Advertisement

21. yüzyılın belki de en büyük salgını olarak adlandırılacak bir salgınla karşı karşıyayız. Koronavirüs. (Kovid-19)

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Kovid-19 nedeniyle zorlu bir süreçten geçmekteyiz. Dünya genelinde yaşanan bu 'küresel kriz' sürecinde, devletin, milletin, reel sektörün ve finans kesiminin ele el vermesi ve birlikte yol alması gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de, 10 Mart’ta tespit edilen ilk vakanın ardından KOVID-19’dan kaynaklanan ilk ölüm olayı da bir hafta sonra yani 17 Mart’ta kayda geçmiştir. Sonrasındaki sürece baktığımızda martın son haftası ile nisan ayının ilk iki haftasının Türkiye’nin virüsle mücadelesindeki en şiddetli dönem olduğunu söyleyebiliriz.

Ülkemiz sadece sağlık açısından değil, ekonomik açında da büyük zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Mart ayının ortaları ve son haftasında yüzbinlerce esnaf kepenk kapatmış, ekonomiyi ayakta tutan sektörler Koronavirüs pandemisi nedeniyle deyim yerindeyse mücadeleye ara vermiştir.

Devletimiz tarafından salgının ülkemizde görünmesi ile birlikte birçok alanda tedbirler alınmıştır. Özellikle ekonomik açıdan alınan tedbirler kapsamında ekonomik çarkın dönmesine olanak sağlanmıştır. SGK ve BAĞKUR ödemelerinin 3 ay ertelenmesi, Kısa Çalışma Ödeneği, bankaların kedilerde sağladığı kolaylıklar gibi daha sayılabilecek çok sayıda destek paketleri ile esnaf ve tüccarın bu salgından en az zarar görecek şekilde çıkması yönünde destekler sağlanmıştır.

Yine dile getirmeden geçmek istemediğim bir konu bu sürecin sağlık boyutunun çok iyi ele alınması gerekir. Yanı başımızda yer alan birçok Avrupa ülkesi büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldı ancak Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzerce Sağlık Bakanımız ve özellikle sağlık çalışanlarımız bu süreci çok iyi yönetti ve en az hasarla atlatabilmek adına 7/24 çalışarak tüm mesailerini halkın sağlığı için harcadılar. Bu vesile ile kendilerine minnettarlığımızı ifade etmek isterim.

Ayrıca; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimizin (TOBB) sağladığı “TOBB Nefes Kredisi” de göz ardı edilmemelidir.

Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) olarak yaşanan süreçte bizlerde tüm üyelerimizin sorunlarını dinlemiş, alanda anketler yapmış, talep ve temennileri çatı kuruluşumuz olan TOBB üzerinden ilgili bakanlıklara ve kurumlara aktardık/aktarmaya devam ediyoruz. Devletin açıkladığı desteklerin genişletilmesi ve tüm sektörleri kapsaması başta olmak üzere yetersiz gördüğümüz konularla ilgili fikirlerimizi her mecrada dile getirdik.

Dünya ekonomisi başta olmak üzere Ülkemiz genelinde de yaşanan ekonomik sıkıntılar ilimiz ve bölgemizi de etkisi altına almıştır, dolayısıyla yerel ekonomi yönetiminde meydana gelen olumsuzlukların çözümü ile ilgili yoğun bir mesai harcadık.

* “İran ile 300 kilometre kara sınırına sahip olan ilimiz sınırları içinde yer alan Kapıköy Sınır Kapısı, pandeminin İran’a bulaşması sonrası kapatıldı. Van Ticaret ve Sanayi Odası olarak 6 yıl önce başlattığımız ve Türkiye’nin en önemli alışveriş festivallerinden bir tanesi olan Shopping Fest’i (Alışveriş Günleri) ne yazık ki bu yıl pandemi nedeniyle gerçekleştiremedik. Pandemi süreci sonrası İran ile olan ilişkilerimizin güçlü hale gelmesi açısından yüzümüzü Doğu’ya dönmemiz gerekmektedir. Koronavirüs sonrası başta ilimize ve bölgemiz genelde Türkiye’nin turizm ve ticaretinin gelişmesi açısında İran pazarı önemsenmelidir. Bu kapsamda Kapıköy Sınır Kapımız kontörlü bir şekilde açılmalıdır.” dedik.

* “Türkiye’nin önemli hayvancılık kentlerinden bir tanesi olan ilimiz, tarım ve hayvancılık yatırımları bakımından daha fazla desteklenmelidir. Van Ticaret ve Sanayi Odası olarak hayat geçireceğimiz Van Tarıma Dayalı İhtisas (Besi) Organize Sanayi Bölgesi (TDİ OSB) projesinin salgın sonrası ivedilikle hayata geçirilmesi kentimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Tarıma açılan hazine arazileri kapsamının genişletilmesi gerekliliği bizler için önemli olup, ayrıca 21 ile sağlanan tohum desteği kapsamına ilimiz de dahil edilmesi gerekmektedir.” Talebiyle yaptığımız tüm görüşmelerde bu konuyu önceledik.

* “Her platformda dile getirdiğimiz vergi terkini ve sicil affı kentimizin kalkınmasına büyük rol oynayacaktır. Gerek 2011 yılında yaşanan depremler sonrası ortaya çıkan vergi borçları gerekse de pandemi sürecinde vergisini ödemeyen vatandaşlarımız için hükümetin atacağı adımlar kaçınılmazdır. Aynı şekilde sicil affı da esnaf, tüccar ve sanayicimiz için olmazsa olmazdır.” Israrını tekraren dile getirdik.

* Mücbir sebep kapsamının genişletilmesi, KDV alacağı kadar koşulsuz/şartsız KGF kefaleti sağlanması, kira destek mekanizması oluşturulması, kamudan kesinleşen alacakların ödenmesi, ihracat yapan üyelere nakliye desteği sağlanması gibi konularda da hükümet yetkililerimiz ile bir takım görüşmeler gerçekleştirdik.

Su-elektrik ve doğalgaz ödemeleri, mevcut kredi ödemeleri, vergi ödemeleri, KDV oranlarının düşürülmesi, icra takiplerinin durdurulması ve bölgeler arası eşitsizlik farkının en aza indirilmesi noktasında sürecin oluşturulduğu tahribat dikkate alınarak yeni planlamaların yapılması ve daha birçok konuda girişimlerimiz oldu.

Toplumun her ferdini zorlayan bu süreçten el ele vererek, dayanışmayı ve paylaşmayı güçlendirerek, şeffaf ve adil bir yönetsel anlayışla çıkacağımıza inanıyoruz.

Son olarak; Ülkemiz son yıllarda birçok olumsuz durumla karşı karşıya kalmış, kadim kültürü ve sosyolojik gücü ile her sıkıntının üstünden gelmeyi başarmıştır. İnanıyor ve ümit ediyoruz ki bu süreç sonunda daha güçlü bir Türkiye daha güçlü bir ekonomi ve üretimin her alana sirayet edeceği Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi topyekun bir üretim anlayışıyla hareket eden bir anlayış gelişecektir.

Necdet TAKVA

Van TSO Yönetim Kurulu Başkanı