Bloomberght
SON DAKİKA
Bloomberg HT Haberler TCMB'nin faiz indirimleri piyasada risk–getiri dengesini yeniden şekillendiriyor

TCMB'nin faiz indirimleri piyasada risk–getiri dengesini yeniden şekillendiriyor

  • Cribstone Strategic Macro Kurucusu Michael Harris, 14. TUYID Yatırımcı İlişkileri Zirvesinde TCMB'nin 2026 faiz indirim patikasının TL cinsi varlıklar üzerindeki etkisini, asgari ücret kararının enflasyon beklentileri açısından taşıdığı önemi ve Türk Lirasi'nin carry trade cazibesini değerlendirdi.

Giriş: 15 Aralık 2025, Pazartesi 18:26
Güncelleme: 15 Aralık 2025, Pazartesi 18:26

SEVCAN ERSÖZLÜ

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 150 baz puan indirmesi, piyasalarda 2026’ya ilişkin faiz patikasına ve risk–getiri dengesine dair beklentileri yeniden şekillendirdi.

Uluslararası yatırımcılar açısından, faiz indirimlerinin 2026 boyunca her toplantıda 100–150 baz puan aralığında sürmesi senaryosu, Türk lirası varlıklar ve Borsa İstanbul için önemli fırsatlar kadar yeni kırılganlıkları da beraberinde getiriyor. Michael Harris, mevcut görünümde faiz indirimlerinin tek başına değil, enflasyon beklentilerinin seyri ve ücret politikalarıyla birlikte değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu söyledi.

Politika faizinin hâlen yüzde 38 seviyesinde olduğunun altını çizen Harris, piyasanın enflasyon beklentilerinin yüzde 22–23 bandında bulunduğunu, bunun da yakın geçmişe kıyasla Merkez Bankası'na faiz indirimleri için daha fazla alan açtığını söyledi.

Bu çerçevede politika faizinin zaman içinde düşük 30'lu seviyelere, hatta yüksek 20'lere gerileyebileceğini belirten Harris, faiz indirimlerinin tüm yıl boyunca kesintisiz sürmesinin şart olmadığını; kritik noktanın enflasyon beklentilerinin yataylaşmaması olduğunu ifade etti.

Asgari ücret kritik eşik

2026'ya ilişkin risk dengesinde asgari ücret artışının belirleyici olacağını vurgulayan Harris, yaklaşık yüzde 20 civarında, hedefli mali teşviklerle desteklenen bir artışın enflasyon beklentilerini daha iyi çıpalayacağını belirtti. Türkiye'de ücret artışlarının fiilen "ulusal ücret politikası" gibi uygulanmasının sağlıklı olmadığını ifade eden Harris, hükümetin sadece asgari ücret üzerinden değil, mali destek araçlarıyla daha geniş bir çerçeve sunması gerektiğini dile getirdi.

Harris'e göre yüzde 25'lik bir asgari ücret artışı dahi gerçekleşmiş enflasyonla kıyaslandığında dezenflasyonist bir çerçeve yaratmaya devam edecek. Asgari ücretteki yüzde 25'lik artışın Türkiye'nin dezenflasyonist hikâyesini bitirmeyeceğini ifade etti.

Harris 2026'nın "net bir dezenflasyon ve faiz indirimi yılı" olma özelliğini kaybetmemesi için popülist politikalardan kaçınılması kritik önem taşıyor. 2027'ye yaklaşıldıkça, enflasyon beklentilerinin düşük 20'lerde yataylaşması riskinin arttığını ifade eden Harris, bu senaryonun TL açısından dalgalanma ve kırılganlık yaratabileceği uyarısında bulundu. 2027'nin olası seçim yılı olması nedeniyle, reel faizin nötr ya da hafif negatif seviyelere yaklaşabilir diyen Harris, tüm faiz indirimi döngüsü boyunca yüzde 6 civarında pozitif reel faizin politik olarak sürdürülebilir olmadığını ifade etti.

Faizlerin düşmesinin hisse senedi piyasası açısından olumlu olacağını belirten Harris, mevduatta kalan yatırımcıların hâlihazırda TL riskini aldığını, bu nedenle faiz indirimleriyle birlikte portföylerin bir kısmının hisse senetlerine kaymasının muhtemel olduğunu belirtti.

Yabancı yatırımcılar açısından ise, yüksek reel faizin korunması ve enflasyonun çıpalanması koşuluyla Türkiye'ye sınırlı da olsa sermaye girişinin mümkün olabileceğini vurguladı.

Harris, bu sürecin bir "carry trade hikâyesi" olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayarak, Türkiye'nin aşırı kısa vadeli sermaye akımlarına ihtiyaç duymadığını, para biriminin carry trade olmadan da güçlü kalabileceğini savundu. Asıl hedefin yatırımcı vadesini uzatmak olduğunu belirten Harris, yabancı yatırımcıların Türk tahvillerini uzun vadeli tutabilir hâle gelmesinin daha sağlıklı bir çerçeve sunduğunu ve bunun olası olduğunu ifade etti.

Parasal aktarım mekanizması zayıf, altın servet etkisi yaratıyor

Harris zirvede gerçekleştirdiği konuşmasında Türkiye'de para politikasının reel ekonomi üzerindeki etkisinin yapısal nedenlerle sınırlı kaldığını belirtti ve konut kredilerinin düşük penetrasyonuna dikkat çekti. Birçok ülkede faiz–mortgage–konut fiyatları–iç talep zinciriyle işleyen aktarım mekanizmasının Türkiye'de zayıf olduğunu, bunun temel nedeninin konut alımlarının büyük ölçüde nakit ağırlıklı olması ve konut fiyatlarının güçlü artış trendini sürdürmesi olduğunu belirtti.

Buna karşın altın fiyatlarındaki yüksek seyrin, servet etkisi üzerinden özel tüketimi desteklediğini vurgulayan Harris, bu kanalın para politikasının etkisini sınırlı ölçüde güçlendirebileceğini ancak Merkez Bankası açısından zorluk yaratmaya devam ettiğini belirtti.

Harris, Türkiye'nin kredi notu açısından da politika çerçevesinin kalıcılığına dair güven eksikliğinin temel sınırlayıcı unsur olmaya devam ettiğini söyledi. Daha ortodoks olmayan politika adımlarına yönelik aşağı yönlü risklerin, not üzerinde güçlü bir pozitif momentum oluşmasını engellediğini ifade etti.

Harris, Türk şirketlerinin kendi hikâyelerine sahip çıkmasının ve yatırımcıya net, kanıt temelli bir anlatı sunmasının önemine değinirken "Makro dalgalanmalar kaçınılmaz; önemli olan şirketlerin kendi büyüme hikâyelerini güçlendirmesi ve yatırımcıyla her temasın somut bir değer sunmasıdır" ifadesini kullandı.