"TROY'a rakip olacak yine Türk bir ödeme sistemi geliştirilmesinde yarar var"
Rusya'ya uygulanan yaptırımlarda da görüldüğü gibi artık ödeme yöntemlerinin jeopolitik risklerde bir silah olarak kullanıldığı bir dönemden geçildiğini kaydeden Manchester Üniversitesi Öğretim Üyesi İsmail Ertürk, "TROY'a rakip olacak yine Türk bir ödeme sistemi geliştirilmesinde yarar var" dedi
SEFER YÜKSEL
Manchester Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Bankacılık Programları Direktörü İsmail Ertürk, finansın dijitalleşmesi ve elektronik ödemelerin arttığı dünyada ödeme yöntemlerinin artık bir silah olarak kullanıldığı bir döneme girildiğini söyledi. Bloomberg HT televizyonunda Sefer Yüksel’in hazırlayıp sunduğu Finansal Teknoloji programına konuk olan Ertürk, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası uygulanan yaptırımları hatırlatarak, “Son 10 yıldır gelişen dijital para, elektronik para ve Çin'in özellikle teknolojik olarak dijital parada yükselmesi jeopolitik durumu da değiştirdi. Rusya'ya uygulanan yaptırımlar 10 yıl önce olsaydı etkisi çok daha farklı olurdu. Ama şimdi alternatifler var. Özellikle küresel ödemelere ulaşım açısından. Rusya içerisindeki ödemelerin Mastercard ya da Visa ağırlıklı olması Rusya'yı daha da etkileyecek. Bu yüzden Rusya'nın kendi ödeme yöntemi Mir'i ya da Türkiye'nin kendi ödeme yöntemi TROY’u desteklemesi , büyütmeye çalışması bu tür jeopolitik risklerden dolayı kendi ülkende ödemeler ağının sağlam olması ve o ülkenin finansal kuruluşlarının yönettiği bir ödemeler ağının ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkartıyor” dedi.
Türkiye'nin durumunun ve jeopolitik risklerinin, Rusya'dan farklı olduğunu vurgulayan Ertürk şöyle devam etti: “Fakat bu dönemde yaşananlar gösteriyor ki ödemeler, finansın ve özellikle dijitalleşen finansın, elektronik ödemelerin arttığı bir dönemde, silah olarak kullanılabilecek bir duruma geldi. Herhangi bir nedenle iki ülke arasında anlaşmazlık olduğunda artık, gücü elinde tutan finans sistemi onu kullanabilecek. Ama bunlardan bağımsız olarak da zaten bir ekonominin güçlenebilmesi için ödemeler altyapısının iyi olması gerekiyor. Yani hem güvenli hem de teknolojik olarak ileri düzeyde ödemeler sisteminin olması, o ülkenin kendisinin kontrol ettiği şirketlerin o ülkede denetlendiği, sahipliğinin o ülkede olduğu bir ödemeler sisteminin önemi artık çok arttı. TROY ile ilgili tabi Türkiye'deki durum farklı. Türkiye'de ekonomi her zaman açıktı, rekabet vardı. Tabi bunu yaparken, ‘Ben kendi elektronik ödeme sistemimi geliştireceğim’ diye ayrıcalıklar verip tekelleştirme durumuna da getirmemek lazım. Uluslararası rekabet her zaman önemli ama uluslararası rekabet içinde sizin de kendi ülkenizde ödeme sisteminizi rekabetçi bir şekilde yaratmanız gerekiyor. O nedenle TROY'a rakip olacak yine Türk bir ödemeler sisteminin, kart sisteminin geliştirilmesinde yarar var. Bunu Çin'de de görüyoruz. Her ne kadar AliPay güçlü olsa da onun karşısında Çin hükümeti WeChat'i koydu. İki büyük bir biri ile rekabet ediyor.”
"Fintechler için yeni bir döneme giriliyor"
Dünya genelinde fintechlerin fiyatlamalarına da değinen Ertürk, son dönemde küresel anlamda fintechlerin değerlemelerinde bir balon olduğunu ve bunların bir kısmının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Yeni teknolojilere yatırımların mutlaka olacağını ama dikkatli olunması gerektiğini ifade eden Ertürk, “Almanya'daki Wirecard skandalı buna en güzel örneklerden biri. Avrupa'da fintech sektörü için ciddi bir alarm yarattı. Aynı şekilde finteche en fazla destek veren önemli fintech merkezlerinden biri olan İngiltere’de de benzer vakalar yaşandı. Bu nedenle Almanya’da N26’nın büyümesini Alman Hükümeti kontrol edilebilir düzeyde tutmak istiyor. Müşteri sayısını çok hızlı artırmasına izin vermiyor. Bu gelişmelerden dolayı büyük ülkelerde artık fintech şirketlerinin borsa değerleri ve büyüme modelleri üzerine düzenleyiciler daha dikkatli. ABD’de covidden sonra da o değerlemelerde bir düzeltme oldu zaten. Yardımların halka ulaşmasında fintech şirketlerinin yeterli olmadığı ortaya çıktı. Fintech şirketleri için yeni bir döneme girildiğinden söz edebiliriz. Bu yeni dönemde fintech şirketleri artık ‘Ne kadar para kazanıyor, büyümeleri ne kadar gerçek ne kadar değil?’ gibi konular öne çıkmaya başladı. Bütün bu sebeplerden dolayı da değerlemeleri daha gerçekçi rakamlara oturuyor diye düşünüyorum” dedi.
"Fintechler finans ekosisteminde yeni ortaklar bulmalı"
Fintechlerin finansal kapsayıcılığı arttıracaklarına yönelik çok güçlü hikayeleri olduğunu ve düzenleyicilerin, siyasilerin bu hikayeden hoşlandıklarını kaydeden Ertürk, öte yandan fintechlerin finans ekosisteminde yeni ortaklar araması gerektiğini söyledi. Bu konuya dair bir rapor yazdığını ve bu rapor çerçevesinde İrlanda’da girişimler başlatacaklarını belirten Ertürk şunları söyledi: “Yazığım rapor, fintechlerin Credit Union’larla (Kredi Kooparatifleri) ortaklıklarının karlı olacağına dair. Şöyle ki, kendilerine yeni ortaklar aramalı. Finans sektörü sadece büyük bankalardan oluşmuyor. Credit Union denilen, kredi kooperatifler diyebileceğimiz kurumlar, finansa erişmekte güçlük çeken alt gelir gruplarına finansal hizmet veren bir ağ. Dünyada müşteri sayısı sadece 300 milyon. ABD’de 1.5 trilyon aktifleri var. Nüfusun yüzde 56’sının kredi kooparatifinde mevduatı var. İrlanda’da bu oran neredeyse nüfusun yüzde 100’üne ulaşıyor. Bu kurumlar, pandemiden sonra belli nedenlerle ellerindeki fonları krediye dönüştüremiyorlar. Öte yandan fintechlerin en büyük zaafları ise fon toplama tarafında. Benim önerim fintechlerin bankacılık dışındaki sosyal amaç güden kredi kooperatifleri gibi kurumlarla akıllı işbirliklerine girmeleri ve bu yolla yeni büyüme kanalları bulmaları.”