Ticaret savaşında yeni cephe kurlar üzerinden açıldı
ABD Maliye Bakanlığı'nın 1994'ten sonra Çin'i yeniden "kur manipülatörü" olarak ilan etmesinin ardından, Çin'in "ABD'den tarım ürünü alımını durdurduğunu açıklaması" ticaret savaşında yeni bir safhaya geçilmesini beraberinde getirdi
ABD Maliye Bakanlığı, Çin'in dolar/yuan paritesinin 7 seviyesini geçmesine izin vermesinin ardından Çin'i resmen "kur manipülatörü" ilan etmesiyle ticaret savaşında yeni bir safhaya geçildi.
Geçen yılın mart ayında ABD ile Çin arasında başlayan ticaret savaşlarında hareketli ve risk algısını artıran dönemler yaşanıyor.
Perşembe günü ABD Başkanı Donald Trump, Çin'den ithal edilen 300 milyar dolarlık ürüne yüzde 10 gümrük vergisi koyduğunu duyurdu.
Çin, Trump'ın bu kararına 2008 finansal krizinden bu yana 7 seviyesinin altında gezinen dolar/yuan paritesinin 7'nin üzerine çıkartarak cevap verdi.
ABD Maliye Bakanlığı, bunun üzerine Çin'i "kur manipülatörü" olarak ilan ederken, ABD Maliye Bakanı Steven Munchin'in de Uluslararası Para Fonu'na (IMF) Çin'in yuana son müdahaleleriyle parasını devalüe ettiği ve haksız rekabete yol açtığı gerekçesiyle başvuru yapacağı bildirildi.
Çin Merkez Bankasınca (PBoC) yapılan "PBoC, kur seviyesini stabilize etmek için gerekli tecrübe ve güce sahiptir. Gerektiği takdirde döviz piyasasına hedefler doğrultusunda müdahalede bulunabilir." açıklamasına da atıfta bulunan ABD Maliye Bakanlığı, bu açıklamanın Çin'in kur manipülasyonunda deneyimli olduğu ve bunun sürekli yapılan bir işlem anlamına geldiğini vurguladı.
Öte yandan Çin ise bu hamleye ABD'den tarım ürünü alımını durdurduğunu açıklayarak karşılık verdi.
IMF'in bu gelişmeler sonrasında neler yapabileceği ise merak edilen bir başka konu. Fon, geçen ay yayımladığı bir raporda "Çin parası olması gereken seviyelerde, hatta biraz daha değerli" değerlendirmesine yer vermişti. Analistler, ABD'nin IMF'i araya sokarak alınan kararı meşrulaştırmak istediğini, konuya ilişkin bekle ve gör tavrının alınacak en iyi tutum olacağını ifade etti.
ABD, 1980'lerde Tayvan ve Japonya'yı kurda oynama yaptıkları gerekçesiyle "kur manipülatörü" olarak ilan etmişti. 1992'de Çin'i kur manipülatörü ilan eden ABD, bu kararı 1994'e kadar yürürlükte tutmuştu. ABD, bu tarihten itibaren bazı ülkeleri gözleme alsa da, kur manipülatörü ilan etmemişti.
- ABD, kur manipülasyonuna dair kriterleri mayısta değiştirdi
ABD Maliye Bakanlığı mayısta açıkladığı ABD'nin Büyük Ticaret Ortaklarının Makroekonomi ve Döviz Politikaları adlı raporda bir ülkenin kur manipülatörü sayılması için gerekli şartları değiştirdiğini açıklamıştı.
Rapora göre bir ülkenin ABD'nin büyük ticaret ortağı sayılması için ABD'ye ihracatının ve ABD'den ithalatının toplamda 40 milyar doları geçmesi gerekiyor. Bu kıstas daha önce en büyük on iki ticaret ortağı şeklindeyken böylece 21'e çıkmış oldu.
Bir ülkenin kur manipülasyonu yapıp yapmadığına dair ise 3 kriter bulunuyor. Bu 3 kriterden herhangi birinin aşılması durumunda ABD Maliye Bakanlığı o ülkeyi konuya ilişkin gözlem altına alabileceği belirtiliyor.
Yayımlanan kuralların ilkine göre, ABD ile ticaretinde 20 milyar dolardan fazla dış ticaret fazlası veren her ülke ABD tarafından kur manipülatörü sıfatıyla gözetim altına alınabiliyor. Cari fazlası, gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYH) yüzde 2'sinden fazla olan ülkelerde kur manipülatörü sınıfına girme riskini barındırıyor. Öte yandan GSYH'sinin yüzde 2'sinden fazla döviz alımı yapan veya son 6 ayda sürekli döviz alımı yapan ülkelerde yine yeni yayımlanan bildirgeye göre kur manipülatörü sayılabiliyor.
Mayıs ayında raporda belirtilen kıstasları geçtiği için gözleme alınan hiçbir ülke kur manipülatörü olarak tanımlanmamıştı.
