Bolu TSO/Ateş: Ekonomik düzlemde kendi kendine yetebilmenin önemi ortaya çıktı
Türkiye ekonomisinde koronavirüs seferberliği kapsamında Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Türker Ateş Bloomberg HT'ye özel kaleme aldı...
Covid-19 pandemisi, tüm dünyayı olduğu gibi Mart ayından itibaren ülkemizi de etkisi altına aldı. Şunu ifade etmek gerekir ki salgınla mücadelede, Sağlık Bakanlığımızın başarılı süreç yönetimi ile diğer ülkelere kıyasla daha olumlu bir tabloya sahibiz. Bolu olarak da süreci, Valimiz başkanlığındaki İl Pandemi Kurulu ve Hıfzısıhha Meclisi koordinasyonuyla, sağlık teşkilatımızın gayretli çalışmasıyla başarılı biçimde sürdürüyoruz. Vaka sayısı yönünden nispeten iyi durumdayız. Ölçek olarak küçük bir il olmamız, filyasyon çalışmalarını daha etkin biçimde yürütebilmemize olanak sağladı. Sosyal yoğunluğun yüksek olduğu lokasyonlarda bu yoğunluğu azaltmaya yönelik Pandemi Kurulumuzda tedbirler hayata geçirdik. Halkımız da bu tedbirlere gereken dikkati ve duyarlılığı azmi ölçüde gösterdi.
Covid-19 türü salgınlar, fark gözetmeksizin herkesi eşit biçimde etkileyebilme özelliğine sahip. Dolayısıyla etkileri sadece belirli bir alan ile sınırlı kalmıyor. Bizler iş dünyası temsilcileri olarak, öncelikle salgının ekonomik boyutu üzerinde duruyoruz.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde ve ilimizde de ekonominin çarklarını döndüren işletmelerimiz salgından en fazla etkilenen gruplar arasında yer aldı. Geçici olarak faaliyetleri durdurulan veya ciddi boyutlarda, yer yer yüzde 80’lere varacak şekilde aktivitesi düşen işletmelerimiz var. İstihdam ayağında da işletmelerimizin oldukça zorlandıklarını görebiliyoruz. Organize Sanayi Bölgesinde kapasite kullanım ortalamaları yarının altına düşmüş vaziyette. Diğer sektörlerde de tedarik zincirlerinde yaşanan ciddi kesintiler ve duraksamalar var.
İlk günden bu yana oda ve borsalarımızın talepleri, üst kuruluşumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin girişimleri ve hükümetin çalışmalarıyla salgının iş dünyamız üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik birçok başlıkta düzenlemeler hayata geçirildi. Son olarak, bu süreçte en çok ihtiyaç duyulan finansa erişim konusunda da sıkıntı yaşayan işletmelerimiz için kredi enstrümanlarıyla hafifletici müdahaleler yapmaya çalıştık. Salgının başladığı ilk günden bu yana iş dünyamızın üzerindeki daralmayı hafifletmek amacıyla gece gündüz demeden mesai harcayan TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu’na ve TOBB Yönetim Kurulumuza, ayrıca şu ana kadar iş dünyamızın taleplerini hayata geçirme noktasında sergiledikleri olumlu ve hızlı yaklaşımdan dolayı da hükümete burada teşekkür etmek istiyorum.
Temennimiz, ekonomimizin bu süreci mümkün olan en az kayıpla geride bırakarak yeniden normal yörüngesine oturmasıdır. Salgında da yavaş yavaş normalleşme döneminin ilk sinyalleri gelmeye başladı. Artık önümüzdeki sürece ciddi biçimde yoğunlaşmamız gereken bir döneme giriyoruz. Ekonomide arzı ve talebi doğrudan etkileyen bu tökezleme sürecinden çıkış stratejilerini tüm taraflar bir araya gelerek oluşturmalıyız.
Salgının ortaya çıkması ve tüm dünyaya yayılmasıyla birlikte, her ülke kendi ekonomisinde üretim, kaynak ve tedarik yönetiminde deyim yerindeyse bir yeterlilik sınavı verdi. Ekonomik düzlemde kendi kendine yetebilmenin önemi bir kez daha ortaya çıktı.
Ayrıca yaşanan salgının tabii bir sonucu olarak stratejik sektörlerde ürün güvenliği yönünden korumacı bir yaklaşımın hakim olacağı, ayrıca tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılacağı bir dönemin başlayacağı ifade edilebilir.
Pandemi ile birlikte gündeme gelen konulardan birisi de dijitalleşme oldu. Dünya ekonomileri ve toplumları şu anda dijital dönüşümü test etmeye başladı. Başta e-ticaret olmak üzere iş yapma şekilleri ve çalışma prensiplerinde dijital dönüşümler yaşanıyor. Toplantılar uzaktan çevrimiçi olarak gerçekleştiriliyor. Okullarda eğitimler çevrimiçi verilmeye başladı. Evden çalışma yöntemi hem kamu, hem de özelde daha geniş bir yelpazede deneyimlendi.
Bu dijitalleşme süreci, başta ekonomi ve sektörler olmak üzere birçok toplumsal alanı dönüştürmeye devam edecek. Alışkanlıklar, eğilimler ve bunlara ilişkin ürün ve hizmet sunumları yeniden şekilleniyor. Bu noktada hem il olarak, hem de ülke olarak konum almakta yarar görüyorum. Önümüzdeki sürecin seyrini doğru okursak ve stratejilerimizi doğru biçimde oluşturursak, yaklaşan yeni dönemde doğru noktada yer alma ve gelişmelere hızlı adapte olabilme şansımız artacaktır.
Pandemi sonrası tüketici davranışlarının da daha titiz ve sorgulayıcı bir görünüme kavuşması olasıdır. İnsanlar her türlü tüketim malzemesine ve bulundukları her yerde ortamın özelliklerine daha fazla dikkat eder hale gelecekler. Bu durum, özellikle insanlarla yakın iletişime dayalı işler yapılan hizmetler sektörümüzü oldukça etkileyecek. Ortamdaki kişi sayıları kontrollü biçimde azaltılacağı için kapasite kullanımları düşecek, gelir kayıpları yaşanacak. Yanı sıra sağlık tedbirlerinin sürdürülebilir biçimde uygulanabilmesi için hizmetlerin yeni koşullara adapte edilmesi yeni maliyetler ortaya çıkacak. Bu durumun da masaya yatırılarak bir eylem planı oluşturulmasında yarar görüyoruz.
Sonuç itibariyle, Türkiye olarak yakın dönem tarihimiz içinde ekonomik anlamda büyük sıkıntılı dönemlerden geçtiğimiz benzer günler yaşadık. Her sıkıntının üstesinden toplum, devlet ve özel sektör el ele vererek gelmeyi bildik. Moralimizi bozmuyoruz. Biz Türkiye olarak, devlet, özel sektör, girişimcilerimiz, çalışanımız ve halkımız hepimiz aynı geminin içinde, aynı tarafta olduğumuzun bilinciyle hareket ediyoruz. Bu salgının ekonomide yarattığı daraltıcı etkiyi de yine hep birlikte aşacağımıza inanıyoruz.
Türker ATEŞ
BOLU TSO Başkanı