Türk hisseleri küresel fonların radarına yeniden giriyor
-
Barings Fon Yöneticisi Matthias Siller, 14.TUYID Yatırımcı İlişkileri Zirvesi'nde Türkiye varlıklarının küresel korelasyon içindeki konumuna değinerek hisse seçiminin sunduğu fırsatlara vurgu yaparken "Türkiye hisseleri şu anda uluslararası yatırımcı için dikkat çekici. Düşük korelasyon ve doğru sermaye tahsisi güçlü bir getiri potansiyeli yaratıyor" dedi.
SEVCAN ERSÖZLÜ
Matthias Siller, Türkiye varlıklarının küresel piyasalarla sergilediği düşük korelasyonun, uluslararası yatırımcılar açısından güçlü ve giderek daha görünür bir yatırım hikâyesi sunduğunu söyledi. Siller’a göre, uzun süredir Türkiye’de pozisyon almayan küresel fonlar yeniden hazırlık aşamasına geçmiş durumda ve dezenflasyon süreciyle birlikte ilginin önümüzdeki aylarda daha da artması bekleniyor.
Siller, yaptığı değerlendirmede, Türkiye piyasasının son yıllarda ağırlıklı olarak iç dinamiklerle fiyatlandığını, bunun da ülkeyi küresel piyasa hareketlerinden ayrıştırdığını vurguladı. “Dışarıdan bakan, yalnızca faiz–enflasyon dengesine odaklanan yatırımcılar bu piyasaya girmemeyi tercih etti. Ancak mikro düzeyde, şirket bazlı analiz yapan yatırımcılar için bu dönem son derece önemli bir fırsat yarattı” dedi.
Siller’a göre, Türk şirketlerin büyük bölümü güçlü fiyatlama gücüne sahip olduğu için Türk hisse senetleri enflasyona karşı doğal bir korunma (hedge) işlevi gördü. Güncel durumda ise ücretlerin enflasyonist seyrini sürdürdüğü, buna karşılık para politikasının daha deflasyonist bir çerçeveye geçtiği sıra dışı bir evreye girildi.
“Bir anda hem yüksek enflasyon hem de güçlü bir para birimi ile karşı karşıya kaldık. Bu oldukça nadir görülen bir kombinasyondu ve ciddi bir fırsat sundu. Ancak bu fırsatı yakalayabilmek için detaylı, şirket bazlı analiz gerekiyordu” ifadesini kullandı.
"Başlı başına bir fırsat”
Siller, küresel gelişen piyasa endekslerinde Türkiye’nin ağırlığının geçmişe kıyasla ciddi şekilde azaldığını hatırlattı. “Bir dönem endekste %6–7 paya sahipti. Bugün ise uluslararası yatırımcıyı çekecek, büyük ve likit halka açık şirketlerin sayısı sınırlı” dedi. Türkiye’nin yatırım yapılabilir şirket evrenini genişletmesi gerektiğini vurgulayan Siller, bazı büyük tüketici veya teknoloji şirketlerinin yurt dışı borsalar yerine Türkiye’de listelenmiş olmasının piyasa açısından daha güçlü bir yapı yaratabileceğini söyledi.
Bu koşullar altında birçok küresel gelişen piyasa fonunun Türkiye’de hâlen hiç pozisyonu olmadığını belirten Siller, bunu “başlı başına bir fırsat” olarak tanımladı. “Geçmişte Türkiye’de olmamak bilinçli bir tercihti. Yanlış gitmesi halinde bunun kariyer maliyeti vardı. Bu nedenle Türkiye’yi tamamen göz ardı etmek daha kolaydı. Şimdi ise bu durum ileriye dönük getiri potansiyelinden büyük bir fedakârlık yapmadan portföy çeşitlendirmesi sağlayabileceğiniz anlamına geliyor” dedi.
"Hazırlık yapıyorlar, zemin oluşturuyorlar"
Siller, ekonomi politikalarının yanı sıra Türkiye–ABD ilişkileri ve özellikle Suriye kaynaklı jeopolitik risklerin de yatırımcıları uzun süre piyasadan uzak tuttuğunu ifade etti. Ancak son dönemde jeopolitik alanda daha rasyonel bir çerçeveye geçildiğini ve bunun yatırımcılar tarafından olumlu karşılandığını söyledi.
