç tüketimde de yavaşlamaya dair sinyaller var. Biz bu kararın bir nedeninin de o olduğunu düşünüyoruz. Çünkü tüketici faizleri de ticari krediler gibi oldukça yüksek seviyelerde ve ister istemez iç talebi baskılıyor.

Biz üçüncü ve dördüncü çeyrekte aslında ekonomik aktivitenin yavaşlamasını bekliyoruz. Ancak bu son faiz indirimi mutlaka ekonomik aktiviteyi destekleyici olacaktır. Bu küresel bir trend, hem bizim ihracat yaptığımız AB ülkelerinde yavaşlamanın olması hem euro/dolar paritesinin bizim aleyhimize gelişmesi bir yavaşlama olduğunu teyit eder nitelikte. Her ne kadar parasal gevşeme bunu destekleyici olabilir diye düşünsek de biz bunu daha az etkisinin olacağını ve dediğim faktörlerin baskın çıkıp ekonomik yavaşlamanın süreceği senaryosu üzerinde yoğunlaşıyoruz.

Bürümcekçi: Faizlerde indirim büyüme görünümü kötüleşirse devam edebilir

Ekonomist Haluk Bürümcekçi karara ilişkin yayımladığı notta büyümede ufak bir ivme kaybı ihtimalinde faiz indirimlerinin devam edebileceğini söyledi.

Bürümcekçi notunda şu değerlendirmeleri yaptı:

Büyümede en ufak bir ivme kaybı ihtimalinde TCMB’nin harekete geçerek finansal koşulların gevşemesi için faiz indirimine gitmesi, enflasyonun bir süre daha politikalar açısından
öncelik taşımayacağı ve fiyat istikrarının bu şekilde sağlanmasının mümkün olamayacağını
düşündürmektedir.

Faizlerde yapılan indirimin mevcut görünümde yeterli olduğu mesajı verilse de, büyüme ivmesinin daha belirgin yavaşlaması durumunda yeni indirimlerin masada olacağı söylenebilir.

Dolayısı ile, TCMB bu duruşu koruyabilmek için döviz rezervlerinden piyasalara dolaylı döviz satışlarına ve yeni makroihtiyati önlemlere yüklenmeye devam edecektir. Bu politikalar sürdürülebilir görünmemektedir, ancak ekonomi yönetimi bu yaklaşımı seçimlere kadar sürdürmeyi deneyecek gibi gözükmektedir. Bu sürenin ne ölçüde ve ne hızla kısalacağı ise öncelikle cari dengenin seyrine, yurtiçi tasarruf sahibinin portföy tercihine ve parasal genişlemenin ulaşacağı boyuta bağlı olacaktır.

Üç haneli enflasyon ufukta mı?

Ekonomistler faiz indiriminin ardından enflasyon görünümü de değerlendirdi.

Prof. Dr. Kara daha önce emtia fiyatlarındaki düşüş ve küresel resasyon fiyatlamasıyla beraber, enflasyonda 3 hane olasılığının azaldığını düşündüğünü ancak faiz indirim kararıyla birlikte enflasyonda 3 haneye gitme olasılığının tekrardan artmış gözüktüğünü söyledi.

Prof. Dr. Saltoğlu da ikinci global bir şok daha gelirse 3 haneye gitme olasılığının çok uzak olmadığını para politikalarının en azından kur yönünden destek vermeyeceğinin kesin olduğunu belirtti.

Fatih Akçelik de üç haneli enflasyon riskine dikkat çekti:

"Aralık ayı için üç haneli enflasyon riskleri şu an için var. Uluslararası emtia fiyatları aşağı yönlü hareket ediyor ama belli kalemlerde özellikle Avrupa’da doğalgaz ve elektrik fiyatlarında yukarı yönlü hareketler sürüyor. Özellikle Türk lirasındaki değer kaybının enflasyonda yukarı yönlü baskı yaratmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Son zamanlarda da enflasyona kur geçişkenliği artmış durumda haliyle enflasyon beklentilerinin bozulduğu dönemlerde bunun daha fazla olduğunu biliyoruz. Tahıl anlaşması sonrası gıda dahil olmak üzere belli kalemlerde iyimser olsak da genel eğilimin yukarı yönlü seyrini sürdüreceğini düşünüyoruz."