Advertisement
HABERLER ABONE OL

TÜRK Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu (YİK) toplantısı Ankara'da yapıldı.

Toplantının açılış konuşmalarını TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan yaptı. Konuşmaların ardından Türkiye'nin farklı illerinde gerçekleştirilen çalıştaylar kapsamında 'Cumhuriyet ve Demokrasi', `Küresel Dönüşüm ve Ulusal Strateji´, `Refah ve Bölüşüm´ ile `Çevre ve Kalkınma´ konularının yer aldığı 'Cumhuriyetin İkinci Yüzyılına Girerken´ ana temalı panel düzenlendi.

Çalıştay dizisi projesinin eş koordinatörlüğünü Bekir Ağırdır ve Prof. Dr. Ali Yaycıoğlu, proje kapsamında `Cumhuriyet ve Demokrasi´ çalıştaylarının eş moderatörlüğünü Prof. Dr. Ali Yaycıoğlu ve Prof. Dr. Murat Somer, `Küresel Dönüşüm ve Ulusal Strateji´ çalıştaylarının eş moderatörlüğünü Prof. Dr. Evren Balta ve Barçın Yinanç, `Refah ve Bölüşüm´ çalıştaylarının eş moderatörlüğünü Prof. Dr. Ceyhun Elgin ve Prof. Dr. Burça Kızılırmak, `Çevre ve Kalkınma´ çalıştaylarının eş moderatörlüğünü Prof. Dr. Erinç Yeldan ve Dr. Ümit Şahin gerçekleştirdi.

Toplantıda konuşan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, "2'nci yüzyılımıza girerken ülkemizi çağdaş uygarlıklar seviyesine yükseltecek ve insanımızı mutlu ettirecek bir programa ihtiyacımız var. İkinci yüzyılda çağdaş uygarlığa giden yol hukuk devletinden, demokratik standartların yerleşik hale gelmesinden, laiklik anlayışının içselleştirilmesinden, bilimin yol göstericiliğinden, eğitimde fırsat eşitliğinden, kadınların her alanda eşit katılımından ve sürdürülebilirlikten geçiyor. Bunu gerçekleştirmek için geleceği geçmişin kazanımlarının üzerine inşa edeceğiz. Birinci yüzyılın eksikliklerini tamamlayacağız" dedi.

Yabancı yatırım için güçler ayrılığı ve hukuk vurgusu

Özilhan, ekonominin temel önceliğinin ne pahasına olursa olsun yüksek büyüme sağlamak olmaması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Hedefimiz insanlarımızın mutluluğu, özgürlüğü, refah içinde, özgüveni yüksek biçimde yaşaması olmalı. Bu ise kısa vadeli ekonomik kazanımlara değil uzun vadeli olarak bilimde, teknolojide, kültürde, sanatta ve sporda ilerlemeye, sürdürülebilirliğe, kapsayıcılığa, iyi yaşam koşulları sağlayacak istihdam olanaklarını geliştirmeye bağlı.

Bu yolda nasıl ilerleyeceğimizi konuşurken günümüzün gelişmiş ve demokratik toplumlarının tecrübelerinden yararlanmakta fayda var. Güçlü bir piyasa ekonomisinin temel özelliği güçlü bir kurumsal yapı ve sağlam bir hukuk sistemidir. Modern bir hukuk devletinde herkesin can ve mal güvenliği garanti altındadır. Sözleşmeler hukuk sistemi içinde uygulanır. Yargılama adildir; herkes adalet önünde eşittir. Yasalar açık ve nettir; herkese eşit uygulanır. Mahkeme kararlarında çelişki olmaz ve herkes için bağlayıcıdır. Uluslararası normlara ve sözleşmelere riayet edilir. Mevzuat değişikliğinde en iyi uygulamalara bakılır; ilgili tarafların görüşü alınır, etki analizi yapılır. Güçlü piyasa ekonomilerinde yönetim sisteminde ve kararlarda öngörülebilirlik esastır. Şeffaflık ve hesap verebilirlik güvence altındadır.

Güçler ayrılığı ve denge ve denetleme mekanizmaları etkin çalışır. Çoğunlukçulara değil çoğulculuğa önem verilir. Düzenleyici kurumlar özerktir. Atamalarda sadece liyakat etkili olur. Böyle bir ortamda girişimler ekonomik kararlarını alırken geleceğe güven içinde bakarlar. Güçlü piyasa ekonomilerinde ekonomik kararlarda kliantalizme yer olmaz, sadece ekonomik değişkenlere göre karar alınır. Bu koşulların sağlanamadığı durumda ülkenin risk primi yükselir; yatırımların maliyeti artar, yolsuzluklar ve haksız uygulamalar yaygınlaşır. Modern bir hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla etkin işlemediği bir ülkeye yabancı yatırımcılar ilgi duymaz. Yabancı yatırımlar doğrudan sermaye yatırımları yerine sıcak para biçimini alır."