“Bugün ziyaret ettiğimiz yatırımcıların ortak noktası şu: Alım yapmaları gerekiyor” diyen Siller, büyük küresel gelişen piyasa fonlarının genellikle 80–100 hisselik portföyler oluşturduğunu, bu nedenle Türkiye’de çoğu zaman yalnızca bir veya iki hisseye yer verebildiklerini belirtti. Bu durumun, şirketler açısından küresel fonların radarına girebilmenin ne kadar kritik olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti.
Siller, zirvede gerçekleştirdiği konuşmasında yedi yıldır Türkiye’de hiç pozisyonu olmayan fonlarla görüştüğünü ve bu fonların şu anda beş farklı Türk şirketi üzerinde aktif şekilde modelleme yaptığını söyledi. “Hazırlık yapıyorlar, zemin oluşturuyorlar. Uygun an geldiğinde bir ya da iki hissede pozisyon alacaklar” ifadesini kullandı.
"Dezenflasyon süreci yatırımcıyı piyasaya çekecek temel unsur"
Siller önümüzdeki altı ayda faiz indirimlerinin devam etmesi halinde — Haziran’a kadar toplamda 800 baz puana varan ek indirim ihtimaline işaret ederek — bu ilginin daha da artabileceğini belirtti. Dezenflasyon sürecinin yatırımcıyı piyasaya çekecek temel unsur olduğunu vurguladı.
Siller, gelişen piyasa hisselerinin son 20 yılın en güçlü performanslarından birini sergilediği bir dönemde Türkiye’nin %30’un üzerinde gelişmekte olan ülke borsalarından negatif ayrışmasına rağmen, bunun yatırım hikâyesini geçersiz kılmadığını söyledi. Önümüzdeki 12 ay içinde uluslararası yatırımcılarla yeniden güçlü bir bağ kurulup kurulamayacağına ilişkin soruya yanıt veren Siller, düşük korelasyonun hem avantaj, hem de risk barındırdığını ifade etti.
“Evet, son bir yılda performans zayıftı; bu doğru. Ancak yalnızca kısa vadeli göreli performansa odaklanmak yanıltıcı olabilir ve hatalı döngüsel çıkarımlara yol açabilir,” diyen Siller, asıl sorunun aşağıdan yukarıya bakıldığında güçlü bir yatırım hikâyesi olup olmadığı olduğunu vurguladı.
“Hisse senetlerinin risklere karşı düşük korelasyon sergilemesi için gerekçeler makul"
“Türk hisse senetlerinin ve diğer varlıklarının küresel risklere karşı düşük korelasyon sergilemesi için gerekçeler makul. Aynı zamanda şirket bazında değer yaratma potansiyeli de mevcut. Bu iki unsurun bir araya gelmesi, Türkiye’yi yatırım açısından cazip bir kombinasyona dönüştürüyor,” değerlendirmesinde bulundu.
Siller zirvede gerçekleştirdiği konuşmasında Türkiye yatırım hikâyesinin ağırlıklı olarak hisse bazlı olduğunu ve bunun yatırımcı ilişkileri açısından önemli bir avantaj sunduğunu vurguladı. Küresel fon yöneticilerinin Türkiye’de sektör bazlı değil, büyük ölçüde şirket bazlı hareket ettiğini belirterek, piyasanın görece verimsiz olmasının doğru iletişim kurabilen şirketler için önemli bir fırsat yarattığını ifade etti.
“Şirketler küresel fonların portföyüne girecek o bir ya da iki hisseden biri olmayı başarırsa, önümüzdeki birkaç yıl bundan ciddi şekilde fayda sağlar. Bu yatırımcılar kısa vadeli sürprizlerde çıkmak için gelmiyor; risklerin farkında olarak, ama ana parametrelere artık daha fazla güvenerek geliyorlar” dedi.
Barings Fon Yöneticisi Matthias Siller:
— Bloomberg HT (@BloombergHT) December 16, 2025
📍 Türk piyasası, küresel piyasalarla çok düşük bir korelasyon sergiliyor.
📍 Küresel fon yöneticileri Türkiye'de sektörel değil, hisse bazlı hareket ediyor. pic.twitter.com/uqzfdedVcn