Advertisement
HABERLER ABONE OL

21. yüzyılın merkezinde olan küreselleşme olgusu ve teknolojik gelişmeler dünya genelinde iş yapış şekillerinde kademeli olarak değişikliklere neden oldu. Bir önceki yüzyılın aksine, iş gücünün yerini otomasyon sistemlerinin almasıyla birlikte gelecekte insana olan gereksinimde düşüşlerin yaşanacağı tahmin ediliyordu.

2019 yılı sonunda ortaya çıkan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle küreselleşme olgusu ve teknolojiye dayalı iş yapış şekilleri konusunda bir ikilem gün yüzüne çıktı.

Bu ikilemdeki argumanlardan biri, mobilizasyonun ve küreselleşmenin aksine, pandemi sürecinde yerel hizmet veren işletmelerin ve servis sektörünün tüketicilerin günlük yaşamını idame etmesinde ne denli önemli olduğuydu.

Bunun tam aksine, salgın boyunca yoğun bir biçimde ihtiyaç duyduğumuz dijital platformlar, teknolojiyle insanı bir araya getirerek yeni çalışma biçimlerinin oluşmasına kaynak sağladı. Örneğin, online bankacılık, uzaktan eğitim, online alışveriş, dijital toplantılar ve evden çalışma şekilleri pandemi sürecinde en çok dönüşüme uğrayan alanlardan birkaçıydı.

Bu farklı iki argumanın odağında insanların bir bölümü, pandeminin sonlanmasının ardından geleneksel iş yapış şekillerine dönüş sağlanacağını öngörürken, diğer bir bölümü ise salgın sonrası bu ezber bozan yeniliklerin devam edeceğini düşünüyor.

Hayatımızı ve iş yaşantımızı kökten değiştiren bu yeniliklerin devam etmesi durumunda birçok şirket ve çalışan, teknolojik gelişiminlerin geleneksel iş yapış şekillerini hangi hızla değişime uğrayacağını merak ediyor.

Bloomberg HT’de “İşin Geleceği” programına konuk olan Akbank İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Pınar Anapa, geleceğin mesleklerinin neler olacağını ve Türkiye’nin “işin geleceğine” adapte olmak konusunda hangi noktada olduğunu değerlendirdi.

- Otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojiler işin geleceğini nasıl şekillendiriyor?

Teknolojik yenilikler hakkında düşüncelerini paylaşan Pınar Anapa’ya göre, teknojinin verdiği imkanlarla daha hızlı yaşamaya ve her türlü hizmete daha kolay ulaşmaya başlağımızı görüyoruz. Ayrıca, yapay zeka, bulut sistemi, robotics gibi teknolojilerin, şirketlerin çalışma biçimlerini dönüştürdüğünü ve verilerden yapılan analizlerin ön plana çıktığını gözlemliyoruz.

-Teknoloji insana olan ihtiyacı azaltmıyor, bu gereksinimi dönüştürüyor

McKinsey’nin “İşin Geleceği” isimli araştırma raporundaki verilere göre, otomasyon ve dijitalleşmenin etkisiyle 2030 yılına kadar 7,6 milyon işin kaybolması potansiyeli var. Buna rağmen, otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojilerin birçok sektörde işleri dönüştürerek daha çok sayıda yeni iş yaratacağı ve Türkiye’de 2030 yılında yaklaşık 33,3 milyonluk bir işgücü ihtiyacı olması öngörülüyor.

Bu veriler ışığında Pınar Anapa’ya göre, günümüzde teknoloji insana olan ihtiyacı azaltmıyor aksine bu gereksinimi dönüştürüyor. Bu sebeple, en iyi sonuç insan ve teknolojinin uyumlu çalışmasıyla ortaya çıkıyor.

- Türkiye işin geleceğine adapte olmak konusunda hangi noktada?

Türkiye’de geleneksel alışkanlıklar ve teknolojik değişime ayak uydurmak konusunda ne kadar başarılı olduğumuzu değerlendiren Anapa’ya göre, pandemi dönemiyle değişimin ve dönüşümün ne derece önemli olduğunu tecrübe ettik. Teknolojiye hızı adapte olan bir ülke olarak, genç nüfusun bu konuda kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla desteklenmesi ülke gelişimi için oldukça önemli.