Advertisement

Toplumun bir kesiminde kadın ve erkeğin rolüne “avcı-toplayıcı” olarak bakan gelenekselci, muhafazakâr bir algı vardır. Bu hayat felsefesi günümüzde erkeklere “iş bulup evin geçimini sağlama”, kadınlara da “evi çekip çevirme, evin düzenini koruma” gibi sorgulanmamış görevler yüklemekte.

Fakat kadının işgücüne katılımı ve geçimin hızla kas gücünden beyin gücü ile psikolojik kontrole geçmesiyle beraber kadınlar da “avlanmakta” yani para kazanmakta erkeklerle yarışır hale geldiler. Buna rağmen dünyanın farklı yerlerinde birçok kurumda kadınlar, erkeklerle eşit ücret alabilmek uğruna mücadele veriyorlar fakat bu bambaşka bir yazı dizisine konu olacak bir mevzu.

Kadınların ve erkeklerin para yönetimi ve harcama davranışlarına bakıldığında ise bazı farklılıklar hemen göze çarpıyor.

ABD’de 35,000 kişi ile 1990-2000 yılları arasında yapılan bir araştırmada finans sektöründe erkeklerin, kadınlara göre %45 daha fazla al-sat yaparken, bu işlemlerden sağladıkları gelirlerde kadınlardan 0.93 puan daha az gelir elde ettiği gösteriliyor.

Davranışsal ekonomi ve psikoloji alanındaki çalışmalarıyla 2002 yılında Nobel ekonomi ödülünü kazanan Daniel Kahneman, hisse senedi piyasalarında aşırı alım satmayı “yatırımcıların en maliyetli hatası” olarak nitelendirdiği aşırı özgüvene bağlıyor.

Kahneman, aşırı alım satım yapmanın ve olaylara çok hızlı tepki vermenin kaçınılmaz sonu olarak para kaybetmeyi gösteriyor.

Klasik ekonomi teorisine göre mantıklı bir yatırımcı yalnızca beklenen fayda, işlem maliyetinden fazla olduğu zaman alım satım yapar. Aşırı özgüvenli yatırımcılar ise ellerindeki bilginin doğruluğu ve etkinliğinin gerçekte olduğundan daha fazla olduğunu düşünür ve dolayısıyla beklenen kazancının da gerçekte olacağından fazla olacağına inanır (Barber & Odean, 2001).

Erkeklerin kadınlara göre %45 daha fazla al-sat yaptığı göz önüne alındığında, erkeklerin kendilerini kontrol etmekte kadınlara göre daha zayıf olabileceği de akla gelebilir

ABD’de 46 binin üzerinde beyin taramasıyla gerçekleştirilen bir çalışma bu konuya ışık tutuyor. Alzheimer Hastalığı Dergisi’nde yayımlanan çalışmaya göre kadınlar, daha kontrollü davranmamızı sağlayan beynin prefrontal korteksini daha aktif kullanıyorlar.

Yani kadınları yumruklu kavgada daha az görmemizi, daha planlı hareket etmelerini ve daha az alım satım yapmalarını sağlayan prefrontal korteksin erkeklere göre daha yoğun kullanımıdır.

Çalışmaya göre bunun kadınlar için negatif yönü ise yine aynı bölgenin, duyguların daha yoğun yaşanmasına neden olmasından dolayı erkeklere oranla depresyon ve anksiyete gibi bozukluklara daha yatkın olmaları.

Kadınlar yatırıma daha planlı yaklaşıyor

Hatırlar mısınız bilmem ama Nobel Barış Ödülü’nü 2006 yılında Bangladeşli bir banka kazanmıştı.

Yoksul ailelere sağladığı mikrofinansmanla kendilerini yoksulluğun pençesinden kurtarmalarını sağlayan Grameen Bank’ın sağladığı kredilerin tam %97’si kadınlara gitmiş.

Bankanın internet sitesinde neden yalnızca kadınlara kredi verdikleriyle alakalı şu ifadeler yer alıyor: “(Banka olarak) Kadınlara gittikçe artan bir önem vermekteyiz çünkü onların hayatta kalma güdüleri ailenin kalkınması için daha fazla ağırlık taşır.”

İpotekten çok kadınların ekonomik davranışlarındaki sorumluluklarına önem yükleyen Grameen Bank bu konuda pek de yanılmamış görünüyor: kendi verilerine göre 130 milyon kişiye 114 milyar doların üzerinde kredi sağlayan bankada geri ödeme oranı 2017 yılı itibariyle %99.6 olarak gerçekleşti.

Diğer yandan New York Times gazetesinde 5 milyon doların üzerinde varlığa sahip 118 erkek ve 107 kadın ile yapılan bir çalışmaya göre erkekler yatırım kararlarını almak için ayda 10.7 saat harcarken, kadınlar 11.1 saat harcıyor.

Ya başından beri yanlış anladıysak?

Dünyanın birçok yerinde toplum erkeğe kadına oranla daha “önemli” bir rol biçiyor. Erkek birey kendisini para kazanmaktan o parayı yönetmeye, “evi geçindirmek”ten “toplumda söz sahibi” olmaya kadar birçok farklı yükün altında hissediyor. Üstelik bu rolü sorgulamak ne kişinin egosuna ne de toplumsal kalıplara uyuyor.

Grameen Bank’ın başarısı, biyolojik olarak kadınların kendilerini kontrol etmeye erkeklerden daha eğimli olması, erkeklerin daha sabırsız olması gibi birçok faktör paranın yönetiminde kadınların daha başarılı olabileceği sinyalini veriyor.

Fakat buna rağmen Deloitte tarafından 2017 yılında yapılan bir çalışmaya göre Türkiye’de finans sektöründe çalışan kadınların %69’u “kariyer yolculuklarında kadın kimliklerinden dolayı dezavantajlı hissediyor.”

Her iki kadından birinin, erkeklerin kadınlara göre daha fazla kazandığına inandığını belirttiği ankete göre en öne çıkan sorunlardan bazıları “finansın erkek egemen bir dünya olması” ve “terfi/yükselme fırsatlarının sınırlı olması.”

Wall Street’te, Borsa İstanbul’da, Londra Borsası’ndaki erkekler pek bir yakışıklı. Fakat ya kadınlar daha başarılıysa?