Raporda gözlemlenen 8 ekonomi haricinde Çin farklı bir başlık altında ele alınıyor. 2018'de Çin'in ABD'ye 419 milyar dolar mal ticareti fazlası verdiği belirtilirken, bu dönem boyunca yuanın dolar karşısında yüzde 5,4'lük bir değer kaybına uğradığı vurgulanıyor.
Ayrıca Çin'in piyasa işlemlerindeki şeffaflığın artırılması gerektiği ve Çin'in G20 zirvesinde kabul edilen rekabet amaçlı devalüasyondan vazgeçmesinin beklendiği ifade ediliyor.
- Dış ticaret Çin lehine seyrediyor
ABD Nüfus Bürosu ve Dış Ticaret Temsilciliği Ofisi'nden derlenen bilgilere göre, ABD'nin dış ticaret hacmi 2018'de 5,6 trilyon dolar olurken, bu dönemde en büyük ticari partneri olan Çin ile yaptığı mal ticareti de 659,8 milyar dolara yükseldi.
Söz konusu dönemde ABD, Çin'e 120,3 milyar dolarlık mal ihracatı yaptı. Çin'in ABD'ye ihracatı ise 539,5 milyar oldu. Çin, ABD'nin toplam ticaretinde yaklaşık yüzde 12'lik paya sahip olurken, ABD ise dış ticaret açığının 3'te 2'sini bu ülkeye karşı veriyor.
Çin, ABD ile ticaretinde oldukça yüksek cari fazla vermeye devam ediyor. Yılın ilk yarısında iki ülke arasındaki mal ticareti Çin lehine 167 milyar dolar civarında seyrederken, bu durum Çin'in kur manipülatörü olarak gözlem altına alınması için şartı da sağlamış oluyor.
2005 sonrası dönemde cari fazlasının milli gelire oranı yüzde 10'a kadar ulaşan Çin, son dönemde bu büyüklükte cari fazla veremiyor. Çin'in cari fazlasının GSYH'ya oranı 2018'de yüzde 0,4 düzeyinde gerçekleşti.
PBoC'nin tuttuğu rezervlere bakıldığında ise son altı ayda rezervleri 3 trilyon 87 milyar dolardan 3 trilyon 119 milyar dolara çıkarak 32 milyar dolar artış göstermiş bulunuyor. 13 trilyon dolarlık Çin ekonomisi bu kıstasa göre de kur manipülatörü sayılamazken, yapılan rezerv birikimi de son altı ayda süreklilik göstermiyor.
Dolayısıyla Çin, ABD'nin koymuş olduğu üç kriterden sadece birini tuttururken, buna rağmen ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya kalabilir.
- Zayıf yuan Çin'e zarar verebilir
Analistler, zayıf yuanın Çin'in ihracat sektörüne yardımcı olacağını ifade ederken, diğer sektörlerin bu durumdan olumsuz etkilenebileceğini ifade etti.
Zayıf yuanın uzun dönemde tüketici güvenini olumsuz etkileyebileceğini kaydeden analistler, ayrıca sermaye çıkışlarını da hızlandırma tehlikesini içinde barındırdığını kaydetti.
Analistler, dolar bazlı borçlanan özel sektör içinde sıkıntılı bir durum oluşturması ihtimali olan bu durum karşısında Çin yuanının daha fazla zayıflamasına izin vermeyeceğini düşünüklerini belirtti.
Çin'in aleyhine olan bir diğer durumun da iki ülke arasındaki 400 milyar dolar civarı dış ticaret açığı olduğuna dikkati çeken analistler, Çin'in giderek yavaşlayan ekonomisi göz önüne alındığında Çin'in ABD'ye uygulayacağı tarifelerin küçük kalacağını ifade etti.
- Trump geri adım atacak gibi durmuyor
ABD Başkanı Trump, geçen günlerde yaptığı açıklamada Çin konusunda geri adım atmayacağını göstererek, "Çin bizimle ticaret yapmak istemiyorsa benim açımdan sorun yok. Tasarruf etmiş oluruz." ifadelerini kullanmıştı.
Analistler, ABD'den tarım ürünü alımını durduğunu açıklayan Çin'in, bu adımla Trump'ın yüksek oranda oy aldığı nüfus bölümünü hedef aldığını kaydetti.
Çin'e verilen dış ticaret açığıyla Çin'i inşa ettiklerini belirten Trump, bu konuda ABD'li şirketlere dahi yumuşaklık göstermeyeceğini göstermişti.
Trump, sosyal medya platformu Twitter üzerinde yaptığı bir açıklamada da ABD'li teknoloji şirketi Apple'ın tarifelerden ayrı tutulamayacağını belirterek, "Apple'a muafiyet vermeyeceğim. Gelin ABD'de üretin. Gümrük vergisi yok." değerlendirmesini yapmıştı.