Tatilden döndüm...
Biraz yoğun gündem ve büyük ölçüde de benim tembelliğimden dolayı yazılara uzun bir süre ara verdim ve bu durum, yakın çevremde olduğu kadar, okuyucu tarafından da uzun bir tatile çıktığım şeklinde algılandı. Keşke bu kadar uzun bir tatil yapabilseydim diyor ve yavaş yavaş dağıtmaya başladığım konuya dönüyorum.
Bir seçim dönemini daha geride bıraktık. Ülkemiz ve halkmızının iyi bir demokrasi sınavı verdiğini ve iktidarın, elbette muhalefetin koalisyon kurması durumunda, sorunsuz bir şekilde el değiştirebileceğini gösterdiğini düşünüyorum. Bu, seçimleri kimin kazanıp kaybettiğini düşünmeden, hepimiz için bir moral kaynağı olmalı.
Peki bu süreçte bizler ne yaptık? Seçim öncesi beklentiler, seçim sonuçlarının aktarılması ve seçim sonrası olası koalisyon haberleri yine yoğun bir dönem geçirmemize neden oldu. Ancak bunun karşılığını almakta olduğumuzu görmek bizi mutlu kılıyor, motive ediyor. İlginiz sayesinde, BloombergHT.com seçimlerin ardından, tekil kullanıcı bazında, kuruluşundan bu yana en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştı. Bizlere duyduğunuz güven için tüm ekibim adına yürekten teşekkürler.
Seçim sonuçları ve buna bağlı olarak olası hükümet formülleri öncelikle dolar/TL ve Borsa İstanbul'un hareketleri üzerinde etkili oluyor. Bizler bu alandaki gelişmeleri yakından izleyerek hızlı ve doğru bir şekilde sizlere aktarmaya çalışıyoruz. Öte yandan, ulaşabileceğimiz kadar çok uzman görüşünü aktararak, okuyucularımızın kafalarında değişik olasılıkların ve seçeneklerin somutlaşmasına çalışıyoruz. Birazdan bahsedeceğim üzere, bu yaklaşımımız eleştiri alsa bile, genel anlamda kabul görüyor. Bunu da sitemizin trafiğine ilişkin rakamlardan rahatlıkla anlayabiliyoruz.
Gelelim eleştirilerinize ve bizlerin bunlara vermeye çalıştığı yanıtlara;
Değerli bir okuyucumuz, "Erdoğan ekonomisi: BIST 100'ün seyri" başlıklı haberimize, ""borsa ıstanbul 100 endeksi'nin dolar/tl bazında seyri" dalgamı geçiyorsunuz? yoksa reklam mı yapıyorsunuz? nerede dolar/tl endeksi?!" eleştirisini getirmiş. Okuyucumuz, anlayabildiğim kadarıyla, endeksin dolar bazında seyrinin hesaplanmasına kızmış. Böyle bir haberde reklamın nasıl olabileceğini ya da nasıl dalga geçilebileceğini düşünmeyi bir kenara bırakıp, dolar bazında endeks hesaplamasının çok yaygın bir uygulama olduğunu ve böylelikle endeksin seyrinden dolar kurunun etkisinin ayıklanmaya çalışıldığını söylemekle yetineyim.
"Türkiye için 3 tehlikeli senaryo" başlıklı haberimiz ise diğer bir değerli okuyucumuzu oldukça kızdırmış. Okuyucumuzun, "habire felaket senaryoları, böyle bir zamanda dolar 2.69 borsa 82.500 siz hala olumsuzluk pompalıyorsunuz bi batıramadınız bu ekonomiyi, y. azkılar olsun size. yaptığınız bir yayın doğru dürüst değil. arkadaşlarla acaba bloomberght bugün ne yumurtlamış diye merak ediyeruz." eleştirisine ne deneblir ki? Demek ki iktisat biliminin ve yazınının bugüne kadarki birikimini bir kenara itip haberlerle ekonominin batacağını düşünenler, resmin tersinden bakarsak, yine haberlerle ekonominin göklere fırlayabileceğini de düşünebilirler. Umarım becerikli haberciler çıkar ve hepimizi refaha kavuşturur.
"Büyüme beklentiyi aştı" haberimize ise "hizmetlerdeki 4,5 luk büyümeyi cnbce de kimse yemedi siz yemiş gibi yapmaya devam edin kimi kandırıyorsunuz eninde sonunda revize edilecek" ve "neymiş 1.3 bekliyorlarmıta 2.3 olmuş he arttı siz öyle zannedin,işinize öyle geliyor 2014 ilk çeyrek büyümesi 4.9'du bunu söyleyemiyorsunuz değilmi?şu anda herşey güllük gülüstanlık havası yaratmak başlıca göreviniz değil mi?" şeklinde iki eleştiri gelmiş. Bu gibi haberlerde iki kıstas vardır: Ya veriyi öncekilerle karşılaştırırsınız ya da beklentiyle. Genel kabul gören beklenti ile karşılaştırmak. Bizim de yaptığımız bu. Verinin içeriğine bakarak yorum yapmak ise bizim işimiz değil. Biz sadece bu işin uzmanlarından gelen değerlendirmeleri sizlere yansıtabiliriz.
Önceki iki paragrafta, bir taraftan ekonomiyi batırmakla suçlanırken, diğer yandan her şeyi güllük gülistanlık göstermekle itham ediliyoruz. Bu da bu mesleğin bir cilvesi olsa gerek.
"Euro ‘Yunanistan’ ile zayıflıyor" haberimize getirilen, "nerde zayıflıyor nasıl haber bu.iki gündür yükseliyor işte." eleştirisine ise, euronun o haber yazıldığı sırada zayıfladığını, iki gündür yükselmesinin farklı bir durum olduğunu söylemekle yetineyim. Haberlerimizde neyin ne zaman olduğunu özellikle vurgulamaya dikkat ediyoruz. Aksi halde bu gibi yanlış anlamalara yol açabileceğimizin farkındayız.
"Goldman: Dolar/TL 12 ayda 3.15 olur" başlıkla haberimize, turgut-2@hotmail.com e-posta adresinden söyle bir eleştiri gelmiş: "rakamları habire şişirerek bu halkı dolarize ettiniz.acaba dth hesapları bu kadar yüksek rakamlara ulaşmış başka bir ülke varmı.üç kuruş kazanmak için insanların ceplerine indirdiğiniz ellerinizi çekiniz artık." Bize mi Goldman'a mı kızdığını anlayamadığım sayın okuyucumuz, eğer bize kızdıysa, elbette verilebilecek yanıt kısa ve öz: Ellerimiz kimsenin cebinde değil.
"SocGen: Dolar/TL 3.20'ye çıkabilir" haberimize ise daha trajikomik bir eleştiri gemiş; " hep doları yücelten yanıltıcı ve fikir empoze edici haberler yapıyorsunuz Devlet sizi izliyor". Bu gibi yorumlardan sonra George Orwell'in 1984 adlı müthiş kitabı ya da bir zamanların meşhur TV şovu BBG akla geliyor.
Sağlıcakla kalın,
aoz@bloomberght.com