Advertisement

Arkanıza yaslanın, bir bardak su ve sinir ilaçlarınızı alın, yutun ve bekleyin. Zira birazdan anlatacağım konu sinirlerinize iyi gelmeyebilir.

Türkiye turizmi ile ilgili olarak bir süre önce kaleme aldığımız yazıda şöyle demiştik: 2002 yılında 13 milyon turist ağırlayan Türkiye, 2016'da turist sayısını 26 milyona(2 katına) yükseltmeyi başardı ama turizm gelirimiz 2 katına ulaşan turist sayısına rağmen %30 azaldı.

Altını çizelim: 2 kat daha fazla turist ağırlıyorsunuz ama %30 daha az gelir elde ediyorsunuz. Neden? Turizmde fiyat politikanız olmadığından, turizm tesislerinizin kendi kendilerini (fiziki yapı ve kalite) olarak yenileyemediğinden, Avrupalı turistler açısından cazip paketler sunamadığınızdan, en büyük turizm pazarlarımızla (Almanya, Rusya, Hollanda vs) ikili-çok taraflı diplomatik ilişkileri yap-boz tahtasına çevirdiğimizden, turist dolandırmayı "hüner" gibi birbirlerine anlatan taksi şoförlerine çeki-düzen veremediğimizden, mesela tekil bir örnek olarak 76 milyon nüfuslu İran'dan her Nevruz'da gelen 3 milyon İranlı turisti "sadece 8 kokartlı rehberle" yönetmeye kalktığınızdan... Daha sayabiliriz ama bunlar yeterli. Bu sebeplerden, 2002 yılında 1000 dolar seviyesine tırmanan turist başına gelirimiz, 2017'ye geldiğimizde 630 dolar düzeyine (2018 tahmini: 570 dolar) indi. Herşey dahil paketleri Avrupa'da en ucuz satan ülke durumuna gelmemiz de işin cabası.

Türkiye, başta İstanbul olmak üzere bazı kentlerimizdeki bombalı olaylar sonrasında turizmde büyük kan kaybetti. Ancak, sektör canla başla çalışarak ve pazarlama faaliyetleri yürüterek, "sayısal" olarak turist sayısını artırmayı başardı. Gelir seviyesinde 2015 öncesi rakamlara dönebilmemiz ise siyasal otoritenin çabalarına kalmış durumda.

Birazdan özetini yapacağım olaydan sonra, sektörün ne kadar yalnız ve korumasız olduğunu anlayacaksınız.

2015 yılına kadar Türkiye limanlarına yılda 1.8 milyon turist geliyordu yolcu gemileriyle. Terör odaklı olaylar sonrası dünyanın ilk 3 kruvaziyer firması, rotalarından Türkiye limanlarını çıkardılar. Son 3 yılda Türkiye limanlarına iki elin parmakları kadar yolcu gemisi geldi.

Gelelim bu yıla: Turizm sektörü uluslararası fuar ve organizasyonlara katılarak Türkiye'nin güvenli bir ülke olduğu konusunda "ikna edici" çalışmalar yaptı. Dünyanın 1 ve 2 numaralı kruvaziyer firmaları Carnival ve Royal Carribean Türkiye limanlarını rotalarına aldılar. 2019'da ciddi sayıda gemi başta İstanbul olmak üzere Türkiye limanlarına turist getirecek.

Bu arada, Rusya'dan bir kruvaziyer firması da Karadeniz'e sahili bulunan ülkelerle görüşmeler yaparak 2019'da en az 24 sefer yapmak üzere anlaşmalar imzaladı. 24 seferde minimum toplam 24 bin turist gelmesi bekleniyordu. Türk ve Rus firmalar karşılıklı anlaşmalar imzaladılar.

Ama hesaplamadıkları bir konu çıktı: Türk Dışişleri Türk firmalara bir yazı göndererek, "ihtilaflı bölge Sivastopol'ü güzergahında tutan gemilerin Türk limanlarına uğramasına izin verilemez" dedi ve meseleyi kapattı.

Ne oldu?

1)İlk aşamada 2019'da turizmden gelecek 24 milyon dolar çöpe gitti.

2)Rus firmalarının İstanbul, Samsun ve Sinop'u rotalarından çıkarmaları Romanya ve Bulgaristan'a yaradı.

3)Rus kruvaziyer firması "pişmiş aşa su katan" Türkiye'nin ipiyle kuyuya inilemeyeceğini anladı.

4)Potansiyel olarak ileriki yıllarda 70 binin üzerinde turistin Türkiye'ye gelmesinin önü kesildi, bu da yaklaşık yılda ortalama 70 milyon dolar turizm gelirinden mahrum kalmamıza sebep oldu.