"Orta gelir tuzağından kurtulmak zorundayız"

Uzun vadeli ekonomik performansın artırılmasında para politikasının etkisinin sınırlı olduğunu belirten Özilhan, şunları kaydetti:

"Ekonomik büyüme için tek dayanağımız çalışanıyla, girişimcisiyle, bilim insanıyla, teknolojik yeniliklere imza atan araştırmacısıyla, erkeğiyle, kadınıyla insanımız. İnsanımızın niteliklerinin çağın gereksinimlerinin gerisine düşmesi ve beyin göçü, orta gelir tuzağını aşmamızın önünde büyük bir engel teşkil ediyor.

2´nci yüzyılımıza girerken ülkemizi çağdaş uygarlıklar seviyesine yükseltecek ve insanımızı mutlu ettirecek bir programa ihtiyacımız var. 21´inci yüzyılda çağdaş uygarlığa giden yol hukuk devletinden, demokratik standartların yerleşik hale gelmesinden, laiklik anlayışının içselleştirilmesinden, bilimin yol göstericiliğinden, eğitimde fırsat eşitliğinden, kadınların her alanda eşit katılımından ve sürdürülebilirlikten geçiyor. Bunu gerçekleştirmek için geleceği geçmişin kazanımlarının üzerine inşa edeceğiz.

Birinci yüzyılın eksikliklerini tamamlayacağız. Çözülememiş sorunlarımızın üstüne gideceğiz. İyileştirilmesi ve düzeltilmesi gereken boyutları toplumsal uzlaşmayla düzelteceğiz. Karşı karşıya olduğumuz çetrefil sorunları, Cumhuriyet değerlerinin sağlam zeminine basarak, egemenliğin kayıtsız şartsız sahibinin millet olduğu bilinciyle, hep beraber seferber olarak aşacağız. Birbirimizi dinleyecek, anlayacak, yapıcı davranacak, en önemlisi de birbirimize güveneceğiz.

"Ortalama ücret ile asgari ücret arasındaki makas kapanıyor"

Geniş işsizlik oranlarının yüzde 22’ler bandında dolaşıtığına dikkat çeken Özilhan, "Ortalama ücret ile asgari ücret arasındaki makas giderek kapanıyor. Üniversite eğitiminde nitelik düşüşü ile birlikte üniversite ile lise mezunları arasındaki ücret makası daralıyor. Yani üniversite eğitiminin getirisi düşüyor" dedi.

Risk priminin gerilemesi uzun vadeli yatırımların finansmanını kolaylaştıracağına işaret eden Özilhan, yüksek enflasyonun geçmiş dönemde büyümenin yapısını bozduğunu, aşırı tüketime dayanan büyüme modelinin sürdürülebilir olmadığını belirtti.

"Dengelenme süreci başladı"

Dengelenme sürecinin başladığının dikkat çektiğini dile getiren Özilhan, yeni ekonomi yönetimiyle piyasaların politikaya güveninni yükseldiğini ifade etti.

Özilhan, "Enflasyonla mücadelede mutlaka başarılı olmak zorundayız. Önümüzdeki yıl fiyat istikrarında önemli bir aşamaya geleceğimizi düşünüyoruz. Ekonomi kayıtlı ve kural bazlı olmalı. Yolsuzluk ve kara parayla ciddi bir şekilde mücadele edilmeli" diye konuştu.

Turan: Sorunların çözümünün kural bazlı ve veriye dayalı yönetim sisteminden, katılımcılıktan geçiyor

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise, yaptığı konuşmada, Türkiye'ye ulaşmak yolunda 100´üncü yılda yeni bir proje başlattıklarını söyleyerek, "İkinci yüzyılımıza girerken, `Cumhuriyeti ve demokrasiyi birlikte nasıl güçlendireceğiz´, `Küresel dönüşümlerde ulusal stratejimizi nasıl konumlandıracağız´, `Refahı artırırken adil bölüşümü nasıl yapacağız´, `Kalkınmayı sağlarken çevreyi nasıl koruyacağız´. Türkiye'nin yeni dönemde bu ikilemleri birbiriyle nasıl uyumlaştıracağı üzerine farklı kesimlerin beraber düşünmesi için bir zemin oluşturduk. Farklı çalıştaylarda ele alsak da aslında konuların birbirinden çok da ayrılamadığını gördük. Ekolojik krizin demokrasi krizinden, ekonomik krizin toplumsal krizden bağımsız düşünülemeyeceği berrak şekilde ortaya çıktı. Sorunların çözümünün kural bazlı ve veriye dayalı yönetim sisteminden, katılımcılıktan, karar süreçlerine yerinden katılımın öneminden, kurumlar arasında iş birliği ve koordinasyonun güçlendirilmesinden geçtiğini gördük. Farklı boyutlarıyla da olsa, her bir toplantıda eşitlik, adalet, demokrasi ve kadın kavramlarının öne çıktığını, ele alınan tüm meselelerle ilişkilendirildiğini duyduk. Zaten bildiğimiz bir noktayı, bir kez daha hatırlayarak gururlandık. Her alanda, her düşünce yapısından, çok tecrübeli ve kıymetli, en önemlisi, bilgisini iyi bir ortak gelecek için seferber etmeye hazır insanımız var. 2´nci yüzyılımız için ihtiyaç duyacağımız politikaları en iyi şekilde tasarlayabiliriz. Bu konuda içimiz rahat olabilir" dedi.