Advertisement
HABERLER ABONE OL

CEM COŞKUN/BERLİN

Ufukta, kobalt, bakır, lityum ve nikel gibi önemli hammaddeler için yüksek fiyat artışları görüldü. Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nün yayınladığı çalışmaya göre, bu hammaddelere olan talep önümüzdeki yıllarda hızla artacak. Fiyatların, 2030’a yaklaşıldığında zirve yaparak yıllarca o seviyelerde kalması bekleniyor.

Tabii bu, yeşil enerjiye geçişi zorlaştıracak engellerden biri haline gelebilir. Çünkü bu hammaddeler elektrikli arabaların, güneş panellerinin ve rüzgar türbinlerinin üretiminin şu anda olmazsa olmazları. Rüzgar ve güneş enerjisi santralleri inşa etmek için büyük miktarlarda bakıra; elektrikli araba aküleri için ise kobalt, lityum ve nikele ihtiyaç söz konusu. Uluslararası Enerji Ajansı'na (IEA) göre, önümüzdeki 20 yılda bakır tüketiminin iki, nikel tüketiminin üç, kobalt tüketiminin de altı katına çıkması bekleniyor.

Lityumda talep 20 kat artacak

En fazla talep artışının ise lityumda yaşanması bekleniyor. 2040 yılında lityuma olan talebin bugünkünden tam 20 kat fazla olacağı öngörülüyor. Bu seviyede bir talebe arzın ayak uydurması ise zor görünüyor. Zira, söz konusu metallerin çıkarılması için büyük yatırımlara ihtiyaç duyulmakta. Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü’nün açıkladığı senaryoya göre, 2030'da 2020'ye kıyasla bakır fiyatları yüzde 70, lityum fiyatları ise yüzde 180 daha yüksek olabilir.

Çare, yeni teknolojiler

Ancak araştırmacılar, öngörülemeyen teknolojik ilerlemelerin potansiyel fiyat artışlarını ve enerji geçişi maliyetlerini düşürebileceğine de dikkat çekiyor. Şu anda elektrikli otomobil üretiminde gözlemlendiği üzere, alternatif malzemeler yenilenebilir enerji üretimi ve depolanmasında kullanılabiliyor. Örneğin Tesla, bir süredir bazı modellerinde kobalt gerektirmeyen lityum demir fosfat (LFP) piller kullanıyor. Çinli CATL şirketi ise lityum, kobalt veya bakır gerektirmeyen sodyum iyon pil teknolojisine güveniyor ve Almanya Erfurt'ta yaklaşık 2 milyar euro yatırımla bir pil fabrikası inşa ediyor.

Politik kararlar net olmalı

Tabi teknolojik gelişmelerin yanında politik kararlar da önem taşıyor. Araştırmacılar enerji geçişinde alınan kararların net olmasının önemini vurgularken, üreticilere planlama güvenliği sağlayan küresel çapta koordine edilmiş bir iklim politikasına ihtiyaç duyulduğunun da altını çiziyor.